Kaşar translate Spanish
804 parallel translation
Birkaç francala Maryland'in kıyılarından gelen yarım porsiyon ızgara ıstakoz kızarmış istiridyeler uzaklardaki güneşli Rusya'nın havyarı ve güzel Fransa'nın dağ manastırlarının kaşar peyniri.
Traigo bollos frescos, media langosta hervida de las costas de Maryland, ostras fritas, caviar de la lejana Rusia, y queso de las regiones montañosas de Francia.
Seni ıslahevi kaşarı!
¡ Chica maldiciente de reformatorio!
Sonora'ya gelen altı Fransız kaşar için para biriktirin!
¡ Ahorrar dinero para esas 6 putas que van a llegar a Sonora!
Gringo kadınımı kaşar sandı. Ona yanaştı senyor ve yatmak...
Vosotros los gringos son todos bastardos, desean nuestras mujeres, y si...
New Orleans'a, anneme dön. Ona birkaç kaşar bul ve birlikte iş yap.
Vuelve lo de mamá, ella te aconsejará para que te metas en algún negocio.
Yemeğine göre değişir. Mesela, kaşar peyniri, yağda kızartılarak yapılması gerekir.
Esto, por ejemplo, es Kouknìte, el mejor queso fundido con mantequilla.
"... süslü bir tabakta tost bir kat havyar kenarı bir kat zeytin limon dilimleri, kaşar peyniri ve şekerle bezenmiş.
"... con un plato ornamental, un brindis... y una cama de caviar... el borde guarnecido con una cama de olivos... rebanadas de limón, cedro y azúcar.
Sabah, kaşarın üstündeki... küfü kazımayı unuttum, şefe hatırlatırsın.
No le he quitado el moho al queso, díselo al chef.
- Kaşarın teki olduğunu da duydum.
- Me han dicho que ella estaba en el área.
Makarna, yumurta, domatez ekmek, fındık, küflü kaşar...
Pasta, berenjenas, tomates pan rallado, nueces, pecorino...
Kaşar, mavi Danimarka peyniri, edam?
- ¿ Cuál prefiere?
Sandviç yapabiliriz. Salam... kaşar... - Sıcak birşeyler istiyoruz.
No se puede comer a esta hora, ¿ aún están en guerra?
- O Galli kaşarını bırak.
- Deja eso.
Kızarmış tavuk... Şeftali konservesi... Kaşar peyniri.
Pollos, duraznos en lata, queso cheddar, pan de centeno.
Şu an eski kaşarı izliyorum.
Ahora mismo estoy viendo a la vieja.
Kaşar sağırmış.
La tipa está sorda.
Kendi türünle takıl, ucube. Şu küçük kaşar gibi.
Quédate con los de tu clase, monstruo, como esa fulana.
Seni yaşlı, kırışık, eski kaşar.
Vieja arrugada hija de puta. ¿ Cómo te atreves?
Yani bu kırışık eski kaşar sana birşey söylüyor, sende ona inanıp bizi tehdit ediyorsun.
Solo porque esta abuela zorra, metiche, hija de la chingada, te dijo algo, y dices : "debes seguirme"
Onu öpmeyince bana kaşar dedi. Ben kaşar değilim.
Yo no quería besarlo, pero él lo hizo, como si fuera una niña.
Siyah noktalarınızla bu da baş edemezse siz de kızarmış ekmeğin içine kaşar olun artık!
Si no funciona con sus espinillas, ¡ puede untarla en las tostadas!
Tostun arasında ki kaşar gibi eriyorum!
Me estoy asando. ¡ Qué calor hace!
- Tek istediğimiz bu kart kaşar.
No necesitamos más.
- Pislik! Buradayım, kendimi kollarına atıyorum, kurnaz cazibene karşı boyun eğiyorum,... ve sen bana kaşar manasına gelecek şeyler söylüyorsun.
Dios, aquí estoy, entregándome a ti, sucumbiendo a tus encantos, y tú me estás llamando perra en pocas palabras.
Al, o kaşar senin olsum.
Bien, la puta es tuya.
Herkes aptal bir hareket olduğunu söyledi ama ben aldırmadım çünkü seni sevdim ve senin... yıllar önce o kaşar, terk ettiğinde girdiğin hissizlikten kurtarmanı görmek istedim.
Todos me decían que era estúpido, pero no me importó... porque te quería y deseaba... que te deshicieras de ese pánico absurdo en el que estás metido... desde que esa puta te dejó, hace ya tantos años.
Böyle bir kaşarı okulumuza getirdiğine göre mezhebin çok geniş olmalı.
¿ Cómo te atreves a traer a una prostituta al colegio?
Bana kaşar şapka almışsın!
Me trajiste un sombrero de nachos.
Ve bu sefer, kaşar adam sen olabilirsin.
Y esta vez, tú puedes ser el de los nachos.
O zaman o işi yap. Ama yakında, kaşarı senden daha iyi dilimleyecek biri gelecektir.
Si haces eso tarde o temprano llegará alguien que rebane queso mejor que tú.
Ben bir kaşarım!
¡ Soy un bomboncito!
Şehirde görüştüğü bir kaşar var.
Él tiene un bomboncito.
Baba, o kaşar benim.
Soy yo.
- O, kaşar falan değil!
- ¡ No es un bomboncito!
Çok güzel bir kaşar peyniri aldım ve biraz da şu sevdiğin krakerlerden.
Tengo un riquísimo queso de Cheddar... y esas galletas que tanto te gustan.
Chip'in beni o kaşar Nancy Branson yüzünden terk etmesine inanamıyorum!
¡ No puedo creer que Chip me dejara por esa ramera de Nancy Branson!
Nancy'nin kaşar olduğu söylentisi her yere yayılmış.
Nancy no es una ramera.
Kaşar peynir.
Queso no procesado.
Sağ ol Kronk. Kaşar peyniri iyi olur.
Gracias, Kronk, chedar estaría bien.
Dürüst kaşar sürtük.
Una sincera zorrota.
Sana bu kaşar kızları anlatmıştım.
Yo te he dicho acerca de Esas chicas de trasero-pronto.
Benim dövdüğüm demiri Kazar bile bükemez.
Ni siquiera el poderoso Kasar dobla el hierro forjado por Sorgan.
Kazar, sen atlara bak, oğlum.
Kasar, trae mis hojas y mis ungüentos curativos.
Kazar. Sende Camoka ile git.
Kasar, acompaña a Jamuga.
Hemen yola çıkalım, Kazar.
Vamos, Kasar.
Camoka ve Kazar, Timuçin'in elinden kaçtığını söylediler.
Jamuga y Kasar vinieron a avisar que Temujin escapó de Kumlek.
Boşuna uğraşma. Nasıl olsa çıkamazsın, Kazar.
Necesitaremos algo más que fuerza para este enemigo, Kasar.
Kardeşlerim nerede? Camoka ve Kazar.
¿ Y mis hermanos Jamuga y Kasar?
Janette'e kaşar gözüyle bakıyorlar.
Ellos piensan que es una ramera.
ve birazcık kaşar.
A vuestro perro le encantará su auténtico sabor a hígado y atún... con una pizca de queso.
- O kaşar sen misin?
- ¿ Tú?