Jacek translate Spanish
63 parallel translation
Jacek, geldim.
Jacek, estoy aqui.
Jacek, sadece senin için geldim.
Jacek, volví solo por ti.
Ateşin var Jacek.
Jacek, eso es tu fiebre.
Jacek, devam et.
Jacek, sigue andando.
Jacek, bir meşaleymiş sadece.
Jacek, es solo una vela común.
Kötü görünüyorsun Jacek.
Luces mal, Jacek.
Ja... Jacek'i seviyorum. "
Yo... amo a...
Bir çocuksun Jacek.
Eres un niño, Jacek.
Evet. Çok sevmiş, Jacek.
Si, lo amaba mucho, Jacek.
Pekâlâ, Jacek. Endişelenme - yaşayacaksın.
Está bien, Jacek, no te preocupes, vivirás.
İleride ışık görüyorum, Jacek.
Veo una luz adelante, Jacek.
İleride su görüyorum Jacek... ve yeşil otlar.
Veo agua, Jacek.
Jacek Petrycki ve Piotr Kwiatkowski
Jacek Petrycki, Piotr Kwiatkowski.
Her zamanki gibi arabayı dışarı çıkarmıştım. Ula ve Jacek'i bekliyordum.
Subí al coche por la mañana, esperaba a Ula y a Jacek.
Ula, Jacek'le birlikte çıkmıştı bile.
Ula y Jacek se habían ido, Jacek se ajustaba la cartera.
İstersem kendime tekrar dönebileceğim ve Jacek'i okula götürebileceğim geldi aklıma.
Lo que pensaba era... ¿ Porqué no recupero el sentido, si puedo hacerlo, me levanto y llevo como siempre al niño al colegio?
Ondan sonra Jacek anladı, ağlamaya başlamıştı çünkü.
Creo que fue entonces cuando Jacek comprendió lo que había pasado, porque empezó a llorar.
Ama ellerini ceplerine sokmaya utanıyordu.
Jacek tenía las manos moradas, pero no las metía en los bolsillos.
Geri döndüklerinde sadece Ula ve Jacek'i gördüm. Onun yatağında birlikte uyudular. Uzunca bir süre ona sarıldı.
Vi a Ula y a Jacek cuando volvieron después del funeral... y se quedaron dormidos en la estrecha cama de Jacek.
- Jacek? İyi geceler
Buenas noches, Jacek.
Ne oldu, Jacek?
¿ Qué te pasa, Jacek?
Öyle yerlerden uzak dur. Söz mü?
Jacek, por favor, no vayas a esos sitios. ¿ Me lo prometes?
Hoşçakal, Jacek
Hasta la vuelta.
Oğlum! Nerelerdeydin?
¡ Jacek cariño!
- Şu giden, Jacek.
El pequeño, Jacek.
- Pawel de gölde kayıyordu. - Jacek! - O da göldeydi!
No jugaba con nosotros.
Jacek!
¡ Jacek!
"Jacek" diye bağırdınız.
Me llamó Jacek.
Lazar, Jacek.
Lazar, Jacek.
Jacek Lazar'ın dosyası incelendikten sonra Valdemar Rukovski'nin 16 Mart 1987'deki ölümünden suçlu bulunmuştur. Valdemar Rukovski'nin cinayetinden yargılanan mahkum için karar verilmiştir.
El tribunal provincial de Varsovia, en el caso contra Jacek Lazar... acusado de robo y asesinato de Waldemar Rykowski... ocurrido el 16 de Marzo de 1987, en Varsovia... y en virtud de los poderes conferidos, encuentra al acusado...
Ceza yasasınca verilen karar doğrultusunda 148'inci maddenin birinci fıkrası ve 44'üncü maddenin ikinci fıkrasına göre Jacek Lazar idama mahkum edilmiştir.
Culpable de los cargos que se le imputan. Y según el Art. 148 y 44... del Código Penal... se le condena a muerte... y pérdida de sus derechos civiles a perpetuidad.
Jacek benimle birkaç film çekmişti ve çok sayıda belgesel de.
Jacek ha realizado conmigo un par de películas. e incluso más documentales. Misio es nuestro ingeniero de sonido.
Poreby'de fotoğrafçımız Jacek Petrycki'yi ziyaret ediyoruz.
Estamos en Pore visitando a nuestro cámara Jacek Petrycki.
Hiç kalan film var mı Jacek?
¿ Te queda pelicula de sobra, Jacek?
Jacek?
¿ Jacek?
Jacek doğruyu söylüyorsa ve naquadah yüklü bir deste gemi orda hazır bekliyorsa, bu pazarlık boş değildir.
Si Jacek está diciendo la verdad y sigue habiendo un puñado de naves de carga llenas de naquadah ahí afuera entonces no hay que dudar en este trato.
Şüphesiz, bunu kontrol edin eğer onun istihbaratı iyiyse, o zaman Jacek'in kendisiyle uzlaşırız.
De acuerdo, comprobémoslo. Si su información es buena entonces Jacek tiene un trato.
Ben General Landry. Jacek, Dünya'ya hoşgeldiniz.
Soy el General Landry, Jacek, bienvenido a la Tierra.
- Hoşçakal Jacek.
Adiós Jacek.
Tamam, evet, Jacek'le ilgisi yok. Yaptıkları beni hiç şaşırtmadı.
Bien, sí no, no por Jacek, sus acciones realmente no me sorprenden.
- Sen Jacek'i benim kadar iyi tanımıyorsun.
Tú no conoces a Jacek de la forma que yo lo conozco.
Jacek, ben Vala!
¡ Jacek, soy Vala!
- Jacek kirişi kırdı.
Jacek ha huido.
Jacek bunu yanında taşıyordu.
Jacek llevaba esto con él.
Jaffa'yla yaptığı anlaşmaya göre, onlar Jacek'e naquahdah verecekti, o da satacaktı ve hasılatı bölüşeceklerdi.
Donde hizo un trato con los Jaffa para que le entregaran el naquadah que podría vender y ellos podrían escaparse en el proceso. Bonito y limpio.
Ama Arkad Jacek'e naquahdah'ı adamları kendisine kazık atamasın diye işaretlediğini söylemiş.
Pero Jacek afirma que Arkad marcó el naquadah para asegurarme que ninguno de sus hombres intentara traicionarlo.
Hey dostlar, benim, Jacek.
Hola amigos, soy yo, Jacek.
Tanrım.
Jacek. Oh, Dios.
Sızlanmayı kes, lanet olası!
¡ Jacek, para de gemir y vamos!
Jacek, yakında nehre ulaşacağız.
Jacek, estaremos en el Vístula pronto.
- Jacek kes şunu!
¡ Estuvo patinando en el lago!