Intel translate Spanish
258 parallel translation
Intel bir tek adamla uğraştığımızı söylüyor.
Según Inteligencia luchamos contra un hombre.
Fiberoptiğin, öteki kabloların yerini alacağını nasıI bildiysem öyle. Intel'in çipinin sanayiyi değiştireceğini, Cindy Crawford'un "House of Style" ının başarısını bilmem gibi.
Del mismo modo que supe que la fibra optica reemplazaria al cable coaxial, que el chip de Intel cambiaría la industria, que la Casa de Estilo de Cindy Crawford sería un gran exito.
CD-ROM okuma hızları hala 130 ms dolayında. Bir sürü ekran titremesi var ve Intel'in yeni Pentium çipleri bu MX480'leri tamamen atıl hale getirecek.
La velocidad del CD-ROM todavía está en el rango de los 130 milisegundos, hay muchos parpadeos en la pantalla y los nuevos chip Pentium de Intel harán estos MX 480s obsoletos.
Charlie, James Dunn ı istihbaratta tarattır
Busque a James Dunn en Intel.
İstihbarat, Sheridan'ın harekete geçeceğini Direniş'in de kargaşadan faydalanabileceğini söylüyor.
Intel dice que Sheridan va a atacar pronto... y la Resistencia podría intentar aprovechar la confusión.
Hazır, nişan al - - Bu da neydi?
Listos, apunten intel adentro...
Altı dolardan Intel almıştım.
Compré acciones de Intel a seis dólares.
Intel'e zekayı getiren adam. - Tabii...
El hombre que puso la inteligencia en Intel.
Intel 2,5 puan çıkmış. Harika!
Intel subió 2.5 puntos.
Borsada kazanmaya başlarsak Intel'iydi, Coca-Cola'sıydı başlar ve bu işin sonu gelmez.
Si gana dinero en la bolsa... empezará que Intel esto y Coca-Cola aquello. Nadie la para.
Basitçe anlatmak gerekise bir fikir bulurlar, pazarlamasını yapıp sermaye toplarlar, sonra da Microsoft, Oracle ya da Intel gibi daha büyük şirketlere satarlar.
Empezaban con una idea, la promocionaban, reunían capital, y lo vendían a una compañía más grande, como Microsoft u Oracle o Intel.
- Doug, Federaller bazı istihbaratlar- -
- Doug, los Federales tienen intel- -
Öğrencilerinden ikisi Intel Bilim Yarışması'nda yarı finale kaldı.
Dos alumnos llegaron a las semifinales de Intel Science.
Bayım, istihbarat bölümü çetenin içeride olduğunu doğruladı ; fakat cinayet masası da olayın içinde olacak.
Intel confirmó que están en el edificio. Pero CID nos está pisando los talones de nuevo.
Bu işi istihbarat birimi halletsin.
Diga a Intel que esté en esto.
Bak, ben sadece intel için gidiyordum.
Sólo quería información.
Sat intel Usman'ın Amerika havaüslerini füzelerle çevirdiğini ve iniş ve kalkış yapan uçakları vurmakla tehdit ettiğini doğruladı.
Sat Intel confirma que Usman está rodeando... las bases aéreas de EE.UU. con baterías de misiles... y amenaza con derribar aviones entrando o saliendo.
- Haydi Intel, haydi. - Sonun başlangıcıydı.
el comienzo del final, no hablo de WTK.
Bu Intel Mac'ler iki kat hızlıdır ve kameraların içinde var.
Estas Mac son más veloces... y tienen cámara integrada, ¿ de acuerdo?
Intel raporuna göre o bölgede asiler vardı.
Los reportes de inteligencia indicaban que había insurgentes en el vecindario.
İstihbarat için 475 Avenue D'nin önünden geçmemiz gerek.
Necesito un coche en Intel y el 475 de la Avenida D.
Sizi özel birlikten adamlar karşılayıp, silah araba ve bilgi sağlayacak.
Ahí verán a un par de tipos de SF, que les darán... -... Armas e intel.
Onda nükleer istihbarat vardı.
tenía un Intel nuclear
İyi haber, onu zehirleyen adam hala dışarda ve kodları arıyor.
Buenas noticias, esto significa que la persona que la envenenó es Todavia buscando el chip Intel.
Bakın, 20 seneyi aşkın bir süredir INTEL adına çalışıyorum.
Miren, he estado en Intel por más de dos décadas,
Ve nasıl olduysa molekülleri üzerine konulmuş bir INTEL logosu var.
Y de alguna manera tienen un logo de Intel forjado en sus moléculas.
Sizi özel birlikten adamlar karşılayıp, silah araba ve bilgi sağlayacak.
Ahí verán a un par de tipos de SF, que les darán... -... armas e intel.
Intel'i kuran adam, bilgisayar işlemcilerindeki transistör sayısının,.. ... her sene en az iki kat artacağını söyledi.
El tipo que fundó Intel, dijo que cada 2 años, el número de transistores en los chips de una computadora, se doblaban.
Penelope, Ulusal Hüner bursu kazanmış olabilirsin. Ama Nelly Yuki Ulusal Hüner Bursu ve Peabody bursu kazandı. Ve de "Intel Bilim Yeteneklilerini Arıyor" finalisti.
Penélope, podrás ser una becada de merito nacional... pero Nelly Yuki es una becada por merito... con la beca Peabody... y finalista del concurso busca talentos de Intel Science.
Tamam ben bilgisayarla uzayın derinliklerini araştırırken... Belki sende evreni..... eski tarzda araştırmalısın.
Mientras yo trato de entrar al espacio exterior con un procesador Intel tal vez tú puedas luchar con el cosmos de la manera corriente.
- Hiç kuşku yok.
- Dod Intel no tiene ninguna duda.
Verdiğin bilgi boş olsa bile, umurumda değil.
Si la intel no lleva a ningún lugar, entonces realmente no me importa una mierda.
Kendi intel varlıkları var.
Ellos tienen su propio cuartel de inteligencia.
Intel'imiz ortaya çıktı bu konteyner geçen aya kadar biraz Irak'ta kaldı.
Nuestra servicio de inteligencia reveló que este contenedor dejó Irak alguna vez el mes pasado.
Bu bilgiyi sızdıran kişi soruşturmamızı takip edebilen ve üst makama sahip birisi olmalı.
La persona detrás de Intel debe tener acceso a nuestra investigación. Y eso tiene que venir de alguien con un alto cargo.
Intel'i arayacaklar.
Buscarán información.
Washington intel sistemini suçluyor.
Washington culpa a inteligencia por el error.
Bu aralar Anderton, Intel'i senin adamlarının birine, Arthur Max'e bırakıyordu.
Ahora, Anderton estaba abandonando lo de intel a uno de los muchachos, Arthur Max.
Organizasyonun hakkında bilgi istiyorum.
Yo quiero intel en tu organización.
Intel dinlemiş.
La Inteligencia estuvo haciendo escuchas.
Şuan Intel sadece, dikey hava akımı raporluyor.
Inteligencia habla de desarrollos verticales.
İntel işlemci elimize geçer geçmez, Ulusal Güvenlik ve devlet başkanıyla doğrudan bir bağlantı istiyorum.
Tan pronto como hayamos procesado la inteligencia, quiero un canal directo con Seguridad del Territorio y el Presidente.
Kripto analizi, kaynağımdan aldığım işlemcinin şifresini çözdü.
Criptoanálisis ha decodificado la intel de mi fuente.
Operasyon için gerekli izleme cihazları İstihbarat Birimi tarafından temin edilmiştir.
La vigilancia electrónica de esta operación... será manejada por nosotros desde Intel.
Gördüğünüz gibi, Washington yakınlarındaki şüphelenilen Espheni hareketi istihbaratımızı engellemeye devam ediyor.
como puedes ver, la actividad Espheni sospechoso cerca de Washington, DC, sigue atascar nuestra Intel.
Kahretsin, burası dinleniyor.
Maldicion, este lugar está chillando con Intel.
Böyle bir istihbaratımız kesinlikle olmadı.
No ha habido absolutamente ninguna Intel en eso.
Adam gitmiş işte.Hemen burdan gitmeliyiz
Intel nunca dijo nada de esto. Tenemos que sacar nuestros traseros fuera de aquí.
Bu sorunu kısa sürede çözüp eski güveni tekrar kazanacağız.
Intel es crucial en este caso.
Şimdi istihbaratla konuştum.
Solamente me bajé el teléfono con Intel.
Ama İntel'den düzenli olarak bilgi alıyoruz ve hepsini size de yollayacağız. Henüz bilmiyoruz.
Aún no lo sabemos.