Hediyeler translate Spanish
1,658 parallel translation
Hediyeler. En çok hediyeler.
Los regalos, más los regalos.
İşte, yine hediyeler.
Bien, más regalos.
Onların sevgilileri hep hediyeler getiriyor..
A quienes los cuidan sus amantes
Tanrı'ya inanmayanlara hediyeler getiren biri kılığındaki Hz.
Es el Niño Jesús disfrazado, que trae regalos a los que no creen en él.
Erkekler ne zamandan beri kadınlara gerçek hediyeler veriyor?
¿ Desde cuando los hombres dan obsequios a sus mujeres?
Hediyeler?
¿ Y los regalos?
Hediyeler ne olacak?
¿ Y los regalos?
Amerikan askerlerini sevgili liderimize götürünce ona ve adamlarına büyük hediyeler verecek.
Entregarle soldados estadounidenses a nuestro Querido Líder... les traería a él y a sus hombres recompensas :
Sen hediyeler ve tüm arkadaşlar görmek olacak.
Te traerán regalos y verás a todos tus amigos.
Çiçekler, hediyeler.
Flores, regalos...
Hediyeler suçluluk ifadesidir.
Los regalos expresan culpa.
Hediyeler mi?
- Regalos.
Elliot ve Keith'in ilişkileri ciddileştiğinden beri, Elliot ona hediyeler almaya başladı.
Ahora que Elliot y Keith iban en serio, ella comenzó a comprarle regalos.
Tekrarlanan telefonlar,.. ... kimden geldiği belli olmayan hediyeler?
LLamadas de teléfono anónimas que cuelgan, regalos anónimos...
Şöhretler her zaman kimden geldiği belli olmayan hediyeler alırlar.
Las estrellas reciben regalos anónimos sin parar.
Onunla bir bağlantı hissediyorum, bilirsin, her ikimizde de hediyeler var ve herkes bunu anlayamaz.
Siento una conexión con ella. Las dos tenemos dones que nadie entiende.
Evet, Azizler omuzlarındaki yükleri Tanrı'dan hediyeler olarak yorumlarlar.
¿ Sabes? Los santos definían sus cargas...
Ve birgün, bu hediyeler seni daha da özel yapacak.
esos dones van a hacerte incluso más especial.
Herkes birbirine küçük hediyeler veriyor.
Todo el mundo regala pequeños obsequios.
Hogfather hediyeler dağıtıyor.
PAPÁ PUERCO ENTREGA PRESENTES.
Aileler bana bu tip hediyeler verirler ve bir şey hep doğru çıkar :
Los padres siempre me llenan con todo tipo de regalos, y una cosa continua siendo cierta :
Tatildeyken bana hediyeler gönderdiğini söyledi ama ben hiçbirini alamadım.
Dice que me ha estado enviando regalos de sus viajes pero no he recibido ninguno.
Sana küçük seksi hediyeler getirmiş olabilir mi?
... quizás te dio algunos regalitos eróticos, ¿ no?
Çünkü benim dünyamda arkadaş arkadaşa 20,000 dolarlık hediyeler vermez.
Porque en mi mundo, los amigos no se regalan juguetes de veinte mil dólares.
Pastadan önce hediyeler.
Ven. Los regalos antes que el pastel.
Küçük hediyeler arkadaşığı büyütebilir. Asla satın alamaz.
Los regalitos pueden fomentar la amistad, pero nunca comprarla.
Hediyeler hakkındaki genel düşüncelere inanırım, efendim.
Creo que la mayoría piensa que son agradables, señor.
Onların her biri bana gelen çok özel hediyeler
Todas las ovejas de mi rebaño me son queridas. Pero algunas más que otras.
Çok üzgünmüş gibi davranıyor ki insanlar ona acıyıp büyük hediyeler alsınlar.
Actúa deprimido para que le compren regalos más grandes.
Ama o. O, hep başkaları için bir şeyler yapar, bana her zaman hediyeler alır. Ve her zaman bana güzel sözler söyler.
Pero siempre anda haciendo cosas, siempre dándome regalos y cosas y siempre elogiándome y esa mierda.
Ne hediyeler getireceksiniz?
¿ Qué vais a traernos de regalo?
İnsanlardan pahalı hediyeler almayı seven bir tipe benzemiyor. Bu nedenle ona söyleyebileceğimiz birkaç iyi yalan uydurdum.
No parece ser un hombre que acepta dispuesto regalos extravagantes de la gente, así que inventé unas buenas mentiras que podemos decirle.
- Ne için olacak, hediyeler için!
¿ Cómo que para qué?
Bana hediyeler verdiler ; kadınlar üstüme atlamaya başladı...
Me dan regalos, sus mujeres se arrojan en mis brazos...
Daha sonra bize ne gibi hediyeler getirecek?
¿ Qué regalos nos traerá después?
Ayrıca, bana güzel tahta hediyeler yapardı ;
Además, me hace regalos de madera como este llavero.
Hediyeler getirdim.
Traigo regalos.
Sözler verildi, hediyeler değişti.
Hubo promesas, intercambio de regalos.
Bana en b * ktan hediyeler geliyor.
Estoy recibiendo los peores regalos.
Bazen bana hediyeler getirirdi.
En ocasiones me traía algunos regalos.
Tek bildiğim kızıma hediyeler aldığı.
Todo lo que sé, es que él le regalaba cosas bonitas.
Eminim Jack'in kusmuğu içinde paketli hediyeler olan mavi torbadadır.
Estoy muy seguro de que el vómito de Jack está en la bolsa de basura azul con los regalos envueltos.
Brad kavgalarımızın birinden sonra kendini çok kötü hissetti Beni deli gibi şımartmaya başladı hediyeler, Buket buket çiçekler, işler
Brad se sentía mal despues de cada pelea, me llenaba de regalos a lo loco, grandes arreglos florales, funcionaban.
Senin yerinde ben olmalıydım, hala hayatta ve hediyeler alan...
Yo debería estar allí, aún vivo con todos esos regalos.
Şık hediyeler.
Son bonitos regalitos.
Paketlemem gereken hediyeler var.
Tengo que envolver regalos.
İş yerinde verilen hediyeler her zaman yenilebilir bir şeyler olur. İnsana kötü gelir. Ya da organik sabun gibi kişisel olmayan şeyler olur.
o... como un jabón orgánico.
Hediyeler.
- Regalos.
Size hediyeler getirdim.
Os traigo un regalo
Hediyeler olacak. - Hepsi iyi. Tek söylediğim,..
Sólo digo que el juego de buscar regalos de cumpleaños de 1998 de Rory todavía se comenta en voz baja, reverente.
Hediyeler atılmaz.
No puedo rechazar regalos.