Inatçı translate Spanish
4,282 parallel translation
- O zaman, sen de baban gibi inatçısın demektir.
Entonces eres tan testarudo como él.
Çünkü sözüne bağlısın hiçbir şeyden feragat etmiyorsun ve inatçısın.
Porque eres entregada... inflexible, y testaruda.
- Boğa. Evet, inatçı bir boğasın.
Sí, eres el toro obstinado, muy bien.
Sarah'nın harika annesi Shania'nın inatçı babasından daha büyük bir oy hakkına sahip.
La genial mamá de Sarah tiene un voto más importante que el inflexible padre de Shania.
Sizi bu haksızlıktan ve inatçılıktan vazgeçirmek için daha ne diyebilirim ki?
¿ Qué puedo decir para que abandones esa posición injusta y esa tozudez?
O zamanlar bile inatçı ve dik başlıydı.
Hasta en ese entonces era testarudo y terco.
Defol buradan seni inatçı, aptal orospu çocuğu!
¡ Dije que te largues de aquí, estúpido... hijo de puta!
Evet, Bayan Wheeler gürültücü aşırı ve inatçı.
Sí, la señora Wheeler es ruidosa y vulgar... y obstinada.
Tanrım, keçi gibi inatçısın.
Por Dios, eres un perro con su presa.
Hay Allahım, amma inatçısın yahu.
Dios bendito. Eres como un perro con un hueso.
Beni bırakmayacak kadar aptal ve inatçı olduğun için...
Pero eres tan estúpido y testarudo que no me dejarás, así que...
Tanrım, keçi gibi inatçısın.
Dios bendito, eres como un perro con un hueso.
Kendi hayallerimin peşinde koşarken o kadar inatçı ve takıntılı olmuştum ki seninkilerini anlamak için zaman bile ayırmadım, şimdi anlıyorum.
He sido terco y estaba tan obsesionado persiguiendo mis propios sueños que ni siquiera me tomé tiempo para entender los tuyos, y lo hago.
Bugüne kadar tanıştığım en inatçı insansın!
¡ Eres el ser humano más terco que conozco!
Kızının, senin dik kafalılığını inatçılığını ve deliliğini zerre kadar almamış!
¡ Tu hija no es ni una parte de lo obstinado, terco y loco que eres tú!
Küçük önemi olan şeyler hakkında bu kadar inatçı olmayı bırakın.
Deje de ser tan terca con algo que no es tan importante
Nasıl inatçı davrandığımızı söylerler?
¿ Cómo pueden decir que estamos siendo tercos?
"Sorunlar karşısında inatçılıkları ve cesaretleriyle bilinirler."
"Conocido por su tozudez y coraje ante la adversidad".
Eğer tekrar edersen bunu inkar ederim, ama o inatçı, huysuz pislik bu kasabada babam olmaya en yakın gördüğüm tek kişi.
Negaré esto si lo repites alguna vez, pero ese idiota testarudo y gruñón es lo más cercano que he tenido a un padre en este pueblo.
İnatçı, çok inatçı.
Muy tenaz.
Hayatımın geri kalanını da beni gürültücü, inatçı ve sıradan gören insanlar arasında geçirmek istemiyorum.
Y de verdad que no quiero pasar el resto de mi vida entre personas que piensan de mí que soy terca y ordinaria.
İnatçı olduğunuzu söylemişti. Bence cesaretle inatçılığı karıştırmış.
Te llamó testadura pero confunde eso con coraje, pareciera.
Birinin bu olaya dahil olup ona ne yapması gerektiğini söylemesi... -... onu daha da inatçı yapacaktır.
El hecho de que tenga a alguien interfiriendo y diciéndole qué hacer solo va a alejarlo aún más.
Korkuyorum, inatçıyım ve aşığım.
Tenía miedo, he sido una cabezota y estoy enamorada.
O inatçı herşeyini kaybetti.
Por ser obstinado, lo perdió todo.
Hadi ama kalk, seni inatçı sutavuğu.
Vamos, levanta, viejo chocho terco. ¡ Levanta!
İkiniz de talepkâr ve domuz gibi inatçısınız.
Los dos son exigentes y los dos son testarudos.
Başından çok büyük işlere kalkıştın! Çocuk gibisin. Aptal ve inatçı bir hâlde ne yaptığından haberin bile yoktu.
¡ Te entrometiste en algo que ni siquiera puedes empezar a entender, como un mocoso... intencionado y estúpido, completamente ignorante de lo que ha hecho!
Öyle inatçı ki.
Es tan terca.
- Çok inatçısın.
- Eres muy terca.
Düğün günümde giymek istediğimi giydiğim için mi inatçıyım?
¿ Por qué soy terca por querer llevar lo que quiero llevar en el día de mi boda?
Neden hep böyle inatçı olman gerekiyor anasını satayım?
¿ Por qué siempre tienes que ser tan testaruda?
- Alice, inatçılık etmenin zamanı değil.
Alicia, no es el momento de ser testaruda.
Forouzandeh inatçıdır.
Forouzandeh es terco.
Dört saat süren ereksiyon gibi inatçısın.
Eres tan terca como una erección de cuatro horas.
Saf değiştirmek bazı insanlarda inatçılığı tetikler.
Algunas personas se vuelven muy testarudas cuando se convierten.
O da epey inatçı bir adam.
Él ya es de por sí un hombre testarudo.
Her zaman inatçı ibnelerdir.
Siempre los malditos tercos imbéciles.
- Ama çok inatçı.
Bueno, es muy terco.
Adam çok inatçı.
Es como una roca.
Ve inatçı.
Y obstinada.
Her zaman çok inatçıydı.
Siempre ha sido muy testaruda.
İnatçı mı davranıyoruz?
¿ Estamos actuando tercamente?
- Mellie oldukça inatçıdır.
Mellie también es terca.
İnatçı şahitler giderek uzmanlık alanım hâline geliyor.
Los testigos no colaboradores se están convirtiendo en mi especialidad.
- İnatçı değilsiniz de nesiniz?
¿ Es tenaz o qué?
İnatçı serseri.
Ese bastardo es perseverante.
İnatçı bir adama benziyorsun.
Me gustan los hombres obstinados.
İnatçı, dik başlı.
Terco, obstinado.
İnatçı olmayı bırakman lazım.
Tienes que dejar de ser terca para ser terca.
- İnatçılık etmiyorum.
No estoy siendo testaruda.