Kazak translate Spanish
1,163 parallel translation
Oğlu için kazak yapıyor. Denver'da büyük bir avukattır.
Está haciendo un jersey para su hijo, un gran abogado de Denver.
- Kazak örüyordum.
- Me estoy haciendo un jersey.
O da büyükannenin Chicago'dan gönderdiği kazak.
Y ese es el sueter que tu abuela Te mando desde chicago Que...?
Bu torbayı da veririm. Omo, kazak...
Y también mi bolsa.
Kazak mı bu?
Es un suéter?
İzlanda'ya özgü kar tanesi desenli yün kazak.
Un copo de nieve islandés trapo jerseys de lana.
Daha önce hiç kar tanesi desenli kazak görmemiştim.
Nunca vi una platija en un suéter antes.
Bir kazak daha almamı ister misin?
¿ Quieres otro suéter?
Bu kazak 80 papel.
Este suéter costó 80 dólares.
Kırmızı-yeşil kazak giyen bir adam...
Soñé con un tipo con un sucio sweater rojo y verde.
Kim olduğunu bilmiyorum... ama yüzü yanmış, ve garip bir şapka takıyor... ve kırmızı-yeşil bir kazak, çok pis bir kazak... ve o bıçakları kullanıyor, parmaklarına taktığı bıçaklar.
- No sé quién es él pero está quemado y usa un extraño sombrero y un sweater rojo y verde muy sucio y también usa unos cuchillos como uñas gigantes.
Kazak giyen, vatan şarkıları söyleyen erdemli gençlerden oluşan bir grup.
Son gente sana jóvenes, que usa suéteres jersey, cantar canciones patrióticas.
Üzerinde pantolon ve boğazlı kazak vardı.
Pantalones, jersey de cuello alto.
- Sana kazak ördüm.
- Te he hecho un jersey.
Bu kazak, onun. Nasıl buldun?
Este jersey era suyo.
Gri renkte örme İtalyan kazak.
Un traje de punto italiano gris.
Dünyada sadece bir tane balıklı kazak olmasa gerek.
Hay más de un jersey con peces en el mundo.
Ancak o biraz yorgundu, çünkü tüm gün yol boyunca durmamıştı... ve belki de onun Kazak şapkası başını üşütmüştü.
Pero él estaba un poco cansado, porque estuvo de pie todo el camino. Y tal vez tuviese frío en la cabeza... con su sombrero de cosaco...
Dinle sen hiç Lenin'i Kazak şapkasıyla gördün mü?
¿ Nunca viste una foto de Lenin con un sombrero de cosaco?
O bir Kazak şapkası giymemişti.
Él no usaba sombrero de cosaco...
Bu bir kazak!
¡ Es un suéter!
- Kazak getir. - Tamam.
Trae un sweater.
12 dolarlık kazağı ne yapacaksın? Marka bir kazak al.
No necesitas camisas de $ 12, cómprate una en Ralph Lauren.
Pembe bir kazak giyiyordun.
Llevabas un jersey rosa.
Annenin dediği gibi, kazak.
Para el jersey de los domingos.
Güzel kazak.
Bello suéter.
- Kazak. Kimin bu?
- De quién es?
Kızıl saçları var, üzerinde de... Beyaz blucin ve sarı kazak giyiyordu.
Es pelirroja con pequeñas... viste pantalones blancos y un jersey amarillo.
Mick, bir kez olsun kazak ya da küpe gibi bir şey alabilirdin.
Mick, por una vez me gustaría un jersey o unos pendientes.
Hani şu annesinin ördüğü kazak.
Tú sabes, ese que le tejió su madre.
Kazak giyerim.
Me pondré un jersey.
Üzerine bir kazak al.
Ponte un suéter.
Ve güzel bir kazak!
Y me encanta tu pullover.
Üç etek, üç bluz iki günlük elbise, bir kışlık beyaz, bir yazlık beyaz bir özel gün giysisi iki yün kazak ya da hırka bir çift topuklu, bir çift gündelik ayakkabı.
Tres faldas, tres blusas... dos vestidos para diario, uno de verano y otro de invierno. Un vestido de fiesta... Dos suéters o cardigans... un par de zapatos de tacón, un par de zapatos comunes.
Kazak kuzenlerimizden öğrendiğimiz Mamushka kim bilir ne zamandan beri Addams Ailesi'nin geleneği olmuştur.
Enseñada por nuestros primos cosacos, la mamushka ha sido una tradición de la familia Addams desde Dios sabe cuando.
Kazak ne için?
Entonces, ¿ para qué es el suéter?
Peg yukarıdan bir kaç battaniye ve kazak getirmek ister misin?
Peg, ipuedes subir a buscar mantas y jerséis?
- Kazak giy tatlım.
- Pues ponte un jersey, cariño.
Hayır, tek hatırladığım 10 yaşında annemin bana tiftik kazak ördüğü.
La única experiencia que recuerdo es que mi madre me hizo un jersey de muaré. - Yo tendría 10 años.
Bu kazak nasıl oluyor da sadece 85 dolar?
¿ Cómo es que este jersey sólo vale 85 dólares?
Cimri bir adamı, elinde bir kazak ile bir şeyden kurtulmaya çalışırken görüyorum.
Veo a un tacaño con un jersey intentando salirse con la suya.
Kaşmir bir kazak.
Un jersey de cachemira.
Ve üzerinde yumuşacık, harika bir kazak vardı.
Y llevaba puesto el jersey más suave y más bonito del mundo.
Ya kazak?
¿ Un suéter?
Seyahat çantanızın yün kazak ve kalın çoraplarla dolu olduğunu görmek için kalkıp incelememe gerek yok.
Sin darme vuelta veo que su maleta está llena de ropa de abrigo.
Biz "Kazak" a kur yaparak sadece nişanlınızı aşağılamıyor ülkedeki tüm kadınları aşağılamış oluyorsunuz.
¿ No ves que al cortejar a una cosaca... estás humillando, no sólo a tu prometida... sino a toda la población femenina de este país?
Ve fark ettiyseniz siyah, koton, berbat bir boğazlı kazak giyiyorum!
Y estoy usando el puto cuello de tortuga de algodón negro.
Ve her planın, okul balosunda sandalyenin arkasına kazak koyup herkese "Kız arkadaşım tuvalette" demenle sonuçlanıyor.
Y todos tus planes terminan contigo yendo a la graduación con un suéter, que pones en el respaldo de una silla y diciéndole a todos : "Mi novia está en el baño"
Kendi eşleştirme küçük pembe mürettebat-boyunlu kazak... ile ve soğuk küçük Martini ve onların büyük küçük yeşil manikürlü çimenleri.
Con sus suéteres rosas iguales de cuello redondo... y sus martinis fríos, y sus enormes céspedes perfectamente bien podados.
Hiç kazak giymeyi düşündün mü?
¿ Nunca se le ocurrió usar un suéter?
Kazak ve battaniye de.
Ropa para cambiarse, un sweter extra y una manta. ¿ Ok?