Kadır translate Spanish
13,243 parallel translation
[Ateşli silah, kadın bağırır] Hadi!
¡ Vamos!
Biz kadınlar ve çocukları öldürüyor yapılır!
¡ Hemos acabado de matar mujeres y niños!
Olağanüstü bir kadın, özellikle yatakta o zevkle bağırıyor.
Una mujer extraordinaria, especialmente en la cama cuando grita de placer.
( Kadın ) Erastus rangering yapılır.
Erastus ha terminado con los rangers.
İronik derecede bu adamları sevdikleri için kalpleri kırılan sayısız kadın mevcut.
Irónicamente... innumerables mujeres rompen sus corazones amando a esos hombres.
Eminim hayallerinin kadını yakınlardadır.
Estoy segura que la mujer de tus sueños está justo a la vuelta de la esquina.
- Hayır. Peki sen illegal kürtaj yüzünden ölmüş bir kadın gördün mü?
¿ Alguna vez ha visto a una mujer muerta por un aborto clandestino?
Bir kadından dünyaya getirdiğim kızımı. Tamam, hazır mısın?
Ya sabéis, la que hice con una mujer.
Hayır, sen emoji tarzlı bir kadın değilsin.
No, no, no eres mujer
Hangi kadın bir file portakala hayır diyebilir ki?
¿ Qué chica no quiere una bolsa de naranjas?
Jo Kang Chun 3 kadını kaçırıp öldürdü. Soruşturma sırasında işbirliği yapmadığı için kalan 7 ceset henüz bulunamadı. Dolayısıyla işlediği suçlar için hiç pişmanlık belirtisi göstermiyor.
Jo-Kang-Cheon ha secuestrado y asesinado a 3 mujeres, y debido a su falta de cooperación durante la investigación, los 7 cuerpos restantes aún no han sido recuperados, por lo tanto él no ha mostrado ningún arrepentimiento por sus crímenes.
Kadınlara uyuşturucu vermenin iyi bir şey olmadığını biliyorum. Ve tabii ki bunu asla cinsel saldırı amacıyla yapmam. Bir kere, gerek yok.
Sé que no está bien drogar mujeres, nunca, y obviamente, jamás lo haría... para un ataque sexual.
Peri masalından çıkmış gibi. Evet, kadın kahramanın ilaç verilip kaçırıldığı bir peri masalı.
Un cuento en el que drogan y secuestran a la heroína.
Kıtır ekmekçi kadın iyi.
Crotones Extra está bien.
Erişkinler, standart gofre desenli yürüyüş botu giyiyorlar... -... kadınınkinin ökçesinin dışı kırılmış.
Los adultos usan botas con patrones normales, y las mujeres usan zapatos de taco.
O biraz kafa karıştırıcı bir kadın.
Es una mujer muy complicada.
Bütün dünya bir sahnedir erkekler ve kadınlar sadece oyunculardır. Eğer kitabımı suda boğacaksan, doğru düzgün yap!
Todo el mundo es un escenario, los hombres y mujeres meros actores. ¡ Si hundirás mi libro, hazlo adecuadamente!
O da muhtemelen koşu rekorunu kırmıştır. - Katil kadın mı?
Ella le estaba apuntando pero le dijo que huyera... probablemente ha batido su propio record.
Muhtemelen başka biriyle aldatmıştır onu o kadının da dairesine ve bagajına erişimi var.
Presumiblemente, tiene que hacer eso con alguien y ese alguien tendría acceso a su apartamento y a sus maletas.
Bir gün kaygısız bir döner delici operatörüyken bir de baktık kadın bir spor muhabiri çıktı diye TV'ye bira şişesi fırlatır olmuş.
Un día, es un despreocupado operador de perforadoras y al siguiente está lanzando su schlitz a la televisión. ... porque pusieron a una mujer comentando los deportes.
Kemiklerini kırıp bir bavula sokuşturdum kadını.
Le rompí los huesos y la metí en una maleta.
Kadın cinayeti katilleri yüzde 70'i sevgililer, eski sevgililer veya kocalardır.
El 70 % de las victimas femeninas son asesinadas por sus novios, ex o esposos.
Kadınların ihtiyaçları vardır Doktor!
¡ Las mujeres tenemos ciertas necesidades, Doctor!
Bir kadının sırları vardır Paddy.
Toda mujer tiene sus secretos, Paddy.
Tesadüfe bak, yarın Los Angeles'taki güçlü kadınlarla bir hayır etkinliğim var.
Graciosamente, mañana tengo un evento de caridad con otra mujer de poder.
- Sue. - Senin maceracı, korkusuz kendine güvenen seksi biri olduğunu düşünmüştüm. Ama bunun yerine karşımda aşırı namuslu geçinen bir kadın buldum.
- Pensaba que serías intrépida, audaz, sexy, segura de sí misma, pero en lugar de eso, eres una seca mojigata que, en lugar de celebrar que poseo totalmente mi cuerpo y lo uso como quiero y con quien quiero
Saç kesimine bakılırsa, sevgilisi kadınmış sanırım.
Con una mujer, creo, debido a su corte.
Tamam, Cora teyzenin arabasından benzin çekeceğiz... çok güç olmamalı... bizim arabayı bu şekilde çalıştırırız... kadını hastaneye götürmeliyiz.
Bien, así sacaremos la gasolina del auto de la tía Cora... no lo hagas difícil... así podremos marcharnos, y... la llevaremos al hospital.
Serbest kaldı ve tam olarak 5 yıl sonra Peru'da başka bir genç kadını kaçırıp öldürdü.
Le soltaron y cinco años después de ese día, secuestró y mató a otra joven en Perú.
Bir reklamda görmüştüm, yaşlı bir kadın yaptırıyordu sonra ev paraya dönüşüyor ve ekranı kaplıyordu.
He visto un comercial en donde una anciana levantaba sus pulgares y se convertía en dinero, que llenaba toda la pantalla.
Ben hepsini çamaşır suyuyla yıkadım.
Los cubrí con lejía.
Kadınlar, erkeklerden farklı yaşlanır.
Las mujeres envejecen de forma distinta a los hombres.
Kadın buraya geliyor sonra kendini savunmak için makası kapıyor, birini bıçaklamaya çalışıyor diğeri şişeyi aldığı gibi kadının kafasında kırıyor.
Ella viene por aquí, Toma las tijeras para defenderse a sí misma, intenta apuñalar a uno de ellos, La otra agarra la botella, la rompe sobre su cabeza.
Doğrusu gerçekten çirkin, sağır... dilsiz bir kadın olarak tasvir edilmişti.
De hecho, fue descrita como una mujer realmente fea y sordomuda.
Bu aşamada, kadının öldürülmüş ve ya kaçırılmış olabileceğine... dair bir şüphe var mı?
¿ Hay alguna razón en este momento para sospechar que podrían haberla matado, secuestrado, o algo así?
Bak güzelim, istersen tekrar ederim ama daha anlaşılır olmasını bekleme. O kadının kim olduğunu bilmek istiyor musun?
Mira. ¿ Querías saber quién es esa mujer?
Yani, bir grup kafası aşırı gitmiş kadınları satın almanın bedelini nasıl ölçüyorsun?
¿ Cómo cuantificas el costo de comprar un grupo de mujeres perdidas?
Yaklaşık 40 yıldır, bu kadını haftada iki kere mi gördün?
¿ Durante casi cuatro décadas has estado viendo a esa mujer dos veces por semana?
Kadınlarla aram pek iyi olmamıştır.
Nunca se me habían dado bien las mujeres.
- Kadın sağır.
- Es sorda.
Adam kadını mı kaçırıyor?
¿ La está secuestrando?
Hayır kötü olan kadın.
No, ella es la mala.
Endişelenecek bir şey yok ancak binanızda üç adet kadını rehin tutan bir adam oturuyor,... aylardır.
pero hay un hombre en su edificio... que mantuvo a tres mujeres cautivas en su apartamento durante meses.
Selam, Maria. Şirketinizin itibarını, üç kadını, rızaları olmadan... kendi apartmanında rehin olarak tutan... bir adamla iş yapmaktan nasıl kurtarmayı düşünüyorsunuz?
¿ Cómo se recuperará la reputación de su empresa... de haber hecho negocios con un hombre... que mantuvo cautivas a tres mujeres en contra de su voluntad?
Hayır, kızım büyüyüp nasıl güzel bir kadın oldu biliyor musun?
No, nuestra hija creció muy bien y muy bonita.
Bodrumumuzdaki çamaşır makinesinin düğmelerle yıkadığını öğrendiğinden beri iyi bir haber almıyor. Han, iyi haberlerimiz var.
No tiene buenas noticias para compartir desde que nos enteramos de que la lavadora en nuestro sótano coge botones.
Hayır, ben beyaz bir kadınla yattım.
Por dormir con mujeres blancas.
Yanınızda oturan o kadın sayın avukat o da onlardan biri. Ezik kıçına yapışmış kaya midyesi gibi hep bir ağızdan "hayır" demek için yeterince büyük ağızları var.
Y la mujer que está sentada a su lado, letrado, es una de ellos... un percebe pegado al culo de los perdedores con una boca tan grande para decir que esto es mentira.
Bir yıldır yasak aşk yaşadığın kadın.
Una con la que has estado teniendo una aventura durante más de un año.
Hayır, çalışmam kadının hatırlamasına yaramaz.
No, mi trabajo no ayudará a que la mujer recuerde.
Öyleyse araştırıp bu yaşlı kadını sorgulama ve suçlamasını yapalım ve sabahleyin Şeytan'ın büyücüklükle ne kadardır aranızda kol gezdiğini görürüz.
Bueno, entonces, que haya investigación y lectura de cargos a esta anciana, y por la mañana sopesaremos cuan lejos ha llegado Satán entre vos en relación con la brujería.