Ivory translate Spanish
103 parallel translation
Kokomo'dan Ivory Joe.
Ivoor-Joe de Kokomo.
Ivory sabunu varmış burada.
Hey, jabón marfil.
Duşta Ivory sabunu var.
Hay jabón marfil en la ducha.
Ben Vincent Ivory, bay Bennet`in avukatıyım.
Yo soy Vincent Ivory, el abogado del Sr. Bennet.
- Bay Ivory Springer tanıyor musun?
El Sr. Ivory Springer.
- Ne halt ediyor bu Ivory Springer ve benimle ne ilgisi var?
¿ Qué tiene que ver Ivory Springer contigo y conmigo?
Bana senin burada olmanın tek nedenin. Ivory Springer'in uydurma suçlamaları mı olduğunu söylüyorsun?
¿ Me dices que sólo estás aquí... por las acusaciones falsas de Ivory Springer?
Mesela Miami Vice, Delorean, Ebony and Ivory vardı.
Bueno, tome Miami Vice, el DeLorean, "Ebony and Ivory".
Tracy ve ben "Ebony and Ivory" söylemiştik.
Tracy y yo cantamos : "Ebony and Ivory".
Boyanın adı Ivory Bone.
La pintura es Hueso de Marfil.
Dr. Solomon Merkmallen, biyoloji profesörü, Ivory Sahili Üniversitesi.
El Dr. Solomon Merkmallen, Profesor de Biología, de la Universidad de Costa Ivory.
Bu tablet, geçen yıl Ivory Sahilinde bulundu. Kayıtların haritası olduğu düşünülüyor.
Esta tabla, hallada el año pasado en Costa de Marfil se cree que es dicho mapa.
Yılda 1 metre eder. Merchant Ivory filmleri bile daha hızlı ilerliyor.
Las películas de Merchant-Ivory se mueven más rápido.
Merchant-lvory'nin yetişkin filmleri gibi mi? Yoksa "Vay! Şükürler olsun ki iki tesisatçı geldi." gibi mi?
¿ Adultos como en Merchant-Ivory o adultos como en, "cielos, gracias a Dios que llegaron los dos plomeros"?
Fildişi sahilindeki tüccarlara benziyorsun.
Demasiado Merchant-Ivory.
- Beyaz sabun.
- El de siempre, Ivory.
Lanet olsun Ivory.
Caray, Ivory.
Öf be Ivory!
¡ Caray, Ivory!
- Bu mala Ivory derler.
- Y se llama Ivory. - Es la mejor.
- Mal dediğin böyle olur.
- Así es la Ivory.
- Ne haber ahbap?
. - Él es Ivory.
Hayır, Ivory bu be kardeşim.
No, ésta hierba es la Ivory.
Üf! Ivory!
Caray.
Ulan dalga geçiyorsun herhalde!
¡ Ivory! ¡ Santo Dios!
Şu Ivory malından ne kadar kaldı?
¿ Cuánta hierba Ivory nos queda? .
Bizim Ivory'miz var.
¿ Qué carajos puede hacer? .
Ivory'nin küllerinin hepsi o bitkideydi.
Todas las cenizas de Ivory estaban en esa planta.
Hiç Ivory'miz kalmadı... buradan atılmak üzereyiz... senin yaptığına bak.
No tenemos más Ivory... están a punto de echarnos a patadas de aquí... ¿ y tú qué carajos haces?
Hadi gel Ivory.
Vámonos, Ivory.
- Bir dakika. Ivory burada mı?
- Espera. ¿ Ivory está aquí?
OT + IVORY = BULANTI YOK
- Sin Semilla - Sin Náusea "
Pekala Ivory. Bu senden son kalanlar.
Bien, Ivory, es lo último de ti.
Bu sadece Merchant Ivory filmlerinde olur. İnsanlar sessizlik içinde acı çeker ve bu kadar güçlü oldukları için onlardan etkilenmemizi beklerler.
Ésos son los filmes en los que se sufre en silencio y uno se impresiona por la entereza del personaje.
Fildişi Sahili, Senegal, Sierra Leone...
Ivory Coast, Senegal. Sierra Leone...
- Gerçekten mi?
Si. La Costa Ivory,
Çok üzücü bir hikâye. Çok Merchant Ivory tarzı. Sonu nasıl bitiyor?
Es muy triste, desconsolador, ¿ y cómo termina?
- Harika bir film olduğunu söylediler.
Me dijeron que era de Merchant Ivory.
Aman Tanrım, tek başına bir "Zenci ve Beyaz" düeti yapabilirsin.
Dios mío, puedes hacer un dueto de "Ebony and Ivory" tú solo.
- Selam.
Hola, Ivory.
Ivory'ye sor. Preacher Man'e sor.
Pregúntale a Ivory o al predicador.
Hızımıza ve disiplinimize... güveneceğiz.
Nos apoyaremos en nuestra velocidad... y disciplina. Vamos, Ivory.
Ayağa kalk lvory.
De pie, Ivory. ¡ De pie!
- Sahada durum nasıl lvory?
- ¿ Qué te parece, Ivory?
Nihayet, lvory Christian'la takımda bir hayat ışığı parladı!
¡ Al fin, un destello de vida en la forma de Ivory Christian!
Ivory, sen ve Steen onları şaşırtacaksınız.
- Tú y Steen, quiero que roten. - Sí, señor.
"A" boşluğunda ondan kurtul.
Ivory, pasas por la brecha "A".
Ivory!
¡ Ivory!
Baksana, Ivory uçuşu bitmedi mi hala?
¿ todavía estamos drogados con la Ivory? .
Bu sayede bütün notlarımız "A".
Tenemos la Ivory. Tenemos las mejores calificaciones.
- Ivory'yi oyuna sok.
- Saque a Ivory de la línea...
Ivory.
Ivory.