Karaciger translate Spanish
1,701 parallel translation
Karnofsky skoru hâlâ 80 ve CBC ve karaciğer enzimleri iyi durumda.
Su puntuación de Karnofsky aún está en 80 y su hematocrito - y encimas hepáticas están bien.
İlk turda her zaman karaciğer seçilir.
En la primera ronda, siempre hay que pedir el hígado.
Karaciğer nakli gerekiyor, yapabileceğimiz- - Umalım ki zamanında bir karaciğer bulsun.
Ahora necesita un hígado nuevo, simplemente nos queda esperar que consiga uno a tiempo.
Karaciğer bulabilmiş mi?
¿ Consiguió su hígado a tiempo?
- Bir şey istiyor musun? - Bir tabak karaciğer ve pilav üstü göz küresine ne dersin?
- ¿ Qué tal un plato de arroz... con hígado y algunos ojos?
Karaciğer bunları bedenimizden attığında ne oluyor?
Y, cuando el hígado procesa las sustancias del cuerpo, se expulsan por el inodoro, llegan al sistema de desagüe, para caer en ríos y arroyos.
Steroidlerin kansere ve böbrek yetmezliğine sebep olduğuna dair bir kanıt da yoktur. Sadece, ağızdan alınan steroidler yüksek dozda alındığında karaciğer problemlerine sebep olabilir.
Tampoco hay pruebas de que los esteroides causen cáncer, fallas renales, y sólo los esteroides orales en altas dosis pueden causar problemas de hígado.
Karaciğer çevresinde kanama var.
Hay hemorragia alrededor del hígado.
FAST taramasında karaciğer hematomu görüldü.
Lesiones por aplastamiento con hematoma hepático.
- Büyük ihtimalle kaynak, karaciğer.
El hígado es la fuente más probable.
Karaciğer hematomu büyüyor.
Aumenta el hematoma hepático.
Aynı dalak ya da karaciğer gibi.
Como el bazo o el hígado.
Kaburga kırıkları, birden fazla yırtık, akciğer yaralanması, yırtılmış bir aort, yırtılmış bir karaciğer.
Fracturas de costillas, laceraciones múltiples, contusiones pulmonares, aorta lacerada, hígado lacerado.
Bazen karaciğer sorunu olduğu anlamına gelebilir.
A veces puede significar un trastorno hepático.
Bu çürüyen bir karaciğer.
Es la putrefacción del hígado.
Salgıları sindirime güç veren karaciğer, iki gün içinde boyutunu iki katına çıkarır.
el hígado, cuyas secreciones son necesarias para digerir duplica su tamaño en dos días
Tam kan sayımı bekletilsin. Kan testleri, karaciğer fonksiyon testi, dört ünite kan.
Haleh, hemograma, bioquímica, grupo sanguíneo y cuatro unidades.
Karaciğer sirozu ve delinmenin eşiğinde mide ülserleri.
Hay cirrosis hepática, y úlceras gástricas a punto de perforarse.
Karaciğer ısısının olamayacağı kesin.
La temperatura del hígado seguro que no.
- Karaciğer hematomuna benziyor. - O nedir?
- Parece un hematoma en el hígado - ¿ Qué es eso?
- Karaciğer çevresinde kanama var.
Una hemorragia alrededor del hígado Lo curaremos antes de la cirugía
- Karaciğer dikildi. - Ne yapıyorsunuz?
- Súbelo un poco - ¿ Qué estáis haciendo?
- Karaciğerin arkası hasarlı. - Karaciğer vena cavanın yanında yırtılmış.
No tiene buena pinta, la coagulación no ha aguantado y se ha roto la vena cava
İçeride. Karaciğer hasarını onarmaya çalışıyor.
- Está haciendo una laparotomía abdominal
Kanama, muhtemelen temizlik maddelerindeki etanol ya da penisiline bağlı karaciğer hasarından oldu.
El sangrado es probablemente por daño hepático probablemente causado por el etanol de los productos de limpieza o por la penicilina.
Karaciğer ve seroloji testleri bütün bir gün sürer.
Los análisis hepáticos y serologías tomarán todo un día.
Karaciğer yetmezliği, karaciğerini iflasına dönüşmeden steroit vermeye başlayın ve sarkoid var mı diye bakın.
Denle esteroides y examínenlo en busca de sarcoidosis antes de que la falla hepática se transforme en hígado fallado.
Kızarmış bir karaciğer onu nasıl öfke nöbetine sokabilir?
¿ Cómo pasa de un hígado colapsado a la ira?
Testler karın ağrısının karaciğer yetmezliğinden kaynaklandığını doğruladı.
Las pruebas confirmaron que el dolor abdominal fue causado por falla hepática.
Ya karaciğer fibrozu?
¿ Qué tal fibrosis hepática?
Karaciğer yetmezliği, problemin, donmuş olmasına rağmen ilerlediğini gösterir.
La falla hepática significa que cualquier cosa que sea esto se está esparciendo, sin importar el hecho de que está congelada.
Karaciğer ve kalp yetmezliği antitripsin yetmezliği anlamına gelebilir.
Insuficiencia hepática y cardíaca podría significar deficiencia de antitripsina.
Karaciğer biyopsisinde, küçük gizli iltihaplanmalar gördüğünüzü söyleyin.
Díganme que esa biopsia de hígado mostró infiltrados e inflamación menor.
Kalp, karaciğer, kızarıklık, ve şimdi de beyni.
Corazón, hígado, sarpullido, y ahora el cerebro.
Taşikardi, kalp yetmezliğine sebep oldu onu da karaciğer yetmezliği takip etti.
La taquicardia progresó a fibrilación ventricular y después hubo falla hepática.
Sarılık, karaciğer rahatsızlığı demek.
Indica problemas de hígado.
Akut karaciğer yetmezliğinden hepatik ensefalopati olabilir.
¿ Encefalopatía por fallo hepático agudo?
Geçen yıl Folman ve karaciğer yetmezliği hakkında sunum yaptım.
He hablado en las jornadas médicas sobre manejo del fallo hepático.
Saatlerdir karaciğer testlerini bekliyorum Frank. Benim için kontrol edebilir misin?
Frank, ¿ puedes reclamarme esas pruebas de función hepática?
Test sonuçları, karaciğer yetmezliği çektiğini gösteriyor.
Los resultados muestran que hay un fallo hepático.
Organik bir çözücü. Karaciğer için fazlasıyla toksik.
Es un disolvente orgánico muy tóxico para el hígado.
En büyük şansın karaciğer nakli.
La única esperanza es un trasplante.
Yaşayan donörlerden karaciğer nakli diye bir şey var.
Pero hay otra posibilidad.
Yeni bir karaciğer takılana dek kalbi duracak ya da ölecek.
Seguirá teniendo crisis y morirá si no recibe un hígado nuevo.
Adı yapay karaciğer...
Hay un ensayo clínico, un hígado bioartificial que...
Karaciğer eksik olan tek organ.
El hígado era el único órgano que faltaba.
Karaciğer koparılmamış.
El hígado no fue arrancado.
FBI'ya girdikten yaklaşık 4 yıl sonra şefime karaciğer kanseri teşhisi kondu.
Alrededor de cuatro años después de que me uní a la agencia mi primer agente especial a cargo fue diagnosticado con cáncer de hígado.
Karaciğer yetmezliğinden öldü.
Murió por una insuficiencia hepática.
Kemik iliği ve karaciğer kalıntıları ; yüksek seviyelerde etinil östradiol, medroksiprogesteron asetat ve antiandrojen olan, spironolakton gösteriyor.
La medula muestra altas concentraciones de estradiol, progesterona o sea, antiadróginos.
Karaciğer hasarlı. Üçüncü derece.
Laceración en el hígado.