Karan translate Spanish
3,117 parallel translation
Kütle ve enerji üzerinde etkili olan doğa yasalarının en sonunda bizi ortaya çıkaran süreci nasıl başlattığını keşfettik. Burada, gezegenimizde bütün bunların çözülmüş olmasından memnunuz.
Hemos descubierto cómo las leyes de la naturaleza, actúaron sobre la masa y la energía del Universo, comenzando un proceso que con el tiempo llegó a producirnos, sentados aquí en nuestro planeta muy satisfechos por haber resuelto todo.
Sence hala... Bilirsin işte... Onları çıkaran oldu mu?
¿ Está todavía... ya sabes... alguien se lo ha quitado?
Adams'ın örtülü ödenek skandalıyla olan bağlantısını çıkaran reklam.
Sí, el que vinculaba a Adams con el escándalo de los sobornos.
İnsanın içindeki en iyi ve en kötüyü ortaya çıkaran, çok çaba gerektiren, zorlayıcı yarışmalardır
Son exigentes, competiciones de mucha presión que muestran lo mejor y lo peor de la gente.
Hikâye..... başmelek Samuel'i baştan çıkaran güzel bir meleği anlatıyor. Sonra başmelekle birlikte olmanın günah olduğu ve meleğin cennetten kovulup, tıpkı şeytan gibi, çukura atıldığı anlatılıyor.
Cuenta una historia... sobre un bello ángel que sedujo al arcángel Samuel, y luego algo sobre cometer un pecado, hacer el amor con un arcángel... de modo que el ángel fue expulsado del cielo, como Lucifer,
100 yıl önce, ışığın yeryüzündeki hayata nasıl şekil verdiğini gün yüzeyine çıkaran Burgess Shale'de bir fosil yatağı bulundu.
Hace 100 años, un campo de fósiles fue descubierto aquí en el Esquisto de Burgess que podría revelar cómo la luz dio forma a la vida terrestre.
Madagaskar'ın zengin ormanları dış dünyanın etkisinden o kadar uzun süre ayrı kaldı ki gittikçe artan tuhaflıkta canlı türleri ortaya çıkaran birer evrim kazanı oldurlar.
Los ricos bosques de Madagascar Se aislaron de las influencias fuera durante tanto tiempo, que se convirtió en un caldero de la evolución, productor de formas extremas de la vida.
... veya, Demir Adamın dediği gibi diğer boyutları çıkaran diğer zayıf noktalar boyutlar arasında ki.
O como diría Iron Man, caminos de energía de otras dimensiones que revelan puntos débiles entre las dimensiones.
Evet, Dr. Calder Utah'taki bir hastanede sorun çıkaran bir obje olduğundan şüpheleniyor.
Sí. La Dra. Calder siente que hay un artefacto que podría estar causando problemas en un hos... pital en Utah.
Uzaklaştırma emrini çıkaran hâkimin sekreteriyle konuştum.
He hablado con el secretario del juez que firmó la orden de alejamiento.
Ha Yu Ri'yle skandal çıkaran Kang Woo'dan kurtulun! Kang Woo, kaybol!
Abajo Kang Woo por dañar la reputación del inocente ángel Ha Yu Ri.
az pişmiş, kaz sesi çıkaran biftek sandviç gibi bunlardan birine nazaran düz, gri, sümüksü gibi Eski bir cüzdana benziyor.
Como, un raro y desproporcionado emparedado de roast-beef, comparado con uno de esos, como, planos, grises y pegajosos que parecen una billetera vieja.
Bastığımda ani beyaz bir ışık çıkaran bir tuş olduğunu hayal edin.
Imagina que te pido que presiones un botón y eso causa un relámpago de luz.
Katillerin kimliklerini ilk ortaya çıkaran Dedektif Cummings idi o yüzden bu onun kararı olmalı.
El detective Cummings fue el primero de se dio cuenta del patrón de los crímenes, así que esto debería ser su ballena.
En kötü iş çıkaran üç kişi son üçe kalacak ve insan bir anda, yarışmayı yalnızca bir kişinin kazanacağının farkına varıyor.
Porque todos estuvimos muy bien, no hubo ninguno que lo hiciera mal. - No, porque estoy pensando en ello y puede que incluso pongan a alguien que ellos piensan que es increíble.
Karanın, geçidimizi engelleyeceğinden şüphelenmeye başladık.
Comenzamos a sospechar que la tierra bloqueará nuestro pasaje.
Abartılı yorumlarla aramın kötü olmasından değil... Ne diyeceği belli ve sızlanan milyoner dj'lerin ünlüleri eleştirmeleri veya hayatlarının zorluklarından bahsederken, ben incecik duvarlı bir dairede normal bir bebek yerine her akşam sanki "Pearl Harbor" mış gibi bir çeşit siren sesi çıkaran bir bebek doğurmaya karar vermiş neandartal komşularımla yaşamak zorundayım.
No porque tenga un problema con los discjockeys amargados, predecibles, quejosos y millonarios que se quejan de los famosos o de cuán dura es su vida mientras yo vivo en un departamento con paredes como de cartón al lado de unos neandertales quienes, en vez de un bebé, decidieron dar a luz a una especie de sirena nocturna de defensa civil que se activa cada maldita noche...
- Beni dışarı çıkaran sensin eğlenelim.
- Sí, lo hace. - Tú me trajiste, ¿ podemos disfrutarlo?
Ben beyin üzerinde çalıştım Beethoven'ın Beşinci Senfonisi'ni ortaya çıkaran organ.
Estudio el cerebro el órgano responsable por la Quinta Sinfonía de Beethoven.
Bernadette ise maya üzerinde çalıştı diyet Michelob birayı ortaya çıkaran organizma.
Bernadette estudia la levadura el organismo responsable de la cerveza barata.
Çenemi ortaya çıkaran mı, yoksa boynumu kapatan mı...?
( Boyd : ) Mi barbilla de verano, pero el cuello de invierno...?
Büyük sorunlar çıkaran biri değildim.
Yo no era tan problemática.
Söylentileri çıkaran kendi bakanlığı mı diyorsun yani?
¿ Dices que los rumores pueden haberse filtrado de su propio ministerio?
Tek pürüz çıkaran Amir'se, belki de... biraz itmek gerekiyordur.
Si Amir es el único obstáculo, tal vez necesite ser... empujado un poco.
Kuzey sahili rüşvet skandalını ortaya çıkaran kişi o.
Es la reportera que sacó a la luz el escándalo de soborno de North Beach.
Ben zaten mutfakta yangın çıkaran sağır kızdım.
Ya soy la chica sorda que prendió fuego la cocina.
Paylaştığınız muhteşem ormanın Tadını çıkaran yürüyüşçüleriz.
disfrutando el hermoso bosque primaveral que comparten con Polonia.
Onu baştan çıkaran bendim galiba.
Creo que fui yo quien le sedujo.
Senin karanlık yanını ortaya çıkaran aslında bendim.
Fui yo quien sacó tu lado oscuro.
Hazır vaktimiz varken onca uyuşturucunun parasını çıkaran işlere bir bakalım.
así que mientras todavía tenemos tiempo, Vamos a echar un vistazo a todo el trabajo que pagó por toda esa cocaína.
"Saturday Night Live" daki eski işinde "Biletinizi kestim!" deyişini çıkaran kişidir kendisi.
En su antiguo trabajo en "Saturday Night Live" él creo la frase, "ese es el billete"
Hançeri kalbinden çıkaran kişi sendin.
Tú fuiste el que le sacaste el puñal.
Yakıldığı zaman sizin kullandığınız şu külleri çıkaran ağaçtan hani.
El que dejó estas cenizas cuando se quemó.
Düşüncelerimi boşa çıkaran Charles oldu.
Fue Charles quien me tiró.
Bu sesi çıkaran enstrüman 200.000 won mu eder?
¿ Es el sonido que hace un instrumento de 200.000 won?
Yangın söndürücüsüyle olay çıkaran çocuğu tanıyorsun.
Conoces a ese chico que creó una escena con el extinguidor.
Köylerin istekleri doğrultusunda, sorun çıkaran ninjaların hapsedildiği yerdir.
Es el lugar donde son enviados los Ninjas problematicos por varias Aldeas Ocultas.
Biri, Anna ile takılıp popüler olmanın tadını çıkaran ben. Diğeri de...
Una es la que sale por ahí con Anna y disfruta siendo popular y la otra...
Kişilerle iletişime geçen benim. İçimden küçük maymunu çıkaran da benim. O yüzden onu çocuğum olarak gösterip 18 yıl boyunca vergi indiriminden yararlanacağım.
Vale, yo hice los contactos, y empujé a ese pequeño mono afuera y ahora voy a declararlo como dependiente para tener exención de impuestos los próximos 18 años.
Onu baştan çıkaran bendim galiba.
Creo que yo lo seduje.
Cesur hamle kavramını ortaya çıkaran sensin.
Bueno, tú creaste el movimiento valiente.
Bu fotoğraf odalarının çılgın suratları ortaya çıkaran yönü de ne?
¿ Por qué los fotomatones hacen que pongas cara de loco?
Belki de buydu beni baştan çıkaran
Quizás fue eso precisamente lo que me excitó...
Biliyorum ama işlerini kaybedecek bütün o insanları düşünsene, bir de şu cesedi çıkaran zavallı adamlar var.
Lo sé, pero piensa en toda la gente que perderá sus trabajos, y... ¿ y qué hay del... del pobre hombre que desenterró el cuerpo?
Kılıcı çıkaran kişi, Albion topraklarını birleştirecek ve dünyada bilinen en büyük krallığı yönetecek.
El hombre que la libere podrá unir la tierra de Albion y gobernar sobre el mayor reino que el mundo ha conocido.
Muhtemel çıkaran kişi doktor değilmiş.
Probablemente no fue realizada por un médico.
Ses çıkaran bir yatağın altında sekiz saat saklanmam gerekti. Ama bakın elimde ne var.
Tuve que esconderme debajo de una cama ruidosa cerca de ocho horas, pero, ¡ mirad lo que conseguí!
Yangını çıkaranı yakaladın mı?
¿ Capturaron al culpable?
Sorun çıkaran olmak istemiyoruz.
No vamos a fingir un problema.
Hani beni konserinde sahneye çıkaran şarkıcı... Deme?
Recuerda, el cantante que me sacó en el escenario ¡ En el concierto de Rock la otra noche!
İyi iş çıkaran yarışmacılar, bizim "geri çağırılanlar" dediğimiz listeye girecek.
- solo tienes que prender la llama