Her şeyin bir zamanı var translate Spanish
85 parallel translation
Her şeyin bir zamanı var, Pépel.
¡ Hay tiempo para todo!
Hava böyle devam ederse bu hafta bir iş daha yapalım mı? Her şeyin bir zamanı var.
¿ Habrá trabajo esta semana, señor?
Halbuki eğlenebilirdik. - Her şeyin bir zamanı var.
Bueno, qué quieres, no siempre una puede divertirse, hay tiempo para todo.
Ha! Hayatım, her şeyin bir zamanı var.
Querida mía, todo a su tiempo.
Her şeyin bir zamanı var devrimlerin bile!
Las cosas aparecen a su debido tiempo. Incluso las revoluciones.
- Her şeyin bir zamanı var, efendim.
- Todo a su tiempo, mi señor.
Her şeyin bir zamanı var.
Hay un momento y un lugar para todo.
Her şeyin bir zamanı var, Charlie.
- Todo a su tiempo, Charlie. Solo son las 6 : 45.
Her şeyin bir zamanı var.
Lo que debe hacerse, ya se está haciendo
- Her şeyin bir zamanı var. Benim düşündüğüm, kar kış kıyamet.
Todavía hay nieve y eso me preocupa.
Her şeyin bir zamanı var.
Cada cosa a su tiempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Todo a su tiempo.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Todo a su tiempo.
Her şeyin bir zamanı var.
Todo se andará.
Her şeyin bir zamanı var.
En el momento justo.
Her şeyin bir zamanı var... göklerin altında her amacın bir zamanı var.
Para todo hay un momento... un momento para cada propósito en el paraíso.
Her şeyin bir zamanı var, tatlım.
- Hay un tiempo para todo, querida.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Todo necesita su tiempo, Pelle.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Lo sabrá en su momento.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Sí, bien, todo a su debido tiempo.
Her şeyin bir zamanı var, kaptan.
Todo a su tiempo, capitán.
Her şeyin bir zamanı var.
Todo terminará pronto.
Her şeyin bir zamanı var, büyükelçi.
Una cosa a la vez, Embajador.
Her şeyin bir zamanı var.
Una cosa a la vez.
Dharma, Greg... Unutmayın ki her şeyin bir zamanı var...
Dharma, Greg recuerden que hay una época para todo.
Her şeyin bir zamanı var, tatlım.
Todo tiene su momento, cariño.
- Her şeyin bir zamanı var.
- Hay un momento para todas las cosas.
Her şeyin bir zamanı var, aşkım.
A su debido tiempo, mi amor.
Her şeyin bir zamanı var.
A su debido tiempo.
Her şeyin bir zamanı var demek ki.
Trata de no cagarla otra vez " Supongo que todo llega en el momento oportuno En el momento oportuno...
Sürekli değil. Çünkü her şeyin bir zamanı var. - Artık susar mısın lütfen?
- Porque hay momentos para divertirse- - - ¿ Puedes para de hablar?
Ama her şeyin bir zamanı var.
Pero hay un momento para todo,
Her şeyin bir zamanı var.
Las cosas vienen en su debido momento.
Sakin ol Carrère, her şeyin bir zamanı var.
Tranquilo, todo a su debido tiempo.
Her şeyin bir yeri ve zamanı var.
Cállate, David. Hay un momento y un lugar para todo.
Bugünlerde her şeyin bir çaresi var. Buna sevinmen lazım. - Seni ne zaman göreceğim?
¿ O sea que te acabas de curar, y vas a hacer algo que te volverá loco otra vez?
Olur bir gün. Her şeyin zamanı var.
Ya tendrás, Fedia, algún día, seguro.
Seni görmek de güzeldi. Affedersin Barry, her şeyin sırası var ve şu an uygun bir zaman değil.
- Lo siento, Barry... pero hay hora para todo.
Her zaman söyleyecek bir şeyin var Figgsy.
Siempre tienes algo para decir, Figgsy.
- Bakın, çocuklar. Hikâyemi öğrenmenizi benden çok isteyen olamaz. Ne yazık ki, her şeyin bir zamanı ve mekânı var ve elbette, her şeyin de bir fiyatı var.
Miren, nadie tiene más ganas de contárselo que yo... desgraciadamente, hay un momento, un lugar... y desde luego, un precio para todo, así que son libres para llamarme.
Her şey için bir zaman var Ve her şeyin bir yeri
Cada cosa a su tiempo y todo en su lugar
Ama her şeyin bir yeri, zamanı var.
Todo tiene su momento.
Ama her şeyin bir yeri bir zamanı var.
Pero no hago eso.
Sizi yemek için. Sabırlı ol. Her güzel şeyin bir zamanı var.
Ten paciencia, todo llegará a su tiempo.
Neye? Her şeyin bir yeri ve zamanı var.
Hay un tiempo y un lugar para todo.
Ama her şeyin bir zamanı ve yeri var. Şimdi zamanı değil.
Pero hay un momento adecuado un lugar adecuado y este no es el momento.
Sınırı geçtiğin zaman, her şeyin eridiği ve korkusuz hissettiğin bir an var.
Cuando te pasas del límite, hay un momento en el que todo, sólo se va y no tienes miedo.
Tamam, bazı insanlar her şeyin bir komplo olduğunu düşünmek ister. ve eminim bu adam onlara gerçekten çekici geliyor, ama, Marco şu anda önümüzde çok iş var, ve bir 4400 yeteneği olabilecek bir şeye harcayacak zamanımız yok
De acuerdo, algunas personas quieren creer que todo es una conspiración y estoy segura que este tipo les resultará atractivo pero, Marco, estamos hasta el cuello de trabajo y no tenemos tiempo para investigar algo que podría ser una habilidad de 4.400.
Sevdiğiniz her şeyin altında yatan sürekli orada var olan korkuyu yaşadığınız zaman tüyleriniz ürperir kalbiniz sıkışır ve bir zamanlar sokakta yürüdüğünüz halinize bakıp merak edersiniz, acaba tekrar o insan olacak mısınız?
Y cuando te toca, te das cuenta de que había estado ahí todo el tiempo esperando debajo de la superficie de todo lo que amabas. Y la piel se te eriza y tu corazón se enferma y miras a la persona que eras caminando por esa calle. Y te preguntas si alguna vez volverás a ser esa persona.
# Karanlık korkusu Sabit bir korkum var bir şeyin her zaman
Miedo a la oscuridad. Tengo el miedo constante de que algo está siempre cerca.
Bir saniyesi için bile pişmanlık duymuyorum, Carlton. Ama bana her şeyin boşa olduğunu anlatacaksan ve şimdi, sana en çok ihtiyacım olduğunda orada değilsen o zaman kimim var benim?
No digo que lamento ni un segundo, Carlton, pero si vas a decirme que fue todo por nada, y que ahora, cuando más te necesito, no puedo contar contigo,