Icabına bakarım translate Spanish
742 parallel translation
Ben bu domuzların icabına bakarım.
Me haré cargo de esos cerdos.
Ben icabına bakarım.
Ya me encargo yo.
Her şeyin icabına bakarım. Sen git.
Yo me encargaré de todo.
Umarım bir daha gelmez yoksa icabına bakarım onun!
¡ Y me asegurare de que no vuelva de nuevo!
Bir şekilde yaşlı Henry'nin icabına bakarım.
Ya Io pagaré de algún modo.
Eğer öyleyse söyleyin, icabına bakarım.
Si lo está, sólo tiene que decirlo. Me ocuparé de él.
Bana Jonathan deyip durma, ben onun icabına bakarım.
Deje de hablar de Jonathan, yo me ocuparé de él.
Bağırarak, "Burası benim mekanım ve eğer hile yaparken yakalarsam, senin icabına bakarım." dedi.
Gritó, "Éste es mi local. Si hace trampas, le mataré."
Kimin dediğini söyle, hemen icabına bakarım.
Dime quién es y yo me encargaré de él.
Yarın icabına bakarım.
- Me ocuparé de ello mañana.
Çıkınca onların icabına bakarım.
Yo me encargaré de ellos cuando salga.
Harvey kapımıza gelirse ben icabına bakarım.
Y cuando Harvey venga de visita, yo trataré con él.
Onun icabına bakarım.
Yo me ocupo de él.
Hemen icabına bakarım.
Me encargaré de ello enseguida.
Etraflarından dolanıp bir kaçının icabına bakarım.
Puedo acercarme a ellos, darle a alguno.
Siz bekleyin, ben icabına bakarım.
No os mováis. Yo arreglaré esto, un momento.
Ben onun icabına bakarım.
Yo me encargaré de él.
Bir neden olursa o zaman icabına bakarım, bu kasaba ondan korkuyor.
Pero que se le tema no es motivo para matarlo.
Şimdi icabına bakarım.
Voy a por él.
Ben icabına bakarım, aynı senin yaptığın gibi.
Yo haré el trabajo como tú lo hubieras hecho.
Ben icabına bakarım, patron.
Yo me encargo de ellos, patrón.
Asinin icabına bakarım. 500 dolara.
Me ocuparé del rebelde por 500 pavos.
Teşekkürler, ben icabına bakarım.
¡ Gracias, ya me encargo yo!
O samuraya gelince, ben icabına bakarım.
Yo mismo me encargaré de los Samurai del molino.
Pekala, yemeği bana bırak, icabına bakarım.
Sí, bueno. Hoy salimos. Te invito a cenar.
Ben onun icabına bakarım. Acele etmelisin!
- Deprisa, está anocheciendo.
Tamam, ben icabına bakarım.
Yo me encargo de él.
Ben onun icabına bakarım.
Sé cómo manejarla.
Ben senin icabına bakarım, inan bana.
Yo me ocuparé de eso, créeme.
Sen Ned'in peşine düş, ben Chaney'nin icabına bakarım.
Apunta a Ned, yo me ocupo de Chaney.
- Onu buraya getir, ben onun icabına bakarım, merak etme.
Tráelo aquí, yo me encargaré de cuidártelo
Merak etmeyin, ben kuşun icabına bakarım.
Me encargaré de ese loro que nos preocupa.
Ben icabına bakarım.
Sé cuidarme bien.
Ben onun icabına bakarım, görürsün!
Ya me ocuparé de él, tú espera.
O büyük çekirgenin icabına zamanı geldiğinde kendim bakarım.
Yo me encargaré de él cuando llegue el momento.
Onları yendikten sonra, Moğolların icabına bakarız. O halde Cermenlerle başlayalım. Nereden başlayacağını sen daha iyi bilirsin.
Primero debemos terminar con ellos entonces lucharemos con los tártaros.
İcabına bakar mısınız?
¿ Quiere revisarla?
Polislerin icabına bakarım.
Yo me cuidaré de la policía.
- İcabına bakarım.
- Tendré cuidado.
İcabına bakarım.
Tendré cuidado de ello.
Bak Bunte, sen siyasetle ilgilen. İşin icabına ben bakarım.
Usted encárguese de la política y déjeme a mí los negocios.
Onun icabına ben bakarım.
Yo me encargo de Joe.
- İcabına bakarım.
- Ya me haré cargo.
- Kuzeyin icabına ben bakarım.
- Yo me ocuparé del norte.
Ben icabına bakarım.
Lo arreglaré.
Onun icabına ben bakarım, Amos.
Yo me hago cargo, Amos.
Her şeyin icabına bakarım.
Lo arreglaré todo.
İcabına bakarım.
No te preocupes. Yo a ese me lo trajino.
İcabına bakarım.
Ya me las apañaré.
- İcabına bakarım.
- Sí, les echaré un vistazo.
Yarın icabına bakarım.
Ya iré mañana.