Hud translate Spanish
144 parallel translation
Hayır, sağol. Hud amcamı gördün mü?
No, gracias. ¿ Has visto a mi tío Hud?
Dün gece Hud buradaydı, hepsi bu.
Hud estuvo aquí anoche, eso es lo que pasó.
- Hud'ı arıyorum.
- Intento cazar a Hud.
Hud?
¿ Hud?
Hud!
¡ Hud!
Yaşlı olması onun suçu değil.
No tiene la culpa de ser mayor, Hud.
Bu Hud olmalı.
Será Hud.
- Günaydın, Hud.
- Buenos días, Hud.
Ne düşünüyorsun, Hud?
¿ Qué crees, Hud?
- Gerek yok, Hud, sağol.
- No, Hud, gracias.
- Hud akşam yemeği istemedi mi?
- ¿ Hud no ha cenado?
Hud'ın resmini taşımıyorsun, değil mi?
No llevas ninguna foto de Hud, ¿ no?
Ben seninle gelirim, Hud.
Yo iré contigo, Hud.
Bir teklifin mi var, Hud?
¿ Tienes alguna propuesta, Hud?
Prensipleri olmayan bir adamsın, Hud.
No tienes principios, Hud.
- Selam, Hud.
- Hola, Hud.
- Truman Peters'ın karısı mı yanındaki?
- ¿ La mujer de Truman Peters y Hud?
İyi geceler, Hud.
Buenas noches, Hud.
Teşekkürler, Hud.
Gracias, Hud.
İlk defa Hud onunla bir yere gelmemi istiyor.
Es la primera vez que Hud me pide que vaya a algún sitio.
Hud bile bazı zamanlar kendini yalnız hisseder.
Incluso Hud puede sentirse solo alguna vez.
Görünüşe bakılırsa kazanan, Hud Bannon.
Parece que tenemos un ganador : Hud Bannon.
Hud, o domuz neredeyse senin kadar pis gözüküyor.
Hud, ese cerdo parece casi tan sucio como tú.
Biraz daha Hud'la takılabilirim.
Quizá me quede un rato con Hud.
- Hud, hiç değişmeyeceksin.
- Eres tú, Hud. Como siempre.
- Niye Hud'a yükleniyorsun?
- ¿ De qué le echas la culpa?
- Hud'ı bir şey zannediyorsun.
- Admiras a Hud, ¿ no?
İşte bu, Hud.
Precisamente por eso.
Neden Hud'la uğraşıyorsun, Büyük baba?
¿ Por qué la tomas con Hud, abuelo?
- Burada 1 0 dolar var, Hud.
- Son diez dólares, Hud.
- Hud?
- ¿ Hud?
- Hud.
- Hud.
Hud, senin gibi bir adam, nasıl benim oğlum oldu?
Hud, ¿ cómo puede un hombre como tú ser hijo mío?
- Sana bakıyorum, Hud.
- Te estoy mirando a ti, Hud.
- Gönderme onu, Hud.
- Que no se vaya, Hud.
Hud, öleceğim günü iple çekiyor. Sabırlı bir adam değildir.
Hud está esperando y no es un hombre paciente.
Nasıl yardım ettin, Hud?
¿ Cómo le ayudaste, Hud?
Hoşça kal, Hud.
Adiós, Hud.
- Hud!
Hud.
Hud.
Hud.
Sen Hud'ı hiç seyretmedin ki.
Tú nunca viste Hud.
Bildiğiniz gibi Hud vasiyet bırakmadı ve ailesi de yok.
Como ya sabéis Hud no dejó testamento ni familia.
Hud'ın portföyünün piyasayı ne kadar yakın?
¿ Cuánto tiempo queda para que las acciones de Hud salgan al mercado?
Hud'un ölü olması üzerinde duracağız.
También está el factor de que Hud está muerto.
Çok yaşa Hud!
¡ Larga vida a Hud!
Bugünkü randevularımın geri kalanını iptal edeceğim ve sana şirkette bir iş bulacağım.
Cancelaré el resto de mis citas de hoy y te conseguiré un trabajo aquí, en Hud.
Burada, Hudsucker'da bazı güvenlik sorunlarımız var gözüküyor.
Parece que tenemos algunos problemas de seguridad, aquí en Hud.
Smith'in Hudsucker kurulunda üst düzey bir kaynağı var.
Smith tiene una fuente en el consejo de Hud. Alguien importante.
- DDI, MPCD ve HUD.
- DDl, MPCD y HUD.
HUD işiyle ilgili tüm iddialar sulandı.
Toda participación en mi proyecto residencial queda anulada.
- Haydi, Claude!
¡ Anda, Hud!