Kalktı translate Spanish
6,722 parallel translation
Makyaj, losyon, parfüm... Örtü kalktığı zaman, görmemeniz gerekenleri görmüş olursunuz.
El maquillaje, la loción, el perfume... una vez que descorres las cortinas, ves cosas que nunca dejarás de ver.
Sence senin gibi biri ile düşüp kalktığımın öğrenilmesini ister miyim?
¿ Crees que quiero que se sepa que me asocio con gente como tú?
Hukuka göre mahvolmuş bir haldeyim ama sanki omuzlarımdan bir yük kalktı.
Lo propio sería que esté desolado. En cambio, siento que me quitaron un peso de encima.
Belki adam ona saldırmaya kalktı, o da karşı koydu.
Quizá intentó probárselo y ella se le enfrentó.
Lyle ile ben kulübü kapattıktan sonra saat altı gibi kalktık.
Lyle y yo fuimos cerca de las seis, después de haber cerrado el club.
O kadar ağrısı vardı ki yataktan zor kalktı.
Tenía demasiado dolor para levantarse de la cama.
Ne yapacaksın, bir şey yapacakmış gibi ayağa kalktın, yap o zaman.
Qué harás ahora? Qué harás te levantaste como si fuerás a hacer algo.
- Hayır ayağa kalktı!
No, ¡ se ha levantado!
Bir sabah bir kalktık ki güzel araçlar önümüzden geçiyor.
Un día nos despertamos y vimos pasar vehículos bonitos.
Kimse inanıyordu açıklıyor çocuk ya da onun için ayağa kalktı.
Explica por qué nadie le creyó al chico ni lo defendió.
Kalktılar.
Se han levantado.
- Kızıl karı arabamı mahvedince... -... o gemi kalktı bence.
Ese barco ya zarpó cuando aquí la pelirroja disparó a mi auto.
Mesela, hızlı kalktığında, yıldızları görmek, gibi.
Pues, por ejemplo, que ves todo negro. Si te pones de pie muy deprisa...
Genç adam yok oldu, tül kalktı. Sana güvenmişti.
El hombre joven ha desaparecido, el velo ha caído.
Yeniden ayağa kalktı.
Se recuperó.
Kalktığımda saatime baktım çünkü hava hala karanlıktı. O sayede anladım.
Miré mi reloj cuando me levanté porque todavía era de noche, por eso sé la hora que era.
Dün gece çiş yapmaya sadece bir kere kalktım.
Anoche, solo me desperté una vez para mear.
Sanki sensörün var da kıçımın yataktan kalktığını hissediyorsun.
Es como si tuvieras un sensor - para cada vez que levanto el culo. - Vuelve a la cama.
Uyuyamadığım için erken kalktım.
Me levanté temprano.
F. Baker'dan kalan bronz bir levhayı su katıImış çimento harcı kullanarak Mark Blanchard heykeline döndürmeye kalktığında muhtemelen 3 yığ içinde paslanacaktır.
- Yo sé que si tratas de arreglar una placa de bronce de línea por F. Baker y Sons a un pedestal de Mark Blanchard utilizando pasta de cemento hidratada, probablemente te corroe en los próximos 3 años.
Perde kalktı.
Se ha levantado el velo.
Eğer kalktığımda bulursam inan bana seni vururum, tamam mı?
Si lo encuentro más tarde, sabes que te pegaré un tiro, ¿ no?
Yataktan kalktığını hissetmediniz mi?
¿ Usted no notó cuando ella se levantó de la cama?
O duvara çivi çakacaksan, dikkat et, Amos. Çünkü Graeme en son oraya bir raf koymaya kalktığında elektrik kablosuna denk geldi.
Ten cuidado si colocas clavos en esa pared, Amos, porque la última vez Graeme intentó poner un estante ahí, y de hecho perforó un cable eléctrico.
Şimdi bana neden amuda kalktığını açıklayabilir misin lütfen?
Ahora, ¿ puedes explicarme por favor por qué estas parada sobre tus manos?
Kaçta kalktın ulan? - Saat 5 gibi.
Sobre las cinco.
İşemeye kalktım, inleme sesleri duydum.
Me levanto a orinar y escucho gemidos.
- Sabahın köründe bunun için mi kalktım?
- ¿ Me levanté esta mañana para esto?
Bir tavuğu bile kesmeye kalktığımızda onun kafasını kopardığımızı varsayarsak, bu bile acımasızlık olmuyor mu?
Si matar a un pollo y sólo romper la cabeza, Yo no sería cruel? - Sip.
Bir şekilde, nedense birini öldürmeye kalktığında bu kadar da eğlenceli görünmüyorlar.
Por alguna razón no parecen tan divertidas cuando se usan para matar a alguien.
Hayır, Ben-Benset kalktıktan.
No, voy a pasar de jugar.
Evet, şu an uykudan kalktı.
Sí, de verdad está funcionando ahora.
Darryl ve Danny'nin yanında büyümenin altından kalktın. Bunu da becerirsin.
aguantarás esto.
Martin ayağa kalktı, bana baktı ve dedi ki ; "Kardeşim, döneceğim."
Martín se pone de pie, me mira y me dice : "Hermano, en un rato regreso".
Barın öteki tarafında bir adam ayağa kalktı. Ve arkadaşlarına dedi ki ;
Y del otro lado del salón, un tipo se levanta, mira a sus amigos y dice :
- Akley'nin bombasını yapıyoruz. O gemi kalktı.
- El pájaro está en el nido.
Kendini açık tutarsan, bu sabah kalktığında karşılaşmayı beklemediğin bir şeyle karşılaşabilirsin.
Si te mantienes abierta, es posible que puedas sacar algo bueno del día que no esperabas cuando te despertaste por la mañana.
Sevgili kocam Walter öldüğünden beri bana ilgi gösteren ilk erkek sen oldun. Ve sanırım ben de bundan yararlanmaya kalktım.
Es solo que desde que mi amado Walter murio, eres el primer hombre que me ha prestado atencion, y supongo que me aproveche de eso.
Gecenin bir yarısında ateşli bir şekilde kalktığımda ise yemin ederim bebek hâlâ oradaydı. Bana bakıyordu.
Y cuando me desperté, febril en mitad de la noche, podría haber jurado que la muñeca estaba ahí, devolviéndome la mirada.
O gemi kalktı.
Ese barco ya ha zarpado.
Hepinizi havaya uçuracağım pislikler sizi! Vereceğim açıktan faydalanmaya kalktığında açık verecek. O açıktan faydalanacağım.
escoria! estará indefenso a mi ataque.
Bana kalktığımda daha çok geldi.
Yo lo huelo más cuando me levanto.
Malesef iş işten geçti artık. Avukat istediğin anda, Açıklama hakkın ortadan kalktı.
El barco de las explicaciones zarpó... desafortunadamente, en el momento en que pediste un abogado... así que ya es tarde.
- Bir anda yataktan kalktı.
- No sé por qué se levantó.
Yani, sırf mobilyalarımı eleştirmek için, erken kalktın öyle mi?
¿ Así que has venido pronto solo para criticar mis muebles?
Aslında, erken kalktım ki belki burada beraber yaşamak için tahammül edebileceğim bir şeyler bulurum diye.
En verdad, he venido pronto para averiguar si hay algo por aquí con lo que soportaría vivir.
Darryl ve Danny'nin yanında büyümenin altından kalktın.
Si aguantaste crecer junto a Darryl y Demonios, si vi cómo entraste en la oficina de los marshal después de lo que hiciste como si nada. Danny, aguantarás esto.
Açıkçası bu yemeğin altından kalkabileceğinden emin değildim ama kalktın tıpkı bir rock yıldızı gibi.
Y para ser honesto no estaba seguro de si ibas a poder preparar esa cena. Pero lo hiciste, como una estrella de rock.
Bu sabah kalktığımızda bu orospu çocuğunun bize böyle bir şey yapacağını kim tahmin edebilirdi?
¿ Quién habría pensado cuando nos despertamos esta mañana que... ese loco hijo de puta nos haría algo así?
İsteyen şeyin kalktı bile.
Algo sí que se ha levantado.
Artık kalktığınız için daha iyi görünüyorsunuz.
Te ves mejor despierta.