English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Koz

Koz translate Spanish

1,178 parallel translation
Eric'in bu sapık davranışı, hayatın boyunca ona karşı kullanacağın bir koz olabilir diyelim ki Eric sana bir elmas almasını istiyorsun, ama o olmaz diyor.
La conducta pervertida de Eric, la puedes utilizar el resto de tu vida. Digamos que quieres que Eric te compre un diamante, pero el dice que no.
Her şey koz hakkında.
Lo importante es el palo.
Biz Budapeşte Yahudilerini, Müttefik güçlere karşı bir koz olarak kullanıyorlar.
Nos están utilizando los judíos de Budapest para sacarles concesiones a los Aliados.
Herkese üç kart, son olarak ters konan karta koz denir.
Tres cartas cada uno, y luego la que él voltee es la del triunfo.
Demek elinde bir koz var.
Así que tienes una carta en el juego.
Ramsay'e karşı elinde nasıl bir koz var bilmiyorum ama ortağının adını vermiyor
No sé qué tipo de influencia tenga este tipo sobre Ramsay pero no dirá el nombre de su cómplice.
Fakat Alfonso Amca'nın elinde gizli bir koz var.
Pero el tío Alfonso tiene un as bajo manga.
Çocuğu koz olarak kullanmam gerekiyor, fakat onları ne kadar süre yaklaştırmayacağımdan emin değilim.
Necesito al chico de rehén pero no sé por cuanto tiempo podré tenerlo aquí.
Tony'i Michelle'in kaçış yolu açması için koz olarak kullanıyor.
Está intentando usarlo para forzar a Michelle a abrirle una ruta de escape.
Bu önemli bir koz olabilir.
Esa confianza podría ser importante.
Dean'le olan pazarlığımı açıkladım zaten. Artık elinizde bana karşı koz yok.
Ya he confesado mi acuerdo con el Sr. Dean su gente ya no tiene poder sobre mí.
- Ellerine koz vermeyin.
- No quiere amenazas internas.
Hükümet, hayatini vatandaslik haklarindan mahrum edilenlere adamis bir adamin itibarini zedelemek için suçlamalari koz olarak kullandi.
El gobierno preparó cargos para su deshonor. Quien ha dedicado su vida para los derechos privados.
Yapamam. Sivil haklarini zedeler ve Zarek'e koz verir.
No puedo hacer eso, violaría sus derechos civiles, Precisamente lo que Zarek quiere.
- Savunma avukatının eline böyle bir koz vermek.
Intentaremos conseguir que éso pase por un abogado defensor.
Clyde'ı yalnız bırakırsan, Dandridge'in elinde Clyde'a karşı koz kalmaz.
Sé que si dejas a Clyde, Dandridge no tendrá nada con que chantajearle.
Başarırsak, bir tedavi bulmak için Yüksek Konseyi, daha fazla zaman vermeye... zorlamak adına bunu koz olarak kullanabilirsin.
Si tenemos éxito, podríamos usarlo como una influencia para obligar al Alto Consejo a darnos más tiempo para encontrar una cura.
Ve elimizdeki tek koz o.
Y él es la única palanca que tenemos.
"Koz" unla işin bittiğinde haber verirsin.
Hazme saber cuando hayas acabado con tu, uh, "palanca".
O kadinin eline koz verdin.
¿ No entiendes?
Birlikte olmamamızın davayı karışık hale getirdiğini ve Michael'ın eline koz verdiğini söylüyor.
Dice que el hecho de que no estemos juntas sólo complicará el caso y dará a Michael mayor ventaja.
Unutma, benim de elimde koz var.
No lo olvides. Yo también tengo cartas para poner en juego.
Bu defa koz olarak bir şeyler al ki doğruyu söylediğini anlayalım.
Consigue una garantía esta vez, así sabemos que dice la verdad.
Bu işe son vermek için gerçekten Aceveda'ya daha fazla koz vermek istiyor musun?
- Que lo demuestren ellos. - ¿ Quiere... darle más razones a Aceveda para cancelar la operación?
Onu yakalayıp, kundakçıyı ele vermesi için koz olarak kullanın.
- Entonces, lo arrestamos... usamos eso para que nos dé el nombre del incendiario.
Tercümenin tamamını bitiremedim, bu da elimizde halen bir koz olduğu anlamına geliyor.
Todavía no he terminado toda la traducción, lo que significa que todavía tenemos alguna influencia
Onlara karşı kullanabileceğim bir koz lazım.
- Necesito una ventaja.
Rumkowski, kendisine karşı olanlara, gerektiğinde elindeki kamplara gönderme yetkisini koz olarak kullanıyor ve yetkisini farklı şekillerde de suistimal ediyordu.
En ocasiones, Rumkowski utilizaba las deportaciones para sacar a los que se le oponían, y abusaba de su autoridad en otras formas.
ya da herhangi bir rockçının elinde bulunan ve sahnede yapılacak en güçlü koz mudur?
¿ O es el movimiento más poderoso... en el arsenal de un roquero?
Gereken tek şey, güçIü bir koz.
Sólo se necesita tener el objeto adecuado.
Kara suratlılara karşı elimde bir koz varsa, o da şudur :
Si tengo algo en contra de la gente de color es eso :
Elinde iyi koz var galiba...
Tienes unos bien grandes.
O gün niyeti biber dolması, yo... zeytinyağlı dolma, içi kuskus ile doldurulmuş kabak dolması ve tatlı olarak da koz helvası hazırlamaktı.
Aquel día había hecho pimientos rellenos, no, pimientos en ensalada, calabacín relleno, conejo con cuscús y de postre, turrón con mascarpone.
Onu vazgeçirmek için... çocuğu koz olarak kullanacak birisi değilim.
Y, ¿ has pensado en Arjun? No soy la clase de mujer que usa a su hijo como excusa para retroceder...
Onların eline koz vermemen gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
Ni siquiera deberías permitir que te pusieran en alguna situación remotamente comprometedora.
Eğer parayı şirket içinde harcarsan, savcılığa herhangi bir koz vermemiş olursun.
Si lo gastas en la empresa, nada puede hacer la fiscalía.
Sekizden ona kadar dört kartlık parçan varsa büyük koz olur ve bu parçayla elini ikiye kadar yükseltebilirsin. İtiraf et.
De ocho a diez con cuatro cartas del mismo palo y honores, puedes subir a dos en ese palo.
Belki, aileni bir koz olarak tutuyorlardır.
Puede que estén usando a tus padres para negociar
Koz yok.
Una sin triunfo. Tengo...
Dosyayı yeniden açmamız, davada size koz verecektir.
Nos obliga a reabrir el caso eso crea la duda razonable que necesita para ir a juicio.
- Niye kadına koz veriyorsun?
¿ Por qué le sigues la corriente todavía?
Ne demek oluyor bu? Belki bu elimize bir koz verir. Değişiklik olsun, bu seferlik biz ona baskı uygulayalım.
Tal vez esto nos dé algo para ponerle la bota en el cuello a él para variar.
Yani ellerindeki en büyük koz sensin.
¿ Entiendes? Tú eres su mejor ventaja en contra de él.
Bir koz.
Para negociar.
Bizi birbirimize karşı koz olarak kullanmaya çalışma.
Tu padre y yo hablamos, así que no nos pongas a uno frente al otro.
Adamlarımı koz olarak kullanma planında cinayet de mi var?
¿ Tus intentos de dividir a mi equipo incluyen planear un homicidio?
Koz.
Con palanca.
Elimizde koz yok mu, yani?
� No tenemos palanca?
Tamam, l güne koz benim gün sanırım.
Bueno, supongo que arruiné tu día.
Bundan böyle, ona koz vermek yok!
Basta de grandes gestos.
Birilerine söylemen umurumda değil aptal şey, ama o adaya geri dönemem, ve eğer baban problem çıkarırsa elimdeki tek koz sensin.
Está muerto. - ¿ Qué ocurre? ¿ Qué ocurre?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]