Kalın kafalı translate Spanish
677 parallel translation
Mektubunu alınca, kalbindeki ümitsizliği anlayamayacağımı, o kadar kalın kafalı olduğumu mu düşündün gerçekten?
Cuando recibí tu carta, ¿ realmente me creíste tan tonta como para no sentir la desesperación en tu corazón?
Biraz kalın kafalıyım, bu bana miras kaldı.
Soy un poco cabezota, me viene de familia.
Babam kalın kafalıydı.
Mi padre era un poco cabezota.
Kalın kafalılar ile kalın kollular sıkı arkadaştılar.
El Cabezota se casó con la Narizota y así salimos nosotros.
Amma kalın kafalısın!
- ¡ Tienes la cabeza dura!
Kalın kafalı kırmızı urbaları tepeleyeceğiz.
¡ Vamos a darles una paliza a los casacas rojas!
Kalın kafalılar!
¡ Patán cabeza dura!
O hala kalın kafalı John amca. Hükümetini dolandırıcıların yönetmesine izin veren bir ahmak.
El es aún el Tío John y un imbécil bienintencionado que deja que un grupo de pillos dirija su administración...
- Kalın kafalı.
- ¡ Será estúpido!
Bir kere olsun kalın kafalı bir İrlandalı olma.
Por una vez, no seas un testarudo irlandés.
18 yaşındayken, babamın kalın kafalı olduğunu düşünürdüm.
Cuando yo tenía 18, pensaba que mi padre era bastante tonto.
- Filikayı bu kalın kafalı mı yürütecek?
- ¿ Ese zoquete, dirigir el bote?
Acı dolu kalın kafalı birisiydim.
Alicia, no hacía más que sufrir.
Aksine onlar küçükken oldukça salak ve kalın kafalı olurlarmış. Öyle derler.
Estaba recogiendo clavos y colillas para su padre sin corazón.
Ne diye onunla tartışıyorsun? Sen ne bilirsin ki kalın kafalı?
Hay que ver al sabiondo, ¿ qué sabrás tú, estúpido?
Kalın kafalılık ediyorsun.
Está siendo muy corto de miras.
Seni kalın kafalı salak.
Marinero cabeza hueca.
- Seni aptal, seni kalın kafalı salak!
Necio, aún no lo ves.
Böylece prensese verebileceksin! Kalın kafalı deve güdücü!
¿ Para dársela a la princesa?
Kalın kafalı bir aptal.
Una verdadera tonta.
Onu iki kere uyardım ama kalın kafalı.
Se lo he advertido dos veces, pero es muy testarudo.
Unutma, Almanlar kalın kafalı olabilir ama aptal değiller.
Recordar que los boches son tontos pero no estúpidos.
Otel odalarında yalnız yaşayıp, pazarları konserlere gidecek ve bazı kalın kafalı iş adamları hesabına çalışacaksın.
Viviría en un hotel, iría a conciertos el domingo y trabajaría para algún ejecutivo sin escrúpulos.
Hiçbir kalın kafalı erkek ne yapmam gerektiğini söyleyemeyecekti.
Y ningún cerdo me diría que hacer.
Sanırım ben de başka bir kalın kafalıyım sana ne yapman gerektiğini söyleyen.
Creo que solo soy otro cerdo más diciéndote qué hacer.
Dinle kalın kafalı.
Escucha, idiota...
Kuzen, sen eskiden bu kadar kalın kafalı değildin.
Primo, antes no solíais ser tan tardo.
O sadece Lincoln'e sığır götüren kalın kafalı küçük bir çiftlik sahibi.
Es el único ranchero Io suficientemente terco para empujar rebaños hasta Lincoln.
Seni kalın kafalı salak!
¡ Maldito idiota!
Kadın hayatta işte, kalın kafalı. İstersen şişmanlatırsın.
Pero está viva, estúpido, ya volverá a engordar.
- Hiç te değil kalın kafalı!
¡ Claro que no, descerebrado!
Yüksek hayaller ve alçak topuklu kalın kafalı bir sosyal işci değil yani?
¿ El de la mujer con grandes sueños y tacones bajos? Sí.
İnsanların değişmeyeceğini düşünmek kalın kafalılıktır.
El mundo sería muy aburrido si la gente no cambiase nunca.
Fakat Vito daha dokuz yaşında ve kalın kafalı.
Pero Vito sólo tiene nueve años y es tonto.
Çekmemesi kalın kafalılık olur.
Una mujer de primera.
Oh, O sıkıcı bir kalın kafalı.
No tanto.
Gördüğüm en kalın kafalı çocuklardan biriydin.
Pero eras una de las niñas más tontas que he conocido.
Sıradan, kalın kafalı, hayal gücü olmayan bir herif. Öyle biri ki, kadının çocukları yanlış yerlere bıraktığını öğrenince hoşgörüyle sırıtsın.
Uno simple, aburrido, y sin imaginación capaz de sonreír, cuando le diga que olvidó donde dejó a los niños.
Basit, kalın kafalı, hayal gücü olmayan koca dediğinde kendisini kastetti.
Al buscar alguien simple, aburrido, y sin imaginación. Piensa en el mismo.
Niye ki, seni kalın kafalı, kuş beyinli, yarım akıllı çaylak.
Te crees muy listo y eres un imbécil que siempre llega tarde.
Neden frene bastın, kalın kafalı?
¡ Cabeza de chorlito! ¿ Para qué has frenado?
Kalın kafalı olmak niyetinde değilim ama sayfa değiştiyse ne fark eder ki?
No quiero sonar estúpido, pero ¿ qué problema hay?
" Nasıl da kalın kafalı bir aptal
'Qué necia más grande
- O zaman, onu anlamayamayacak kadar kalın kafalıyım?
- ¿ Soy demasiado tonto para entenderlo?
Kalın kafalı askerin tekisin.
Eres un soldado obediente.
Kalın kafalı görünmek istemem ama açıklar mısın lütfen?
Perdone que insista, pero explíquenoslo.
Çok dürüst ve aşırı derecede kalın kafalıdır.
Es impecablemente honesto y terriblemente tonto.
Kalın kafalı olmasınlar, başka bir şey istemiyorum.
Esperemos que no sean duros de mollera.
Bunu açık açık yapmak lazım Buradaki insanlar kalın kafalıdır.
¿ No le parece muy obvio?
Kalın kafalının ne zamandan beri bir...
¿ Desde cuándo ese gorila tiene...?
Benim kalın kafalılığım yüzünden.
Estoy algo tonta.