Koyunlar translate Spanish
924 parallel translation
En azından, "siyah koyunların yününden bir tutam"
Me las quedé. Algo tenía que ganar.
Ve koyunlar
Y ovejas
Çek şu koyunları da geçeyim şuradan.
Eso intento. Pero no puedo. - ¡ Tengo que pasar!
Çek şu koyunları buradan! Hadi, çekil.
Apartas de ahí a esas ovejas o paso por encima.
Koyunları sağmadan önce sütü koyulaştırmak için karın kısımlarını tokatlayıp onları bir mağaraya koyar...
Antes de ordeñarlas, las zurran por debajo para que la leche se espese y...
Bu gece inek ve koyunları bile, daha sıcak bir yere kapattılar.
Las ovejas y las vacas llevan dos semanas en el establo.
Kara koyunlar!
¡ No servís para nada!
O sıralar, Davut babasının koyunlarını güdüyormuş.
En ese momento el joven David estaba cuidando las ovejas de su padre.
Tarlalarımız bakımsız kaldı.. Berbat bir salgın koyunlarımızı telef etti ve yıllık olarak milyonlarca franka mal oldu.
Las granjas están abandonadas, la epidemia que diezma el ganado nos cuesta millones.
Arbois'teki koyunlar hastalanmadıysa bunun nedenini bulmak görevimizdir.
Si el ganado de Arbois no está contaminado, necesitamos conocer la razón.
Koyunlar hastalandığında, sahibin onları kurtarmak için bir şey yaptı mı?
¿ Cuándo estaban enfermas que hizo tu maestro?
Ama bir adam diğer koyunlar için bir şeyler yaptı ve onlar sağlıklı kaldı.
Pero un señor ha ayudado a los otros, y están muy bien.
Mikropmuş! Arbois'e, koyunlarınızın salgından neden etkilemediğini araştırmak için gönderildik.
Estamos en Arbois para descubrir porque los animales no están enfermos.
Şimdi de koyunların kurtarıcısı mı oldun Bayım?
¿ Ha venido a salvar a las ovejas?
"Radisse, sağlıklı koyunları devletin hesabından Arbois'ya getirilmesini çiftçilere tavsiye ediyor"
"Radisse anima a los granjeros a dejar su ganado en Arbois".
Bu koyunları nereye götürüyorlar?
¿ A dónde llevan sus ovejas?
Kendi gözlerimle Pasteur'ün yapabileceklerini Arbois'daki koyunlar için neler yaptığını gördüm.
He visto con mis ojos el trabajo de Pasteur y lo que ha hecho por el ganado de Arbois.
"Bu koyunlar Louis Pasteur tarafından aşılandı"
Estas ovejas serán vacunadas por Louis Pasteur.
Aşılamadığım koyunlar 48 saat içinde şarbondan ölecek.
Las ovejas que no han sido vacunadas morirán de carbunco en 48 horas.
Koca burnunu, otlaktaki koyunlar gibi her yere sokuyorsun.
¿ Ah, no? Eres un metiche de no creer.
Koyunlar! Bir avuç maden sahibinin güttüğü koyun sürüsü müyüz biz?
Ovejas. ¿ Somos ovejas que un puñado de patrones pueden acorralar y esquilar?
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi.
Igual que quien cuenta ovejas.
"Vahşi koruluklarda, koyunları sayarak"
En la profundidad del bosque contando ovejas
Sussex ve Kent olmuş adeta birer bahçe Otlanıyor hâlâ koyunlar o sonsuz tepelerde
Sussex y Kent son como una feria botánica, pero las ovejas siguen pastando en los riscos.
Bir şey Charlie Roches'in koyunlarının boğazını parçaladı ve bu şey hiç bir iz bırakmadı.
Pues algo degolló las ovejas de Charlie Russo. Y ése algo no dejó huellas.
Andy Trent burada dün gece bataklığın karşısına hareket eden tuhaf bir parıltı gördü ve bu sabah koyunlarından ikisini ölü buldu.
Trent vio anoche un brillo extraño moviéndose entre las marismas. Y esta mañana encontró dos ovejas muertas.
Belki de Andy'nin koyunlarını öldüren şey çanı çalıyordur.
Quizá lo mismo que mató a esas ovejas es lo que toca la campana.
En güvenilir vatandaşlarımızdan birkaçı gece bataklıkta gerçekten tuhaf görüntü gördüler ve ertesi sabah koyunlar bulundu...
Algún buen ciudadano vio la aparición por la noche en las marismas.
Gerçekleri hiçbir zaman gözardı edemem Lord Penrose ve koyunların boğazının parçalanması durumunun tartışmasız bir gerçek olduğundan hiç bir şüphem yok.
Nunca ignoro los hechos. Y no dudo que el incidente de las ovejas degolladas es un hecho.
Bayan Penrose'un boğazındaki kesikler ölü koyunların boğazındakilerle aynı.
La heridas encontradas en el cuello de la Sra. Penrose son idénticas a las de las ovejas degolladas.
Koyunlar öldürüldü, boğazları deşildi.
Antes hubo ovejas muertas, degolladas.
Ünlü kumsalları, koyunları, kuşları ve Atlantik fokları var.
Hay playas famosas, ovejas, pájaros, y las focas grises del Atlántico.
Koyunlarımız telef oluyor.
Estamos perdiendo corderos.
Bir gece, dışarıda koyunlarına bakıyormuş.
Una noche, estaba en los cerros cuidando sus ovejas.
Minnettarız, ama fethettiği topraklar Nil'den Babil'e uzanan Beş Şehrin Efendisi, Koyunların Hakimi'nin yardımı olmadan da başarılı olabilir.
Te lo agradecemos, pero el señor de las Cinco Ciudades, cuyas conquistas se extienden desde el Nilo a Babilonia, puede conseguirlo sin la ayuda del juez de los pastores.
Benim şarkı söylemem, koyunlarımın melemesine benzer.
Mi canto suena al balido de las ovejas. Ahtur, Ahtur...
Koyunlar, bir hain tarafından yönlendirilir.
Las ovejas son guiadas por el "Traidor".
Apaçık bir gökyüzünün altında Bulutlar yünlü koyunlar gibi Gökyüzündeki melekler gibiler
En el cielo veraniego, las nubes, ovejas afelpadas, parecen ángeles allá en lo alto.
Ağılda, hala tedirgin olan koyunlar, sessizlikte uykuya dalacaklar.
En el redil, las ovejas, alteradas todavía, se quedarán dormidas en el silencio.
Peki koyunlarının kaldırımlarda gezmesini mi öneriyorsun bana?
¿ Van a pastar por las aceras?
Koyunları sürenlerde silahlarıyla yaşayan adamlardı.
Y con las ovejas cabalgaban hombres que también vivían según sus rifles.
Ve Morgan Lane yıllar sonra Montana'nın sığır topraklarına koyunlarını sürdüğünde durum böyleydi.
Y así fue cuando Morgan Lane cabalgó hacia el norte años después conduciendo a sus ovejas hacia las tierras ganaderas de Montana.
Koyunların canı çıktı ve su içmeleri lazım.
Las ovejas están rendidas y necesitan agua.
- Koyunların bugün bir adım daha atacak halleri kalmadı.
- Las ovejas no pueden dar un paso más.
Babanın seni götürdüğü Avustralya koyunlar için iyi bir ülke, Mr Lane.
Australia, donde le llevó su padre, es un buen país para ovejas, señor Lane.
Küçük Bo-Peep'sin koyunlarını bulamamasına şaşırmamalı.
No me extraña que la Pastorcilla no encontrara a sus ovejas.
Dünyanın tüm koyunları sizde.
Están todas aquí. Todas las ovejas del mundo en un rebaño.
Bazı... Bazıları koyunlardan hoşlanmıyor, Ama ben değil. - Ben koyunları severim.
A muchos no les gustan las ovejas, pero a mí sí.
Ve öyle göründüğü için dün geceki koyunlarınız gibi vurulacak mıyım?
¿ Y me dispararán como a las ovejas anoche, solo por las apariencias?
Mac, dikkat et koyunlar dağılmasın.
Mac, que las ovejas permanezcan agrupadas.
Tıpkı korkmuş koyunlar gibi kimse sokağa çıkmıyor.
Las calles están desiertas.