Havaalanında translate Spanish
2,023 parallel translation
Havaalanında bir albay arkadaşıma rastladım.
En el campo de aterrizaje, Me encontré con un coronel amigo.
- Ne olmuş? Yani, Leyla havaalanında ne arıyordu ki?
Entonces, ¿ qué estaba ella haciendo en el aeropuerto?
Biliyorum, onu havaalanında aldığımda kendimi hazırlamıştım.
Cuando la recogí en el aeropuerto, me previne a mí mismo.
"Şu anda...! Vardığım havaalanında! tarçın çöreği alıyorum."
"Estoy comprando un Cinnebon en el aeropuerto donde aterrrize!"
Çünkü giderken... Uçağa bindiğiniz havaalanında...
Porque cuando te estas llendo, si estas en el aeropuerto del que te vas decis :
Benimle havaalanında buluşacak mısın?
Pues... ¿ Me recoges en el aeropuerto, entonces?
havaalanında kızlar, kızlar, kızlar diye ilerlediğini düşünüyordum.
Creía que ella iba a ir directa de cabeza a ser una de esas chicas, chicas, chicas, del aeropuerto.
Her neyse, polisler, adama Da Vinci havaalanında eşlik ederler ve... ve... booom!
Como sea, lo escoltan esposado hasta el avión en el aeropuerto internacional Da Vinci y y... ¡ Boom!
Havaalanında yaşıyorsan.
Si viviera en un aeropuerto.
Havaalanında birinci sınıf biletin beni beklediğini, ve diğer tarafta beni alacak bir araba olduğunu söylediler.
Dijeron que habría un pasaje de primera clase a mi nombre en el aeropuerto y que un auto me recogería al llegar.
Daha önce ne uçağa bindim, ne de havaalanında bulundum.
Nunca he estado en un avión o en el aeropuerto.
Jez dostum, havaalanında bir silah mı?
Jez, amigo, ¿ un arma en la aduana?
Yaklaşık 5 dakika sonra Lombassa havaalanında olacağız.
Estamos a 5 minutos de aterrizar en el aeropuerto de Lombassa.
Santa Monica havaalanında kahve içtik.
Tomamos un café en el aeropuerto de Santa Mónica.
Havaalanında soyuldu ve vuruldu.
Le robaron y le dispararon en el aeropuerto.
Blair Waldorf Charles de Gaulle havaalanında eve dönerken görüldü.
Blair waldorf en el aeropuerto Charles de Gaulle. De regreso a casa.
Eğer havaalanında yanımda olsaydın James'e ihtiyacım olmayacaktı.
Yo nunca hubiese necesitado un James si no me hubieses dejado tirada en el aeropuerto, para empezar.
Programda Adriana'nın dün gece geleceğini gördüm ve onu havaalanında karşılayıp kendimi tanıttım. Çok iyi anlaştık. Dışarı çıkıp akşam yemeği yiyip bir şeyler içtik.
- Vi en el horario que diste, que Adriana aterrizaba anoche, así que fui al aeropuerto y me presenté, congeniamos, así que salimos a cenar y tomar unas copas.
Van Nuys havaalanında saat yedide kalkan özel bir Gulfstream uçağım var.
Tengo un avión Gulfstream que sale de Van Nuys a las 7 : 00.
Bu akşam, Van Nuys Havaalanında.
Entonces esta noche en el aeropuerto de Van Nuys.
Drama'yı ara ve benimle kırk dakika içinde Van Nuys havaalanında buluşun.
Llama a Drama y encuentrate conmigo en el aeropuerto Van Nuys en 40 minutos.
Eve gidip, kokain sever şirini de kapıp, benimle havaalanında buluşuyorsunuz.
Irás a tu casa, recogerás a la pitufina coquera y me esperas en el aeropuerto.
Grupla havaalanında ayrılırken Xiao Bai bana öyle bir baktı ki. Bakışları hançer gibiydi. Gözlerine içine bakamadım.
Cuando los vimos en el aeropuerto, Xiao Bai me miro con ojos de puñal... no pude siquiera mirarla.
Havaalanında mı?
¿ En el aeropuerto?
Havaalanında beklerken çalıştığın dergiden aldım.
Compré tu revista en el aeropuerto.
Söyler misin bana? ! İzin günümde havaalanında ne işim var?
Dime, Jiggy. ¿ Qué hago en un aeropuerto en mi día libre?
- Hikayenin finali havaalanında mı?
- ¿ Y clímax en el aeropuerto?
Havaalanında çok kalabalık var.
En el aeropuerto es una locura, hay mucho tráfico.
Bundan böyle, biz sadece havaalanında... şimdiye kadar gördüğüm en ağır çantayı taşıyan iki turistiz.
Desde este momento, sólo somos dos turistas en el aeropuerto con la mochila más pesada que he visto jamás.
Roma'da bir havaalanında terk edildim.
Me dejaste tirada en un aeropuerto de Roma.
Yani bana havaalanında bulabildiğin tek pantolonun bu olduğunu mu söylüyorsun?
¿ Dices que éstos son los únicos pantalones que hay en este aeropuerto barato?
Ama işin iyi yanı bir arabamız sizi altı saat sonra alacak. Havaalanında da Türkiye'ye uçak biletiniz hazır olacak.
Lo bueno es que tenemos un auto que pasará por usted en unas seis horas y un boleto de avión a Turquía esperando en el aeropuerto.
Aden havaalanında yolcuların ve mürettebatın mahkûmlarla takas edilmesi planlanıyor. Yemen devlet başkanı bugün öğlende Kahire'de ülkesinin teröristlere iniş izni vermeye hazır olmadığını açıkladı. Lufthansa acil iniş izni istiyor
En el aeropuerto de Adén, la tripulación y los pasajeros siguen detenidos, esperando ser canjeados por prisioneros han llegado a El Cairo presos en su país serán aterrizaje de emergencia!
Havaalanında koşuyorduk ve...
Estaba cambiando dinero en el aeropuerto ¿ importa si lo apago?
Bana istersen dırdır yapıyor de ama bence çocukların bir havaalanında başıboş bir şekilde ortalıkta koşturmalarına izin vermek yanlıştır.
Seré gruñón, pero no estoy de acuerdo con dejar que los niños correteen por el aeropuerto sin control.
Tüm para, telefon kulübelerinde yapılan görüşmelerdeki takma isimlerle, havaalanında eldiven giyen kişiler aracılığıyla teslim edildi.
Bueno, se entregaban sobre cabinas telefónicas, con pseudónimos y en los aeropuertos por gente que usaba guantes.
Washington'daki bir havaalanında göz altında.
Está en un Centro de Detención en Washington.
Havaalanında.
- Está en el aeropuerto.
Senin, havaalanının dışında bulduğumuz çocuğun mezuniyet partisi için yaptığın davetiye burada.
Aquí está la... invitación a la fiesta de graduación que hiciste para ese chico que encontramos afuera del aeropuerto.
'Havaalanı güvenlik kasetlerinde yolcuların arasında şüpheli bir adam görülüyor.'
Las grabaciones de seguridad del aeropuerto recogen a un hombre que podría estar entre los pasajeros.
Peki nasıl olur da bir yüksek matematik profesörü havaalanında çalışır?
" Dei judicium...
Kabul ediyorum, sabırsızlık ettik ve düşüncesizceydi. Ama, General Mattis bu havaalanının, kontrol altında tutulmasını istiyor.
Admito que fue apresurado e incluso descuidado, pero el general Mattis necesitaba que reconociéramos ese aeródromo
Trenton-Mercer Havaalanı'nda çalışıyor.
Trabaja en el aeropuerto Trenton-Mercer.
Havaalanında kaldı.
Quedó varado en el aeropuerto.
Ama havaalanı bilgileri kalkışları gösterir, ve olası varış noktaları hakkında bir bilgi verir.
Pero el aeropuerto registra despegues y un sentido general de sus destinos.
Hırsızların elmas tüccarını havaalanı parkında kaçırdıklarını elmasları San Jose'ye hareket eden, küçük bir uçağa koyduklarını düşünüyoruz.
Creemos que los ladrones secuestraron al comerciante de diamante en el estacionamiento del aeropuerto, pusieron los diamantes en un pequeño avión rumbo a San José.
Detroit Uluslararası Havaalanı olarak bagajınızı gözetim altında tutmanızı rica ediyoruz.
El aeropuerto de Detroit recomienda que mantengan sus bolsas a la vista en todo momento.
Dokuz kişi bu gece havaalanında öldürüldüler. Onlar artık aramızda değil.
... fueron asesinados en el aeropuerto, esta noche.
Bu neyin nesi böyle? Havaalanı yakınlarında mıyız?
¿ Estamos cerca de un aeropuerto?
Şükran Günü'nde annesi, onu havaalanına götürmüş. Mark, annesinin çorabında delik olduğunu farketmiş.
Fué a buscar a Mark al aeropuerto para el día de Acción de Gracias, él se dió cuenta de que ella tenía un agujero en las medias.
Bu deniz kabuğunu, Toronto Havaalanı'nda çıplak ayakla koşarken buldum.
Encontré este caracol corriendo descalzo por el aeropuerto de Toronto.