Kartım translate Spanish
8,776 parallel translation
Kartım tam burada.
Tengo mi tarjeta de acceso aquí mismo.
Ödemedim, kredi kartımı aldın, üzerimde para yok.
No pagué, te llevaste mi tarjeta de crédito. No tengo nada.
27 yaşındayım. Kendime ait bir kredi kartım olmalı.
Tengo 27, debería tener mi propia tarjeta a esta altura.
Kütüphane kartım hâlâ geçerli midir Kate?
¿ Crees que mi tarjeta de la librería aún está válida, Kate?
- Kartımızı bıraksak? Olur.
- ¿ Puedo dejarle una tarjeta?
Maple Shade kartımı bulursam ziyarete gideriz.
Buscaré mi pase de Maple Shed y les haremos una visita.
Bence kartımı alsan iyi olur, değil mi?
Creo que mejor le doy mi tarjeta, ¿ verdad?
- Kütüphane kartımı yenilemeliyim.
Debería renovar el carnet de la biblioteca.
İşte kartım. Yalnızca...
Tome, esta es mi tarjeta.
Fikrinizi değiştirirsiniz diye kartımı bıraktım.
Le deje mi tarjeta. En caso de que cambie de parecer.
Aynen, aynen, hatta kartımı verebilirim.
Sí, sí, déjenme darles una tarjeta, ya saben.
- Kartımı almanı istiyorum.
- ¿ Es eso cierto? - Quiero que tomes mi tarjeta.
Kartımı okumadı.
No leyó mi tarjeta.
Umarım izinsiz gelmemişizdir! Kartımı aldın mı?
¿ Tienes mi tarjeta de visita?
Unutma, kartım sende var.
Igualmente.
Kartımı verip ona elektrikçi olduğumu söyledim.
Le di mi tarjeta, le dije que era electricista.
Kredi kartımı istiyorum.
Quiero la tarjeta.
Yani ben Laurie'ye dolaylı yoldan yalan söylemiş oldum ve harcadığım hediye kartımla eğlenemiyor muyum yani?
¿ Así que he mentido indirectamente a Laurie y gastado mi tarjeta regalo en un premio que no puedo disfrutar?
- Evet ama yeni golf kartı aldım.
Sí, pero acabo de comprar nuevos palos de golf...
Ve biliyorsunuz bu aldığım giriş kartının üzerinde bir sonlanma tarihi vardı.
Y saben, este pase que me dieron. Este pase tiene una fecha en el.
Artık Discover kartı kullanmadığımı söylemiştim anne.
Te lo dije, ma. Ya no uso la Discover.
İş kartım var.
¿ Cómo...? Tengo una tarjeta de negocios.
Sence sorun çıkartır mı?
¿ Crees que ella va a estar de acuerdo con esto?
Ama ne teşekkür kartı aldım ne bale bileti ne de herhangi bir galaya davet.
Y aún no he recibido una tarjeta de agradecimiento, ni entradas al ballet, ni invitación a ninguna gala.
- Ama teşekkür kartı bile almadım.
Y aún no recibí una tarjeta de agradecimiento.
Kafam o kadar kırık ki askımı falan çıkartıp atıyorum.
Soy tan loco y espontáneo que ya no necesito ni el cabestrillo.
Old Navy kredi kartı almıştım bir kere, hala başıma bela.
Como mi tarjeta de crédito de Old Navy. Aún me llaman.
Kredi kartın var mı?
¿ Tienes una tarjeta de crédito?
Kredi kartı mı, hesap mı?
¿ Crédito o débito?
Durnsville'e dönüp tellerimi çıkartırım herhâlde.
Yo seguramente volveré a Durnsville, a quitarme la ortodoncia.
Bana ver yoksa keserek çıkartırım.
Dámelo, o lo corto.
Yeşil kart alabilmesi için ona yardım etmemi istedi ve her şeyi mahvetti.
Me quería para ayudarla a conseguir una tarjeta de residencia y eso... estropeó todo.
Arkadaşının evinde Mario gibi. Yok, oynamadım.
Como, Mario Kart en la casa de un amigo.
Etrafınıza baktığınızda Avustralya'da yaşayan insanların tüm dünyadan insanların yaşadığını görürsünüz ve tıpkı büyük bir tenceredeki bezelye, mısır, havuç, kereviz, biraz fasulyeli ve biraz da benim gibi kart et koyulmuş koca bir yahni gibidir.
Si miras a tu alrededor, tenemos gente viviendo en Australia y viniendo aquí de todas partes del mundo, y lo veo como esos grandes guisados en ollas en las fogatas, y en ese gran guisado, tenemos arvejas, maíz, zanahorias, apio, y algunos porotos, y tenemos algo de vieja y dura, fuerte carne del Territorio como yo.
Ayrıca ekranda sahte bir kredi kartı beyanını açık bıraktım.
Y dejé un estado de cuenta falso abierto en mi pantalla.
Baksana şuna. Oh, adamım, kart dediğin budur.
- Mira eso. - ¡ Oh, hombre, eso sí es una tarjeta!
Kilisede günah çıkartırsak, belki günahlarımızdan arınabiliriz.
Quizás si nos confesamos en una iglesia, podemos absolvernos de nuestros pecados.
Kartınızı görmem lazım. Bayım, kartınızı görmeliyim.
Necesito ver una placa. ¡ Señor!
Babanızın bir kredi kartı var mı?
¿ Su padre tiene tarjeta de crédito?
Peki, Bayan Blue Goose kahrolası ayakkabılarımı çıkart.
Bueno, señorita Blue Goose, quítate mis malditos zapatos.
Abe, belki Rita Richards içindeki coşkuyu dışarı çıkartamadı ama belki ben çıkartırım?
Quizás Rita Richards no pudo hacer fluir tus jugos creativos pero ¿ pensaste que yo tal vez sí?
Gördüğünüz gibi, numaralı kartlarımız var ve her kartın üzerinde bazı çizgiler var.
Como puede ver, hay una cantidad de tarjetas, y en cada una hay varias líneas.
O heriften geçiş kartını alacağım. Bak bende ne var.
Voy a conseguir la tarjeta de acceso a ese centro comercial. ¡ Cain!
Hayır Damien, Marcus'ın kredi kartını çaldım.
No, Damien, robé la tarjeta de crédito de Marcus.
Kart mı oynuyorsun?
¿ Juegas a las cartas?
Umarım iyi bir iş çıkartırım. Elimden geleni yapacağıma dair söz veriyorum.
Sólo espero hacer un buen trabajo, y prometo hacer mi mejor esfuerzo.
O yüzden Mulligan Et Lokantası'nın müşteri kartı sözleşmesinden başka şey imzalamadım.
Por eso el único contrato que he firmado es mi tarjeta de miembro del Asador Mulligan.
Aynı zamanda Gayle'le tadını çıkartın diye taze portakal aldım geldim.
Además, pensé que podía traer unas naranjas frescas para ti y para Gayle.
Coffee Bucks'tan birkaç eski iş arkadaşım bana bu hediye kartını verdi.
Unos cuantos viejos compañeros del Coffee Bucks juntaron dinero, - me dieron esta tarjeta de regalo.
A sizi de Ali'ye hoş geldin kartı imzalatmaya zorladı mı?
¿ A vosotras os han obligado a firmar una tarjeta de bienvenida para Ali?
Sanırım Clovesdale'daki hastalardan birinin şeytan çıkartılmasına ihtiyacı var.
Creo que hay una paciente en Clovesdale que necesita un exorcismo.