English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Iyi yaptın

Iyi yaptın translate Spanish

4,749 parallel translation
Bana çok iyi yaptın gibi geldi.
A mí me parece que lo hiciste bien.
Aslında onu demek istemedim ama iyi yaptın.
Así que no me refiero a literalmente, pero bueno.
Evet iyi yaptın, ama Ledoux'yu öldürmeseydin tüm hikâyeyi ondan öğrenebilirdik.
Sabes, no es por nada, pero si no hubieses matado a Ledoux años atrás, seguramente le hubiésemos sacado toda la historia.
Bizi aramakla iyi yaptın. - Sorun Jez.
Hiciste bien en llamarnos... es Jez.
Ray, gözlerin tüm gün kapalıyken birinin iyi atış yaptığını nasıl anlayacaksın?
¿ Cómo sabes si alguien puede lanzar, si te la pasas con los ojos cerrados?
Takıntı yaptığımın tamamen farkındayım ama kadını biraz daha iyi tanısam...
Estoy bien conciente de que es una obsesión. Pero tal vez si supiera más acerca de ella...
Elimden geleni yaptım, ama halkın benden beklentisi... Dövüş o kadar iyi olmadı, ama yine de teşekkürler.
Sé, he hecho lo mejor posible, pero la percepción de la gente es que no fue así en la pelea, pero muchas gracias.
Saatte 150 mil yaptığını düşüneceksin Ama aslında 15 en iyi ihtimalle 25 mil hızla gidiyor olacaksın.
Así que usted piensa que se va 150, pero en realidad lo que vas 25 a lo sumo, 15 en el peor.
Yani, bu en iyi yaptığınız şey.
Quiero decir, eso es lo que ustedes hacen mejor.
- Bu kadar iyi ne yaptın sen?
- ¿ Qué has hecho así de genial?
Siz ikiniz iyi gösteri yaptınız.
Qué lindo espectáculo dieron.
Mükemmel. d çapkın Dönüşü, kalk d d ne, ne yaptığını, ne olduğunu, ne değildir d d daha iyi bir yol arıyor yerine yataktan kalkmak d d internette alma ve yeni bir kontrol hit-me, kalk d d tasarruf mağaza, pezevenk-payanda yürüme d
Excelente. ♪ El Retorno del mack, levantarse ♪ ♪ lo que es, lo que hace, lo que es, lo que no es ♪
Azizler, diğer insanlara olan bağlılıkları ve adanmışlıkları için onlar uğruna yaptıkları fedakârlıklar için hem çevremizdeki hem de onların izinden gidecek insanlar için dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek uğruna gösterdikleri çabalar için minnettar olduğumuz insanlardır.
Un Santo es un ser humano que celebramos por su... por los sacrificios que hacen, por su ardua labor en hacer del mundo un mejor lugar para los que nos rodean y para los que les seguirán.
Sizlere Bay Vincent MacKenna'nın nasıl biri olduğunu anlatmanın en iyi yolu benim için yaptıklarını anlatmak olacak sanırım.
Me imagino que la mejor manera de decirles quien es el Señor Vincent McKenna es decirles lo que ha hecho por mí.
Yaptığın her şey kesinlikle çok iyi. Ama... Birleşmiş Milletler'in söylediği gibi bu durumu sonuçlandırmak önemli.
Todo lo que estamos haciendo es sin duda muy bueno, pero... si se va a terminar con una declaración como la que se acaba de hacer por la ONU...
İyi bir iş yaptın.
Hiciste un gran trabajo.
Bunu her kim yolladıysa ne yaptıklarını iyi biliyormuş.
Quien te haya mandado esto sabía lo que hacía.
Mavili babam ne yaptığını iyi biliyor.
Sí, Blu mi papá sabe lo que está haciendo.
İkincisi insanın yaptığı. Eminim bunu iyi biliyorsun.
La maldad secundaria, la de los hombres que usted conoce bien.
En iyi film, bir Akira Kurosawa'nın yönetmenliğini yaptığı "Kagemusha".
Para mejor película, "Kagemusha"... que es la película de Akira Kurosawa.
Babamla, dünyanın en iyi güvenliğini için anlaşma yaptı.
Dio a papá el contrato para hacer la caja fuerte más avanzada del mundo.
Siktiğiminin haberlerini sunan Meghan Miles'a ne yaptın bilmiyorum ama o beyaz götünü yataktan kaldırıp buraya gelsen iyi edersin.
No sé qué le hiciste a Meghan Miles del maldito noticiero, pero saca tu trasero blanco de la cama...
- Tamam. Başka işler düşünebilirsin, çünkü yaptığın işte iyi değilsindir.
Búscate otro trabajo, porque para este no sirves.
- İyi bir yürüyüş yaptınız mı?
¿ Así que ha dado un buen paseo?
Koca oğlan, bir babanın oğlu için yaptığı en iyi tanıtımı bozuyorsun.
¡ eh! , muchachon, estas echando a perder la mejor ocasion que un padre puede darle a su hijo.
Sen orda iyi olanı yaptın.
Estuviste bien.
- Yok yok, sen iyi bir şey yaptın.
Hiciste bien.
Kaynananın yaptığından fazlasını yaparak seni daha iyi dövmeliydim.
¿ Quieres que te siga humillando tu suegra?
Bala ne yaptığını gayet iyi biliyormuş.
Bala sabía perfectamente lo que estaba haciendo.
Yaptığın saçmalık iyi reklam olmuş. Satışlar artmış.
Lo peor es que tu mierda se ve como nuestra publicidad.
en iyi arkadaşımın düğünündeyim ve bu beni üzüyor çünkü erkek arkadaşım bunun ne kadar önemli olduğu hakkında konuşma yaptı doğru insanla yolların kesiştiğinde harekete geçmek gerektiği hakkında 106 00 : 08 : 46,520 - - 00 : 08 : 47,906 oldukça iyi bir konuşmaydı
Estoy en la boda de mi mejor amiga y estoy molesta porque mi novio dio un discurso sobre la importancia de actuar cuando te cruzas con la persona indicada.
Ve bazı durumlar vardır ki onları çekmen... arkadaşlarına veya ilerlemeye dair iyi bir şey yaptığın anlamına gelmez.
Hay ciertas situaciones que, si las filmas no le convendrá a tus amigos ni al movimiento.
- Şaka mı yapıyorsun? Andre beni dinle düğün olayı şuanda yaptığın en iyi iş.
Oye, Andre, la boda es lo mejor que te está pasando ahora.
Amerika'nın Kuzey Kore üzerinde ekonomik yaptırım uygularken halkımı nasıl bu kadar iyi beslemeyi başardığımdır?
¿ Cómo he logrado mantener mi país tan bien nutridos a pesar de las duras sanciones económicas e injustas impuesta a Corea del Norte de los Estados Unidos?
İnsanlar haçları parçalayıp, azizlerin tasvirlerini kırıp, İsa'yı lekeleyip ve şeytansı ayinlerle küfrederken, ve bu şeyleri iyi niyetten yaptıklarını söyleyip diğerlerini ikna etmeye çalıştıklarında, Yanlışları sanki doğruymuş gibi geçiniyorlar.
Cuando la gente destruye cruces, rompe iconos, deshonra el Crucifijo y blasfema llamando oración a ritos demoníacos, cuando la gente trata de convencer a otros de que lo hacen con buenas intenciones, están transmitiendo mentiras, como la verdad.
Yaptıklarınızın, iyi niyetli olmadığını düşündüğümü belirtmeme izin verin.
Permítanme dudar de la inocencia de de su procedimiento.
İyi yaptığını söylemedim zaten.
No dije que lo hiciste bien.
Şef sensin ama benim fikrimi sorarsan bence en iyi yaptıklarına oynamalısın.
Eres el chef, ¿ sabes lo que pienso? Necesitas tocar tus éxitos.
Çünkü bu yaptığın çok iyi. Tamam mı?
Porque esa mierda es buena, ¿ de acuerdo?
İyi ekmek arası yaptırmışsın, Hank.
Buena pinta ese bocata, Hank.
Dün gece yaptıkların için iyi bir para aldın, değil mi?
Ya que él debió pagar mucho dinero.. .. por lo que hiciste anoche.
İyi bir seçim yaptın Ben.
Buena elección, Ben.
İyi bir seçim yaptın Ben.
Es buena decisión, Ben.
Birkaç tane daha test yaptırman gerekecek ama iyi olacaksın.
Así que vas a necesitar algunas pruebas más, pero vas a estar bien.
Bunu yapan her kimse, ne yaptığını gayet iyi biliyor anlamına geliyor.
¿ Qué significa eso? Significa que quienquiera que haya hecho esto... sabe exactamente lo que están haciendo.
- Bu birisine ilk defa iyi bir şey yaptığını duymam oldu.
Sienta... sienta bien.
En iyi yaptığın şeyi. Sen ve Grundtvig'in.
Por Satanás, maldición, puedes hacerlo malditamente bien.
Nedir bu kadar iyi yaptığın şey?
¿ Qué es, exactamente, lo que puede hacer?
Benim yaptığımdan çok daha iyi çalıştın.
Te esforzaste más de lo que yo lo hacía.
En iyi müşterim olduğun için seni sevsem de, kendine yaptıkların için senden nefret ediyorum Dusty.
Tengo una relación de amor-odio contigo, Dusty. Me encanta que seas mi mejor cliente. Odio lo que te haces a ti mismo.
İyi yaptın.
- Ronnie, lo tienes. ¿ Ronnie?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]