Jest translate Spanish
796 parallel translation
Operanın sahip olduğu en iyi dostu Bay Semple'a bir jest olarak, yeğeni Longfellow Deeds'in yeni başkan olması uygundur.
En memoria del mejor amigo de la ópera, el difunto Sr. Semple, propongo que su sobrino, el Sr. Deeds, sea nuestro presidente.
Onun evi olduğunu kim söyledi? Jest yaptığını mı sanıyor!
¡ Él y sus grandes gestos!
- Nasılsınız? İnce bir jest olur diye düşündüm.
Creí que esto sería una muestra de delicadeza.
- Niye şimdi bu jest?
- ¿ Y por qué?
Son bir jest yap ve beni vur. Hem de çabuk olsun.
Como último deseo le ruego que dispare directo y rápido, ¿ de acuerdo?
Ne kadar hoş bir jest.
Es maravilloso lo que puede hacer un pequeño cumplido.
Dostane bir jest.
Sí, un gesto amable.
Yaralanmış tarafa bir jest yapmalısın, değil mi?
Debe dar una compensación a la parte ofendida, ¿ no?
Tek bir jestinizde bile. Yine de tek bir jest şüphesiz kurabileceğiniz onca sözden daha fazla etki edebilirdi.
Ni un gesto, aunque uno valdría más que todas las palabras que usted pueda expresar.
Hoş bir jest, onları saklıyorum. "
Un gesto amable, ya que los colecciono ".
- Güzel bir jest.
- Lindo gesto.
Bu çok sıra dışı bir jest. Tekrar yap.
Además, ese gesto tiene algo bastante extraordinario. ¡ Repítelo!
Sana gelince yaptığım jest değil!
No importa lo que ocurra, ¡ Manteneos al margen!
Ne büyük bir jest, güzel bir hediye oldu.
¿ Qué ocasión? Seguramente no mi visita.
Bir jest.
Una prueba, un gesto.
gelenek demek bir jest içindeki büyüklük.
La tradición, es tan grande, que puede expresarse en un gesto.
bin atalar şu jesti gördüler, ve asırlarında bu jest sadeleşti, bir kuşun uçuşu gibi, ilkel, bir dalganın hareketi gibi.
Mil antepasados han visto este gesto, y a través de los siglos se ha vuelto puro como el vuelo de un pájaro elemental como el movimiento de una ola.
- Belki baba yapmıştır. - Happy deterjandan jest.
- Regalo del detergente Feliz.
Ama güzel bir jest oldu Şeytanı neşelendirecek bir jest.
Pero es un buen juego. De la clase que divierte a Satán.
Hoş bir jest.
- Un bonito gesto, señor.
Jest olarak.
Un gesto.
Jest mi?
¿ Un gesto?
Jest yapabiliyorlar mı?
¿ Son capaces de tener gestos?
Pesquet ya da Jacques için jest yapsınlar görelim.
Que tengan uno con Pesquet o Jacques.
Ama bu arkadaşımız hakikaten öyle soylu bir jest yaptı ki, kabul ettik.
Pero nuestro amigo ha hecho un gesto sinceramente noble que hemos aceptado,
Baskomutanligin eski kruvazörünüzü göndermesi, hos bir jest.
Es un gesto sentimental dei estado mayor destinaros ai viejo crucero.
- Duygusal bir jest.
- Un gesto sentimental.
Böyle bir jest gerekliydi. Bu kadar zorlandιğιn için üzgünüm.
Ese gesto era necesario, siento que fuera tan doloroso para ti.
Dostluğumuz adına bir jest olarak.
Es un gesto de amistad.
Neden ben jest yapmak zorundayım?
¿ Por qué había de hacerlo?
Maskenin benim için düşünceli bir jest olduğunu sanmıştım.
Pensaba que la máscara no tenía nada que ver.
Bunca zaman sonra dostane bir jest.
Un buen detalle, después de tanto tiempo.
Büyük bir jest, tebrik ederim.
Gran gesto, y mis felicitaciones!
- Daha önce hiç yapılmadı. Çok yüce bir jest.
Nunca lo he hecho antes, es un gesto muy magnánimo.
Hatta olağanüstü bir jest.
Es más que un gesto glorioso.
Çok vatansever vari bir jest, Bay Evans.
Qué gesto patriótico, Sr. Evans.
Karşılığında bir jest yapıyor.
Ella responde a su gesto.
Bu, Bay Fourchaume'un yaptığı çok güzel bir jest.
Esto es del Sr. Fourchaume que acaba de hacer un generoso donativo.
Dönüşünün ardından, bir üç sesli ve bir altı sesli ricercar, ve büyük temanın bazı küçük parçalarıyla birlikte flüt, keman ve klavye triosu besteledi, bu parçaları yazdırdı, ve bir jest olarak Kral'a ithaf etti.
Y a su vuelta puso sobre el papel un ricercar a tres voces y uno a seis y un trío para flauta, violín y clave, con otras pequeñas piezas sobre el tema real, e hizo imprimir estas piezas y las dedicó al rey como una ofrenda musical.
O halde bir burjuva sınıfı insanı, böyle bir jest ile, bir hata mı yaptı acaba?
Aunque no sea una idea original, cualquier cosa que haga un burgués, aún entregar una fábrica, ¿ está mal?
Onun ölümü sadece kullanılmayan bir derinin atılması gibi, tatlı bir meyvenin çekirdeğine yaklaşılması gibi bir jest olacak.
Su muerte solo será el gesto... de un hombre que tira la piel inservible... de una fruta lentamente disfrutada hasta el hueso.
Ufak bir espri, ufak bir jest.
Una bromita, un chanza.
Buna rağmen Parlamento hala bir jest bekliyor. "
Sin embargo..... no espera en vano el Parlamento un gesto... "
Ve bugün, güzel insanlar tarafından yapılan güzel bir jest ile, güzel Goldfield kentinin merkezinde, son Amerikalı kahramanın onuruna, bu radyo istasyonunun adı KOWalski olarak değiştirildi. O kahraman ki sürati ruhun özgürlüğü olarak alıyor.
Y hoy, la buena gente ha tenido un gran detalle, en la bella ciudad de Goldfield, cambiando nuestro nombre a Kowalski, en honor al último héroe americano, para quien la velocidad es la libertad del alma.
Siz Northfield'lılara jest olarak, para yatırabilmeniz için bankamız bugün açıktır.
Como atención especial a nuestro pueblo... el banco abrirá hoy domingo para cualquier depósito.
Aşama bir--Dünyadaki en iğrenç jest.
Fase uno... El mas guarro gesto del mundo
Nasıl özverili bir jest onca buzdolabının arasından aramıza bu akşam bu dolabını göndermesi.
Qué gesto más exquisito... el que nos haya enviado esta nevera, de todas las que tiene... para que esté aquí con nosotros.
Uh, güzel bir jest olacağını sanıyordum.
Pensé que sería un bonito gesto.
Ve teknesini de verdi. Ben bunu çok zarif bir jest olarak görüyorum.
Y me dio su barco, un gesto muy bonito por su parte.
Bizim Charlie'den böyle bir jest.
¿ Puedes creértelo?
Jest yap.
... dar el paso.