Koku translate Spanish
5,849 parallel translation
Ne? Kendisi yüksek koku alma duyusunu geliştirmiş bir gıda mühendisi.
- Es una científica alimentaria con un sentido del olfato altamente refinado.
Koku üzerine çok iyi duyuları var.
Tiene muy buen sentido del olfato.
Güçlü bir koku var, insan kanı!
Olor a sangre humana.
Bacağının üzerinden geçiyorum ve bu koku da ne?
Estoy pisando su pierna, ¿ y qué es ese olor?
Yolda yürürken yangın merdivene kadar etkili koku yayabilecek parfüm istiyorum.
Quiero algo que pueda llevar en la calle que una amplia puede oler en una escalera de incendios.
Bu saldırganlığın, koku duyun...
Tu agresión, el sentido del olfato...
- Şu koku!
- ¡ Ese olor!
- Senden mi geliyor bu koku?
- ¿ Ese has sido tú?
Kırlığa çıktığımız anda sanki koku almış veya hep aradığı bir şeyi bulmuş gibi zıp zıp zıplamaya başladı.
Tan pronto como salimos a campo abierto, empezó a saltar como si estuviese oliendo algo o hubiese encontrado algo que buscase desde siempre.
Fransa ya da muhtemelen Çinden beklenmedik bir kimyasal saldırı koku alma duyumuzu yok ederse kötü kokmayan bir dünyada, en çok hangi kokuyu özlersiniz?
Un ataque químico sin provocación de Francia, o posiblemente de China, nos ha dejado sin olfato. En un mundo sin olor, ¿ qué olor perdería la mayoría?
- Koku farkediyor.
- Hueles materia.
Güçlü koku.
¡ Un hedor poderoso!
Bu koku da ne?
¿ Qué es ese olor?
Koku gibi.
Es como el aroma...
Bir koku var, çekici bir koku ve bir süre sonra kaybolup gidiyor gibi.
Hay un aroma, está la cosa de atracción y después de un tiempo, Es como que se desvanece un poco...
Çok iyi. Harika bir koku duyusu!
Muy bien. ¡ Gran olfato!
Burnu iyi koku alıyor.
Él tiene buen olfato.
Koku duyuları olağanüstüdür!
¡ Pero su olfato es extraordinario!
Baygınken, ayılmaya başlayan bir kadının çıkarttığı o güzel koku.
[acento español] El hermoso olor de una mujer mientras empieza a moverse desde su coma karma.
Bir koku alıyor musun?
¿ Hueles algo?
Bu korkunç koku da ne?
Cual es ¿ aquel hedor horrible?
Ve bu bilgi bir koku haline gelir. Yaşamın kalbinin kokusu.
# Y ese conocimiento se convertirá en un fragmento, # # un fragmento del corazón de la vida. #
- Garip bir koku geldi.
Huele raro.
- Hiç böyle bir koku duymadım.
Nunca había olido nada así.
- Yine mi bu koku.
- Ese olor nuevamente.
Bu koku da ne?
¿ A qué huele?
Bu koku ne be?
¿ Que demonios es ese olor?
Bu ne koku be?
¿ Que es ese olor?
Neymiş? Yok bir şey, Burnuma bir koku geldi de.
Lo único que me huelo que es.
Ama eğer bir koku aldığını söylersen ve kimse osurmamış olursa, yani eğer bir kesimhaneden geçiyorsak...
Pero si dices que hueles un gas y nadie lo echó, como al pasar por una granja...
Eğer bir koku alırsanız, bunu siz yapmamışsınızdır, bunu da diğer elemanın yapacağı size çok açık gelmiyor mu?
Si huelen un gas y ustedes no Io lanzaron, ¿ no es obvio que fue el otro?
Bizim eski "koku" oyununa ne dersin?
¿ Qué te parece si ejecutamos el viejo Apestoso?
- Bu koku da ne?
¿ Qué diablos es ese olor?
Burnuma gelen koku bu mu?
¿ Eso es lo que huelo?
Vanilya değil, standart koku.
No es vainilla, es normal. Solo...
Görüntüden koku alamazsin tamam
¿ O digo, me veo, o ya sabes? Sí, no se puede oler un video. Bueno.
Tanrım, bu koku da ne?
Dios mío, ¿ qué es ese olor?
Bu koku da ne? - Etler.
- ¿ Qué apesta?
Ayrıca, Dinkley dede ve gizemli koku sorununa bu haftasonu katlanmamamı sağlar.
Además, es mejor que otro fin de semana con el abuelo Dinkley y su misterioso y problemático olor.
Tanrım bu koku da ne?
¿ Qué es ese olor?
Yanık gibi koku bırakacağım üstünde anladın mı?
Voy a quedar sobre ella como el olor de una fogata.
Baharatli bir koku mu yoksa
¿ A salsa picante? ¿ Mucha colonia?
Bu ucubeler koku falan almayacak.
Estos fenómenos lo olerán.
Tanrım o koku.
Dios, ese olor.
Ayıların muhteşem bir koku algıları vardır.
El oso tiene un excelente sentido del olfato.
Chinook'un güçlü koku alma duyusu ona yavruların kütüklerden birinde saklandıklarını söylüyor.
El sentido del olfato de Chinook le dice que están en los troncos.
Aldığın son koku, viskisi ve ensendeki sıcak ve ekşi nefesi olacak.
Lo último que olerías es su whisky y su aliento caliente y rancio en tu cuello.
Uyandığımda sanki uykumda evi temizlemişim gibi bir koku alıyorum.
Cuando despierto, huelo como a que estuve limpiando en mi sueño.
- Ne nedir? Bu koku.
Ese olor.
- Bu korkunç koku da ne?
Oh, viejo.
Ona koku giderici aldım...
Le compré aerosol Pie... -...