Keskin translate Spanish
5,990 parallel translation
Etrafı daha keskin duyarız.
Oímos las cosas con mayor agudeza.
Nereye gittiğini bilmeyen birisi... Keskin hareketlerle ilerlemiş, sanki kaybolmuş ya da...
Alguien que no sabía a dónde iba y se movía drásticamente, como si estuviera perdido o...
- Keskin dönüşler yapıyor.
Está haciendo giros deliberados.
Hala dişleri var ama eskisi kadar keskin değil.
Todavía tenía dientes, pero ya no eran afilados.
Keskin nişancıları hazır edin, amir.
Yo digo que prepare a sus francotiradores, comandante.
Keskin nişancı mı?
¡ ¿ Francotiradores?
Keskin nişancılar çocukların hayatını tehlikeye atar!
! ¡ Los francotiradores pondrán en peligro las vidas de los niños!
- Keskin koku duyum sayesinde. Sen?
Un excelente sentido del olfato. ¿ Tú?
Amerikan keskin nişancısı isminiz ne?
¿ Cómo te llamas, tiradora de primera americana?
Gözleriniz çok keskin leydim.
Su Señoría tiene buen ojo.
Kalkış yarışınada her şey ışık hızında tepki süresidir. Bir keskin nişancının dikkatine ve son derece büyük öküz testislerine sahip olunmalıdır.
Drag Racing es todo acerca de los tiempos de reacción rápidos como el rayo, que tiene el foco de un francotirador, y los testículos de un toro muy grande.
Şimdi, elit keskin nişancı. Tek yuvarlak, tek öldürme.
Ahora, el francotirador de élite... una ronda, una muerte.
- Eğer keskin bir adamsın.
- Usted es un hombre agudo.
- Ne keskin kokulu! Yoksa bu...
Qué aroma tan fuerte.
Piçin tırnağını domuz dişi kadar keskin.
Las uñas del bastardo estaban afiladas como dientes de jabalí.
Mevzide bir keskin nişancı istiyorum.
Quiero francotirador en posición.
- Keskin nişancının biri pencereden vurmuş.
- Un francotirador le disparó a través de la ventana.
Keskin nişancı!
¡ Francotirador!
- Dobson'ı vuran keskin nişancı yakalanamadı.
El francotirador que le disparó a Dobson no fue atrapado.
Bunlar keskin ve sert bir cismin neden olduğu derin kesikler.
Estos son cortes profundos, una combinación de un objeto contundente y afilado.
Moğol ordusunu püskürtmenin bir yolunu aradın ve ustalıkla onları keskin çelikle dolu bir arı kovanına sürükledin.
Procuraste repeler la horda mongola... y los atrajiste magistralmente a un avispero de acero afilado.
Yani keskin nişancı neredeymiş?
¿ Y eso dónde situaría al francotirador?
Uzun namlulu bir silahtan atılmış. Yani karşı binadaki bir keskin nişancı olabilir.
Y es de un rifle largo, así que, quizás fuese un francotirador desde el otro lado de la calle.
Yine de keskin nişancı Bay Ward'a kendi güvenliği için bizimle iş birliği yapmayı düşündürebilir.
En cualquier caso, el ataque de un francotirador puede que haga que el Sr. Ward crea que por su propia seguridad debería cooperar.
Ortağınızı öldüren keskin nişancı sizin de ensenizde olabilir, Bay Ward.
El francotirador que mató a su socio, podría tenerle también a usted en su punto de mira, Sr. Ward.
Ayrıca bir keskin nişancı aradığınızı söylediniz.
Además, dijeron que estaban buscando a un francotirador.
Komandolar zorunlu keskin nişancılık eğitimi alır.
Y los rangers tienen que instruirse obligatoriamente como francotiradores.
Keskin nişancıya geçmeden önce ölçümlerimi otopsiyle karşılaştıracağım, belki kaçırdığım bir şey vardır.
Antes de que sigamos por la senda del francotirador me gustaría cotejar mis medidas con la autopsia, por si se nos ha pasado algo por alto.
Bir keskin nişancı sorunum var.
Tengo un problema con un francotirador.
Caddenin karşısında kesinlikle bir keskin nişancı vardı.
No cabe duda de que un francotirador disparó desde el otro lado de la calle.
Katilin Travis Hall'ın beynini patlattığı akşam yolun karşısına yerleşmiş bir keskin nişancı vardı?
Vale, así que la misma noche en que le revientan la cabeza a Travis Hall, ¿ un francotirador se prepara al otro lado de la calle?
R-63, keskin nişancı olabilir.
R-63, tenemos a un posible francotirador...
Tekrar ediyorum, keskin nişancı söz konusu.
Repito, tenemos a un francotirador. Aproxímense con precaución.
Ayrıca keskin nişancı yine kimseyi vurmadı.
Otra coincidencia... nuestro francotirador no alcanzó a nadie.
Bu keskin nişancıyı yakalamak için bize ne verebilirseniz verin, şef.
Cualquier cosa que nos diga, jefe, podría ayudarnos a atrapar al francotirador.
Keskin nişancı bu işe bulaştığı hâlde neden kaçmaya çalışmıyor, bilmiyorum.
El francotirador no va a escapar, pero no sé de qué manera está involucrado.
Şu keskin nişancı olmasaydı...
Si no estuviésemos buscando a un francotirador, - ya sabes...
- Keskin nişancı kozunu oynuyor.
Apuesta porque fue el francotirador el que lo hizo. - Vale.
Yalnız keskin nişancı kimseyi öldürmedi.
Salvo que el francotirador no mató a nadie.
Ya da bu gün Scott Ward'a ateş eden keskin nişancıyla?
Hall, ni con el francotirador que disparó a Scott Ward esta tarde?
Keskin nişancı hâlâ dışarıda ve olayla bağlantısını bilmiyorum.
Esperad, seguimos teniendo a un francotirador ahí fuera, y no sé cómo está él conectado a todo esto.
Kaçak bir keskin nişancımız var.
Tenemos a un francotirador por ahí suelto.
Biz burada dikilirken keskin nişancı birini vurursa tek başınasın.
Pero si mientras estamos aquí parados el francotirador mata a alguien, te quedarás solo.
- Keskin nişancı, evet.
A nuestro francotirador, sí.
Elimizde Travis Hall cinayetiyle ilgili bir itiraf var. Ve dün öğleden sonra siz göz altındayken iki adama ateş açan keskin nişancıyı tutukladık.
Tenemos una confesión por el asesinato de Travis Hall, y hemos arrestado al francotirador que también disparó a otros dos hombres mientras usted estaba bajo custodia ayer por la tarde.
Scott Ward'a komplo kurmak istedin ama önce keskin nişancı yerleştirip kendine komplo kurdun.
Quería inculpar a Scott Ward, pero antes, ¿ quería inculparse a sí mismo disparando como si fuera un francotirador?
Jack keskin zekalıydı.
Jack era brillante.
Ancak, çekim gücü iki ucu keskin kıIıç gibidir.
pero la gravedad es un arma de doble filo.
Eğer evrenin dengede olduğunu düşünüyorsak daha önce olduğu gibi ince bir ip üzerinde, kritik yoğunluk sorusu bize ipin keskin bir jilet gibi olduğunu gösterir.
si pensáramos el universo se equilibró en la cuerda floja antes, la pregunta crítica densidad nos mostró que la cuerda era más como una hoja de afeitar.
"Schinderdiv kaba kuvvetle kurbanlarını ele geçirir ve keskin dişleriyle hasar bırakırlar."
"El Schinderdiv usa su fuerza descomunal para prenderse a sus víctimas y tiene colmillos superafilados para causar daño."
Bu keskin nişancı 1874'ten bu yana 700 yardan milleti vuruyor.
Esta arma ha estado matando personas a 630 metros desde 1874.