Jameson translate Spanish
615 parallel translation
- Merhaba, Jameson.
- Hola, Jameson.
Merhaba, bay Jameson.
Hola, Sr. Jameson.
- Bay Jameson.
- Sr. Jameson.
Yüzbaşı Jameson'ın perşembe günü burada olacağı bildirildi.
Me han informado que el capitán Jameson llegará este jueves.
Eğer iyi yapmış olsaydın Jameson geliyor olmazdı.
Si hubiera hecho un buen trabajo, Jameson no vendría.
Jameson bu yüzden geliyor.
Por eso Jameson está en camino.
Bu müthiş idareci Jameson kimmiş?
¿ Quién es este tal Jameson, experto en hombres?
Jameson, işte yeni ordun.
Bueno, Jameson, allí está su nuevo ejército.
Yüzbaşı Jameson, bu Vekil Druggin.
Capitán Jameson, el Tte. Druggin.
Çocuklar, bu Yüzbaşı Jameson, avlunun yeni kaptanı.
Muchachos, él es el capitán Jameson, el nuevo capitán del pabellón.
Jameson iyi bir adam.
Jameson es un buen tipo.
Şu Jameson denen adam askeri şeyleri uyguluyor.
Ese tal Jameson está usando artimañas del ejército.
YÜZBAŞI JAMESON'IN YÖNTEMLERİ ELEŞTİRİLİYOR
CRITICAN LOS MÉTODOS DEL CAPITÁN JAMESON
Beyler, Jameson'ın haklı olduğuna ikna oldum.
Caballeros, estoy persuadido de que Jameson tiene razón.
Pekala Jameson.
De acuerdo, Jameson.
Yüzbaşı Jameson ile konuşmak istiyorum.
Quisiera hablar con el capitán Jameson, por favor.
Yüzbaşı Jameson'a bir hanımın kendisini görmek istediğini söyleyin.
Dile al capitán Jameson que una mujer quiere verlo.
Sence harika biri olduğun için mi... Yüzbaşı Jameson sana iyi davranıyor?
¿ Crees que Jameson te trata bien... porque te considera buen tipo?
- Jameson, öyle mi?
- ¿ Jameson, no?
Bir gün Jameson körfezi geçecek ve geri gelmeyecek.
Un día Jameson cruzará la bahía y no regresará.
- Seni arıyorlar Jameson.
- Es para ti, Jameson.
Adım Jameson, San Quentin avlu kaptanıyım.
Soy Jameson, capitán de pabellón en San Quintín.
Jameson'a...
Díganle...
Jameson'a geri geldiğimi söyleyin.
Díganle a Jameson que regresé.
Eski bir Jameson yeri. Tascosa'nın 40 mil dışında.
Es el viejo rancho de Jameson, a 40 millas de Tascosa.
- Jameson'ın yeri burası mı?
- ¿ Ésta es la casa de Jameson?
Jameson o mesafenin yarısından ayni gösteriyi denemişti.
"King" James también intentó mitad de la distancia.
Profesör Walter Jameson, anlatılamayacak kadar popüler. Geçmişi bugünmüş gibi anlatan... Ölüleri diriymişçesine konuşturan.
El Prof. Walter Jameson, más popular que las palabras,... quien habla del pasado como si fuera el presente,... quien evoca a los muertos como si estuvieran vivos.
Walter Jameson'ın sahip olduğu bilgi tarih külliyatlarından değil bir kara büyü kitabından kaynaklanıyordu. Başka bir deyişle, bu kabus öğle vakti başlıyor.
Walter Jameson tiene acceso al conocimiento que no podría salir... de un libro de historia,... sino de un libro de magia negra,... por lo que diremos que esta pesadilla comienza al mediodía.
- Adım, Jameson.
- Mi nombre es Jameson.
- Profesör Walter Jameson.
- Profesor Walter Jameson.
Bayan Jameson, gerçekten de söyledikleri kadar tatlı biri misiniz?
Srta Jameson, ¿ es Vd tan bonita como dicen?
Bayan Jameson!
¡ Srta Jameson!
Bayan Jameson?
¡ Srta Jameson!
Gambotları ve temsil ettiklerini sevmeyebilirsin Jameson, ama siz misyonerlerin kabulü bizde gambotlar olmasına bağlı.
Podrá odiar a los cañoneros y lo que representan, Jameson, pero gracias a ellos toleran a los misioneros como usted.
Ve Bay Jameson.
Y el Sr. Jameson.
Tahmin etmişsinizdir, Bay Jameson ve Bayan Eckert misyoner.
Como habrá adivinado, el Sr. Jameson y la señorita son misioneros.
- Bay Jameson gambotlardan hoşlanmaz.
- Al Sr. Jameson le disgustan.
Bir gece Bay Jameson, kilisenin bodrum katında renkli saydamlar gösterdi.
Una noche, el Sr. Jameson nos enseñó diapositivas en color en la iglesia.
Bunlar China Light'ten insanlar, ama Jameson'u görmüyorum.
Son de la misión, pero no veo a Jameson. ¿ Dónde está Jameson?
Jameson nerede? Gelmiyor.
No quiso venir.
Bay Jameson benim gözetimimde.
El Sr. Jameson está bajo mi custodia.
- Bay Jameson, lütfen.
- El Sr. Jameson, por favor.
Sanırım onlar Bay Jameson'da.
Creo que los guarda el Sr. Jameson.
Bay Jameson burada bir Çin mahkemesinde yargılandı.
Ha sido juzgado por un tribunal chino. Se enfrenta a una sentencia de muerte.
Bay Jameson onların kendisinde olduğunu söylüyor.
El Sr. Jameson dice que los tiene él.
Bay Jameson.
Sr. Jameson.
- Tamam. Hey. Bay Jameson bunları sana ödünç verebileceğimi söyledi.
Ah, el Sr. Jameson dijo que te los podía prestar.
Mahkeme Bay Jameson'un geri dönmesine karar verdi.
El tribunal ha accedido a dejar volver al Sr. Jameson.
- Jameson, sen benimle geri geleceksin.
- Jameson, van a venir conmigo.
Bayan Jameson'ın bir bebeği oldu, efendim.
La Sra. Jameson ha dado a luz, señor.