Hermès translate Spanish
28 parallel translation
Hermès marka çantam!
¡ Mi bolso Hermés!
Biraz acele edebilir misiniz?
¿ "Hermès" quiere decir "nos tomamos nuestro puto tiempo" en francés?
Madem kısa kesiyoruz, Hermes'in halkla ilişkiler müdürü ona en az 12 kere küfrettiğini söyledi.
Si decimos la verdad la RR.PP. de Hermès me llamó y me dijo que mi representante le gritó "puto" al menos 12 veces.
Hayır. Sende Hermès Birkin çantası var.
No, me refiero a tu bolso Birkin de Hermes.
Bak. Hermès Birkin çantası! İki senedir...
¡ El bolso Birkin de Hermes!
Senin Hermés giymiş şık kıçını korumak için.
Para proteger, en parte, tu tu culo vestido de Hermès y Façonnable.
- Çıkmışken Hermes'e git Miranda için ısmarladığımız 25 eşarbı al.
- Ya que estás afuera ve con Hermès a recoger pañuelos.
- Hermès.
- Es Hermès.
Barneys, Hermès, Prada. Ama kendisi için değil.
En Barney's, Hermes, Prada, pero no era para él.
Bir Hermès atkısı.
Una mascada Hermes.
Oralarda bir yerde Hermes marka bir battaniyem var.
Tengo mi propia manta Hermès. No tenemos tiempo.
- Buna vaktimiz yok. - Krem rengi bir Hermes battaniye.
Una manta Hermès color crema.
Hermes marka. Bildiğime göre iyi bir mağazadır.
Es de Hermès que creo que es una tienda muy buena.
İyi bir Hermes kemeriyle değiştirmeme ne dersin?
Puedo conseguirle uno bonito de Hermès.
Kravat Hermès marka.
Es una Hermès.
Sığır derisi Hermès çanta içinde sahte pasaportlar ve takma bıyıklar vardı.
¡ Es de cuero de ternero, y está lleno de pasaportes y bigotes falsos...
Hermes, elbette.
De Hermès, faltaría más.
Chanel kemeri, Hermès çantası ve Vivier ayakkabıları.
Cinturón de Chanel, bolsa Hermès y los zapatos de Vivier.
Hermes fularım.
Oh, mi pañuelo de Hermès.
Gerçek Hermes mi?
Hermès, ¿ de verdad?
Ayrıca Hermes bir fularım da var.
y fíjese hay una pañuelo Hermès.
- Hermes'in mi var?
- ¿ Tienes un Hermès?
Bir düzine kredi kartı varmış hepsini giyime harcamış, Hermes çantalar, Jimmy Choo ayakkabılar.
Carteras Hermès, Jimmy Choos.
Ve adam onun mükemmel Hermès Birkin çantasına bakıyordu.
Y este señor estaba ojeando su fantástico bolso de Hermès Birkin.
Birkin.
- Hermès, es un...
Bu bir Hermès.
Es de Hermès.
Miranda Hermes'den eşarplar istemişti.
Miranda quería pañuelos de Hermès y se me olvidó, como a una idiota...
Hermés.
Es de Hermès.