Hombre translate Spanish
246,404 parallel translation
İnsan bazı şeyleri öğreniyor.
Hay cosas que un hombre aprende.
Hadi ama!
¡ Hombre, vamos!
Bosworth'teki alanı kazanan adam benim için
Si el hombre que ganó la batalla en Bosworth por mí
Oğlumun kabusları vardı Sevdiği bir erkeğin başının kesilmesini tanık olduğu için mi?
¿ De las pesadillas que ha tenido mi hijo desde que fue testigo de la decapitación de un hombre al que él quería?
Ne yaptın Kutsal bir adam yapardı.
Habéis hecho lo que cualquier hombre devoto haría.
Ben büyücü adam.
Soy el hombre mágico.
Büyük bir filozof şunları demiş. "Barış zamanında savaşçı bir insan kendisine saldırır."
Un gran filósofo escribió una vez : "En tiempos de paz, el hombre agresivo se ataca a sí mismo".
They had to put the guy in a coma To get the swelling down.
Tuvieron que poner al hombre en un coma para que bajara la inflamación.
Sevdiğim adamı arıyordum.
¿ Buscaba al hombre que amaba?
Var olmayan bir adama aşık olan.
Enamorada de un hombre que no estaba ahí.
Bir erkek miydi?
¿ Era un hombre?
Kadına dönüşen bir erkek mi?
¿ Un hombre que se convirtió en mujer?
Erkek mi kadın mı?
¿ Hombre o mujer?
Bir erkek.
Hombre.
Donmuş adam.
El hombre helado.
Şu an sana daha az erkek gibi görünüyor muyum?
¿ Te parezco menos hombre?
Büyülü adamım.
Soy el hombre mágico.
Seni başka birine veren baba.
¿ El hombre que te abandonó?
- Onu bir adam getirdi, değil mi?
Un hombre lo trajo, ¿ verdad?
Adamdan da...
Debería haberte hablado del hombre
Bob Caldwell adında biri.
Un hombre llamado Bob Caldwell.
Buraya getirdiğin adam mı?
¿ Blake? ¿ El hombre que trajiste aquí?
- Tam adamıyım biliyorsun.
- Ya sabes que soy el hombre.
- Evet, benim adamımsın.
- Sí. Eres mi hombre.
Şimdi de hemen ailenizin servetini almaya yemin etmiş şeytani bir adamın ailenizin servetini almak için komplo kurduğu kararına varıyorsunuz.
Se precipitan a pensar que un hombre ruin que juró apoderarse de la fortuna de sus padres participa en un ardid para apoderarse de la fortuna de sus padres.
Söz veriyorum, Kaptan Üçkağıt'ı soruşturacağım çocuklar. Bankacı kabiliyetlerimi sonuna dek kullanacağım.
Me comprometo a investigar a ese hombre, el capitán Sham, hasta donde me permita mi capacidad de banquero.
- Cinsiyetin de.
- O si eres hombre o mujer.
Eminim nihayet bu adamın aslında...
Tiene que ver que este hombre...
Bay Poe, bu adam gerçekten Kont Olaf.
Sr. Poe, este hombre es el Conde Olaf disfrazado.
Beni, bu adamın Kont Olaf olduğuna beni inandıramayacaksınız.
No podrán convencerme de que este hombre es el Conde Olaf.
Ve "Nero" sözcüğünü duyunca birden bilmediği bir enstrümanı çalabilen bir adamdan.
Y un hombre que, al oír "Nerón", sabía cómo tocar de la nada un instrumento que no conocía.
Hangi iş adamı onları bırakmak ister ki?
No sería un buen hombre de negocios si me desprendiese de ellos.
Paçavracılar Kasabası'ndaki herkes Baudelaire ailesini tanır.
Todo hombre, mujer y niño de Miserville conoce el apellido Baudelaire.
Ben önemli bir adamım.
Soy un hombre importante.
Şahit : oğlun, bir çocuk bir adam, bir vaat kurtarıcımız.
El Testigo, tu hijo, es un niño, un hombre, una palabra, nuestro salvador. En el presente.
Burada değil mi?
Él no está aquí, ¿ verdad? El hombre.
O bir çocuk değil.
No es un niño. Es un hombre.
Tanık'ın dönüşüne hazırlandığımız gibi sona, çocuğun hikâyesinin başlangıcına ve çevresine çocuk zamanla bir adam gibi büyüyecek.
Mientras nos preparamos para que el Testigo regrese a nosotros, el fin, la historia del niño comienza. Su ciclo. Y el niño, como el hombre debe ser criado a través del tiempo para que pueda conocer el mundo en su totalidad.
Ya da onlarca yıl o kadından emirler almış bir adam mı?
¿ O el hombre que pasó décadas obedeciendo órdenes de esa mujer?
Sana güvenmeme gerek yok. Sana kardeşim diyen adam için imkânsız bu.
Necesito poder no creerle y eso es imposible para un hombre que le llama "hermano".
Zayıf bir adam savunmasızdır.
Un hombre débil es vulnerable.
Böyle bir adam başkasının kuklasıdır.
Un hombre así es el peón de otros.
Kötü adam olduğun için bunu bilirsin.
Y lo sabes... porque eres un hombre malo.
Ölen bir adam.
Un hombre muriendo.
Ölmekte olan bir kadın ya da adam gördüm.
Vi a un hombre muriendo o a una mujer.
Şifre ise bir adamın zihninde.
Un código, donde la clave existe en la mente de un hombre.
Sonunda kaçmama yardım eden biri tarafından hapis tutuldum.
Me mantuvieron aislada... por un hombre que al final me dejó escapar.
O adam hariç, kaçmanı engellemeye çalışan yardımcıları gördün mü?
¿ Vio a alguien aparte de este hombre o los acólitos que trataron de evitar que escapara?
En iyisi buydu belki de. Çünkü Ramse iyi bir adam değildi.
Tal vez sea lo mejor porque Ramse no era un buen hombre.
Adamınıza bir saat daha vereceğim.
Le doy a tu hombre otra hora.
- Adamdan mı?
- ¿ El hombre?