Hoşlandım translate Spanish
5,197 parallel translation
Senden hoşlandım.
Me gustas mucho.
Gerçekten hoşlandım.
En serio.
- Senden çok hoşlandım.
- Te amo tanto.
Hattie'den çok hoşlandım.
Le cogí mucho cariño a Hattie.
Bundan çok hoşlandım!
Realmente me gustó.
- Hoşlandım, hoşlandım!
- ¡ Me gusta, me gusta!
- Güzel, hoşlandım.
- Está bien, me gusta.
- Ondan hoşlandım.
- Me cae bien.
"Nefis" deme biçiminden hoşlandım.
Me gusta cómo dices "rico".
İşte bundan hoşlandım.
Ese me gusta.
Tatlısın, senden hoşlandım.
Eres mono, me gustas.
- Pekâlâ. Ondan hoşlandım.
- Bueno, ya me agradó.
Sonra da bundan o kadar çok hoşlandım ki, bitsin istemedim.
Y luego me gustó demasiado hacerlo y no pude detenerme.
Bıyığından hoşlandım, ahbap.
Me gusta tu bigote, chico.
Hatta biraz hoşlandım. Derimi kopartana kadar.
Incluso me gustó, hasta que me rasgó la piel.
Ben de seninle dans etmekten hoşlandım, Gally.
También disfruté bailar contigo, Gally.
Bay Parker, sizinle iş yapmaktan ne kadar hoşlandığımızı tekrar ifade edebilir miyim?
Sr. Parker, me gustaría expresar nuestra gratitud y decir lo mucho que apreciamos su compra. Si alguna vez hay algo más que necesite, solo tiene que preguntar.
Yani, gerçekten hoşlandığım bir çocukla seks yapmaktansa işkence görmeyi ve sakat bırakılmayı mı istemeliyim?
¿ Debería ser torturada y mutilada en lugar de tener sexo con un chico me gusta?
... neden hoşlandığımı biliyordun öyle değil mi?
sabías lo que me gustaba, ¿ verdad?
Hoşlandığınız özel biri var mı?
¿ Desea algo en concreto?
Vurma tarzından hoşlandım.
Pero no lo entiendo...
Hoşlandığım erkekleri.
Muchachos que me gustaba.
Hoşlandığım birini buldum diye suçlu mu hissetmeliyim.
No me hagas sentir culpable por encontrar un chico que me gusta.
Sonra, olgun erkeklerden hoşlandığımı anladım.
Y entonces me di cuenta de que podía estar con hombres mayores.
Umarım senin için seçtiğim yemek masasından hoşlandın.
Espero que te guste el juego de comedor que escogí para ti. Me gusta.
- Elbisemden hoşlandın mı?
- ¿ Te gusta mi vestido? Te queda.
Nasıl? Bu gibi durumlarda adına marifet demekten hoşlandığımız şeyi kullanırız.
Bueno, nos gusta llamar cognición motor.
Bak, benden hoşlandığını sanabilirsin, ama ben bir dünya belayım.
Mira. Usted puede pensar que me gusta, pero yo soy todo un mundo de problemas.
Sen de ondan hoşlandın mı Snow?
¿ A ti te gusta ella, Nieve?
Çok da hoşlandığım söylenemez.
Eso es, no me ha gustado.
Sanırım bizim hoşlandığımız şeylerin aynısından hoşlanıyorlar.
Supongo que les gustan los mismos paseos que a nosotros.
Güzel biri, değil mi? Hoşlandın mı?
Es bastante bonita, ¿ verdad?
Brian, neden hoşlandığımı nasıl da biliyorsun!
Brian, sabes exactamente como me gusta.
- Duymaktan hoşlandığımı biliyorsun.
- Sabe que me gusta oírlo.
Ondan hoşlandın mı?
¿ Te gusta?
Biyo-adamımın durumundaysa Castithanlar'dan hoşlandığını biliyorum.
En el caso de mi bioman es de conocimiento de que le gustan los castithians.
Ama sanırım biri senden hoşlandığını söylüyorsa, sözüne güvenmek lazım, değil mi?
Pero supongo que tienes que tomar la palabra de una persona en que... de verdad le gustas.
Ancak, bir aralar Kenneth McKinnon'dan hoşlandığımı düşünüyordum.
Aunque me gustó Kenneth McKinnon por un tiempo.
Evet, hoşlandığım şeyi biliyorum.
Sí. Sé lo que me gusta.
Senden hoşlandığımı hatırlıyorum, ve sen Tara'nın kucağına düştün.
Recuerdo que tú me gustabas y tú te quedaste con Tara.
Sesini duymaktan hoşlandığım için de mesajlar bırakırdı.
Así que me dejaba mensajes porque me gustaba escuchar su voz.
Benden hoşlandığın için buradasın sanmıştım.
Fíjate que yo pensaba que estabas aquí porque yo te gustaba.
Her neyse, kimseden hoşlandığım yok.
Como sea, nunca me ha gustado nadie.
- Bu çocuktan hoşlandım.
Me gusta este chico.
Düşündüm de, birbirimizden hoşlandığımızı itiraf ettiğimize göre, aynı yerde uyumamız garip olacak, değil mi?
Pensaba que era raro que durmiéramos en el mismo lugar dado que admitimos que nos gustamos, ¿ verdad?
Bu brunch benim hala uygun olmayan çocuklardan hoşlandığımı anlamamı sağladı.
Este almuerzo me hizo darme cuenta que aún me atraen los chicos inapropiados.
O okuldan mı, hoşlandığın gibi?
Era un muchacho, te gustaba en la escuela?
Neyinden hoşlandığımı biliyorsun, Simon.
Sabes, esto... Es lo que me gusta de ti, Simon.
Senden hoşlandığım gibi.
La manera en que me gustas.
Aslında İngilterede çok hoşlandığım biri var.
Esa francesa está en Nueva York, así que...
Benim nelerden hoşlandığımı nelerden hoşlanmadığımı öğrenmek ister misin?
¿ Quieres saber lo que me pone cachondo y lo que no?