Kaçmış translate Spanish
4,483 parallel translation
Aşırıya kaçmış diyebilir miyiz?
¿ Se puede decir "matar en exceso"?
- Gözümden kaçmış olmalı.
Debo habérmelo perdido.
Ravenswood'dan Jenna'nın arabasıyla kaçmış.
Desapareció de Ravenswood en el mustang de Jenna.
Kaçmış olabilir mi?
¿ Ya ha escapado?
Böyle bir isim vermek biraz komik kaçmış.
Parece divertido llamarse así.
Ve sol bileğin şu basketbol oynarken incittim dediğin hâlâ iyileşmemiş çünkü parlak kravatın hafif sola kaçmış.
Y tu muñeca izquierda, que pretendes que te torciste jugando al baloncesto, aún no se ha curado, porque esa corbata tan llamativa está ligeramente torcida hacia la izquierda.
- Birinin kıçına kaçmış ama kimdir bilmiyorum.
Liquidaron a alguien, pero no lo sé.
Düğününden kaçmış bir adama güvenilir mi?
Confíe en un hombre que abandonó su propia boda.
Kaçmış.
Se fue.
- Umalım da ikimiz de aşırıya kaçmış olalım.
Esperemos que estemos exagerando.
Silahlı olan kaçmış.
El que tenía el arma escapó.
Beraber kaçmış olabilirler mi?
¿ Y si salieron corriendo juntos?
Kaçmış olsak bile hemen oradalar.
Están justo ahí, incluso si corremos.
- Kaçmış olamaz mı?
¿ Existe la posibilidad de que haya huido?
Kötü adamlarla yaşıyormuş ama kaçmış.
Vive con un hombre malo pero se la llevan.
Modülü de alıp kaçmış ve ardından bakan yardımcısını yönlendirmeye başlamış.
Y se fugó con el módulo... y luego manipuló al Viceministro.
Biraz neşen kaçmış gibi görünüyorsun.
Pareces un poco molesto.
Bir şekilde kaçmış.
De alguna manera él se escapó.
Kalbime kocaman iğne sokup öldürmek isteyen seri katil hapisten kaçmış!
El asesino en serie que trató de detener mi corazón con una aguja gigante ha escapado de la penitenciaría!
O mızmız orospu için geri dönmeseydin çoktan kaçmış olabilirdin.
Si tan solo no hubieras vuelto por esa ramera llorona, podrías haberte escapado.
Bu manyak Four Kings'i soyup 1.000.000 dolardan fazla parayla kaçmış.
Este maníaco asaltó el Four Kings, se hizo con un millón de dolares.
- Ben kaçmış demezdim. - Evet, haklısın.
Bueno, yo no diría "hizo" exactamente.
Yakalamadılarsa Cass ellerinden kaçmış olabilir.
Deben haberle perdido la pista a Cass. A menos que lo tengan.
Bende vursaydım aşırıya kaçmış oluruz dedim.
Pensé que seria una exageración si yo disparaba tambien
Kadın, bunu bahçelerden birine gömmüş ve ardından kaçmış.
La mujer enterró esto en uno de los jardines, y luego se marchó.
En olası açıklama, Riley Manning'in para ile kaçmış olduğu.
La explicación más probable es que Riley Manning se ha largado con el dinero.
Asgard'dan ve babamızdan kaçmış.
Escapó de Asgard y de nuestro padre.
Nereye kaçmış olabilir?
¿ A dónde pudo haber huído?
- Kaçmış olmalılar!
¡ Deben haber escapado!
Çocuk servisinin elinden sürekli kaçmış.
Siempre se escapaba de los servicios sociales.
- Birisinin içine biraz fazla anne kaçmış.
Alguien tiene bastante de mamá en ella. ¿ Disculpa?
Dekker acil durum zulasını almadan kaçmış.
Dekker huyó sin provisiones de emergencia.
Gözümüzden kaçmış olamaz.
Por todas partes. No lo perdimos.
- Kaçmış olmalı.
- Lo deben haber hecho.
Belki de annen bir Masai savaşçısıyla kaçmıştır.
Quizás que tu mamá se escapó con un guerrero Masai.
O da kaçmış ve sonra da yabanileşmiş.
Entonces estos se escaparon, y se volvieron salvajes.
Polisler Ivan'ı tutuklamaya gitmişler ama kaçmış, şimdi hakkında görüldüğü yerde tutuklanması için arama emri çıkarılmış.
Los policías fueron a recoger a Iván, pero él huyó por lo que pusieron una orden de búsqueda en contra de él.
Lisedeyken kaçmış, o zamandan beri de sesi çıkmamış.
Huyó cuando iba al instituto y no sabemos nada desde entonces.
Hak vermiyor da değilim gerçi. Babası her şeyi size bırakmış. Biraz aşırıya kaçmış.
Yo no le culparía de todo a él... su padre le dejó todo a usted... eso es un poco radical.
Kendini güvende hissettiği bir yere kaçmış olmalı.
Irá a un lugar donde se sienta seguro.
Jang Tae San kaçmış!
¡ Jang Tae San escapó!
20 dakika kadar önce Mokdong istasyonu kavşağında bir kaza olmuş. O esnada kaçmış.
¡ Hubo un accidente en una intersección en Mokdong... y escapó!
Şüpheli Jang Tae San, cinayetten tutuklanmış ve kaza esnasında kaçmıştı.
El fugitivo, Jang Tae San, fue acusado de un asesinato y escapó durante el accidente.
Sağ arka taraftaki, 13 yaşındayken planlanmış bir evlilikten kaçmış.
La del trasero derecho huyeron de un matrimonio arreglado cuando tenía 13 años.
Sana arabayla çarpıp kaçmışım gibi davranmayı bırak.
Deja de actuar como si fueras una víctima de un atropello.
Temiz hava almaya çıktılar. Bu korku evinden kaçmış oldular.
Fueron a tomar aire fresco y escapar de la Casa de los Horrores.
- Keyfin kaçmış gibi.
Pareces molesto.
Pete! Myka! Kaçmış.
Se ha ido.
Minotor'dan Kaçmış Adam.
- Eres un idiota, Pitágoras.
Sürücü kaçmış.
El conductor huyó.
Arabadan kaçmış.
Se salió del auto.