Jola translate Spanish
45 parallel translation
Daha sonra ufak bir yürüyüşe çıkmak istersen Zosia eşlik edebilir. Julia, Jola nerede?
Julka, ¿ dónde está Jola?
Jola'nın konukları ayrılır ayrılmaz.
Cunado se vayan los amigos de Jola.
Jola şu adamlar kim?
Jola, dime... ¿ quiénes son aquellos tipos?
Jola ne hakla seni kınayabilirim ki ya da bir başkasını?
Jola... ¿ con qué derecho podría juzgarte mal a ti... o a cualquier otra persona?
Ne yazık ki, akşam yemeğinde Kazia yerine Jola servis yapacak.
Lo sentimos pero Jola tendrá que sustituir a Kazia en la cena.
Jola acemidir, alışkın değildir.
Qué extraña es esa Jola.
Ama orada her zaman Jola'nın arkadaşları başka erkekler olur, görünüşe bakılırsa.
A cambio ella recibe visitas de muchos señores. Todos sus amigos, según dice.
Tunia ile seni evlendirmek isterim, ama Jola bu işimi bozuyor.
¿ Qué daño me puede hacer Jola? Es que yo te quiero... casar con Tunia y esta me estropea todo el plan.
Jola'nın öyküleri sayesinde, eminim.
Por lo que le habrá contado Jola.
Jola hariç tabii. O yalnızca numara yapıyordu.
Jola no, ella más bien fingía.
Edward ve Jola'nın kocası gitti, öyleyse dans edebilirim.
El marido de Jola se ha ido ya. Así que por fin haré un baile...
Jola kocandan bir mektup var.
Jola... ¡ Tienes una carta de tu marido!
" Sevgili Jola, sağsalim ulaştığımı sana bildirmekten memnuniyet duyarım...
" Jola, tengo el gusto de informarte que llegué felizmente a Varsovia.
Lütfen Jola'ya teşekkürlerimi ilet...
Dale a Jola mi más sincero agradecimiento... "
Sokaklarda, sor bakalım Jola'yı tanıyorlarmı.
En las calles, pregúntale a la gente si conocen a Jola.
Bunda Jola haklı.
En eso, Jola tiene razón.
Sen. Bu savaşı sen başlattın, Jola.
Tu. Tu comenzaste esta guerra, Jola.
Jola... kardeşim.
Jola... mi hermana.
Jola bana bir hediye getirmiş.
Jola me trajo un presente.
Bu hayatta sadece ölüm kesindir. Şunu bil, Jola, başarısız olsan bile, ben alacağımı alırım.
En la vida sólo la muerte es segura.Tu lo sabes, Jola, incluso si me fallas, yo te haré pagar.
Karşılayabileceğinden fazlasını alacaksın Jola.
Te daré más de tú puedas manejar, Jola.
Şimdi sna sahibim, Jola.
Permanecerás junto a mí, Jola.
Jola öldü mü?
¿ Jola está muerta?
"Meraba" anne, "avan" topumu sen gizledin "eralde?"
"Jola, mamá. ¿ Jas escondido mi jacha?"
Merhaba.
Jola.
Alo.
Jola! .
Akontig çalıyorum, Jola kabiesinin yerel çalgısı, ama gitar da çok farklı değil. Cam, oteldeki diğer kandan bir kimlik bulmuş.
Bueno, toco el akontig, el laúd tradicional de la tribu Jola, pero la guitarra no es diferente.
Eleştiri aldığında yüzün zavallı bir hâl alıyor.
Ya sabes, re-jola, que cuando te pones maniática algo desafortunado le ocurre a tu cara.
Ama kardeşin, Jola ile ayrılmış diye duydum.
Pero tu hermano no se quedó atrás cuando Jola se fue por aquí...
Jola ve çocuklar nasıl?
¿ Cómo está Jola y los niños?
- Jola seni neden terketti?
- Dime por qué te dejó Jola.
Jola çocukları almadan önce içtin mi?
- No. ¿ Bebías antes de que Jola se llevara a los niños?
Józek, çocuklara ya da Jola'ya bir şey yaptın mı?
Józek, ¿ no les hiciste nada a Jola o a los niños? Júralo, ahora.
Bir şeyler olmuş ki Jola kalkıp Amerika'ya kadar gitmiş.
Algo debe haber sucedido para hacer que Jolka se fuera a Estados Unidos.
Amerika'dan mı geldin? Jola'yı gördün mü?
¿ Has venido de los Estados Unidos?
Onu tanıyor musun?
¿ Has visto Jola? ¿ La conoces?
Bir daha Jola'ya konuştuğunda Justyna selam söyledi dersin. Tamam mı?
La próxima vez que hables con Jola dile que Justyna le dijo hola. ¿ De acuerdo?
En kötüsü de Jola onlardan yana tavır aldı.
Lo peor es, que Jola se llevó su parte.
İşteydim, şimdi çıktım. Jola'yı aradın mı?
Estoy en el trabajo, sólo salí por un momento. ¿ Has llamado a Jola?
Bir gün Bayan Jola bizim merkeze geldi.
Un día vino a nuestro centro la señorita Jola.
- Jola, bunu nereye koyayım?
- Jola, ¿ dónde lo pongo? ¿ Mateusz...?
Merhaba Iris.
Jola, Iris.
Jola evlendi, ama çocuğu yok.
Jola, casada - sin hijos, Tunia en la edad casadera.
Jola meşguldür.
Estará ocupada.
Jola mı?
¿ A Jola?