English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Kanada

Kanada translate Spanish

4,126 parallel translation
Meksika ve Kanada da dahil buna.
Y eso incluye a Méjico y Canadá.
Memleketim Kanada'yla birlikte tabii.
Bueno, cerca de Canadá, mi tierra natal.
Kanada demek.
Canadá.
O yüzden sana Halifax'a giden bir yolcu gemisinde yer ayırttım. ( Kanada )
Así que te he reservado pasaje en un barco hacia Halifax.
- Yarın Kanada'ya gidiyorum.
- Mañana me voy a Canadá.
Kanada'ya gittim ben.
He estado en Canadá.
Kanada da özgür.
Canadá tiene libertad.
Ayrıca seni Kanada'ya sokabilecek birini buldum.
Y he estado en contacto con un sujeto que puede llevarlos a Canadá.
- Kanada kazları.
- Ocas canadienses.
Kuzeye gidiyor olabilirler. Belki Kanada'ya kaçacaklardır.
Parece que se dirige al norte, quizás saliendo por Canadá.
Kuzey'e, Kanada'ya?
¿ Al norte a Canadá?
Kanada, Meksika, Şili, Kuveyt ve Bahreyn'de kullanılan Dodge Charger Police Pursuit bulabilirsiniz.
Usted puede encontrar un Dodge Charger Police Persecución vehículo utilizado en Canadá, México, Chile, Kuwait, Bahréin.
Kanada'nın yüzölçümü kadar bir gemi hızlıca Dünya'ya yaklaşıyor.
Una nave del tamaño de Canadá, se dirige a la Tierra muy rápido.
Güneyli hafiyeler Kanada sınırını geçerek Vermont'un St. Albans kasabasına saldırdı.
Agentes confederados cruzaron la frontera con Canadá y saquearon la ciudad de St.
Kanada'da kurulan yeni koalisyon hükümetinin temsilcisi olan Bay Kennedy'ye hoş geldiniz diyoruz.
Damos la bienvenida al Sr. Kennedy, un representante de la nueva coalición que gobierna en Canadá.
İrlanda'dan Onbaşı Patrick O'Brien, Kanada'dan Çavuş Abraham Douglas ve Malay'dan Teğmen Raja Iskandar Shah.
Corporal Patrick O'Brien de Irlanda, Sargento Abraham Douglas de Canadá, y el teniente Raja Iskandar Shah de Malaya.
Kanada gümrüğü görgünüze el mi koydu yoksa?
¿ La aduana de Canadá ha confiscado tus modales?
Kanada?
¿ Canadá?
Bu gördüğünüz... Kendisi, Kanada'yı Kuzey Amerikan Birliği'ne zorlayanların sağlam bir savunucusu.
Ese es... uno que empuja a Canadá y unirse con América del Norte.
Ufacık bir Kanada aksanı mı duydum orada sanki?
¿ Escuche un acento blanco del Norte?
Bu seni sadece Kanada'da uzun yapar.
Solo eres más alta en Canadá.
Tek şansımın Kanada'ya gitmek olduğunu düşündüm.
Creí que mi única posibilidad era ir a Canadá.
Kanada'da Robin Sparkles'tım.
En Canadá, era Robin Sparkles.
Ben Kanada'yı seçiyorum.
La parte de atrás del reloj, esta... está suelta. Tomaré Canadá.
Kanada'ya kaçıp yeni bir hayata başlayabiliriz. Hayır!
Podríamos huir a Canadá, empezar de nuevo, una nueva vida.
Evet, Kanada.
Canadá.
Geçmişi de öyle. Altı yaşına kadar Mısırda kalmış sonra İngiltere ve Kanada'da yatılı okullara gitmiş, lise ve üniversiteyi de burada okumuş.
Igual ocurre con la historia oficial : sale de Egipto con seis años, internado en Inglaterra, Canadá, después instituto y universidad aquí.
Eski karım da Kanada'ya taşındı.
¡ Mi exesposa se mudó a Canadá!
Kanada'da ilk kez bir kadın çocuklarının velayetini kaybediyordu. Başka bir adama gittiği ve "hanım hanım" olmadığı için.
Y fue aparentemente la primera vez en Canadá que una mujer "ADULTERIO DE ESPOSA LE CUESTA había perdido la custodia de los hijos, y fue porque ella se fue por otro hombre, y ella no era" como una dama ".
Lies My Father Told Me Kanada'nın yeni yeni filizlenen film endüstrisine sanatsal ve profesyonel bir kimlik kazandırmıştı.
Mentiras Que Mi Padre Me Contó dio a la incipiente industria cinematográfica canadiense credenciales artísticas y profesionales.
- Kanada sağlık planı mı?
- Asistencia sanitaria canadiense.
Kanada'ya o kadar uyuşturucu ile gitmek aptallıktı.
Entrar en Canadá con toda esa heroína. Fue descabellado.
Kanada'da grubu tehlikeye attığımı fark ettim.
En Canadá me di cuenta de que estaba poniendo en peligro al grupo.
Şartlı tahliyenin parçası olarak, Kanada Ulusal Enstitüsü'nde körler için konser vermek zorunda.
Como parte de la condicional, tendría que dar un concierto en el lnstituto Nacional Canadiense para Ciegos.
Sen annesine fransız-kanada öpücüğü verdin, ki bu benim herkesi şoka sokan fransız öpücüğüne verdiğim ad.
Tú franco-canadiensemente besaste a su madre, que es el nombre que doy al beso francés cuando lo hacen los demás.
Memleketim Kanada'yla birlikte tabii.
Bueno, después de Canadá, mi tierra natal.
- Kanada'ya?
México.
Meksika'ya, Kanada berbat.
Canadá es una mierda.
- Kanada'ya?
- A Canadá. México.
Meksika'ya, Kanada berbat.
Canadá es horrible.
Eğer tekneyi suya indirirse, Kanada birkaç saat mesafede.
Si consigue poner el bote en el agua, está a solo unas horas de Canadá.
Söylentilere göre sınırdan kaçmış ve Kanada'da yaşıyormuş.
Hubo rumores de que logró cruzar la frontera y vivía en Canadá.
Kanada'da.
En Canadá.
Sonra ne oldu, Kanada bizi istila mı etti?
¿ Y entonces que, nos invadió Canadá?
Kanada'ya hoş geldiniz.
Bienvenido a Canadá.
- Kanada'ya gitmem gerek.
Tengo que ir a Canadá.
- Kanada'ya yalnız gitmem gerek.
Tengo que ir a Canadá solo.
Muhtemelen şimdiye Kanada'ya varmıştır.
Probablemente ya está en Canadá para ahora.
Vancouver, Kanada. İki ay sonra.
VANCOUVER, CANADA Dos meses después
Burası artık yepyeni Fransız-Kanada tarzı sirklerden esinlenmiş Cheerioların mekanı.
Ahora es el hogar de mi nuevo y francocanadiense proyecto para las Cheerios! inspirado en un circo, Sue de Soleil.
Kanada sınırı.
La Frontera Canadiense.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]