Kraliçe translate Spanish
7,806 parallel translation
Majesteleri, Kraliçe Elizabeth.
Su majestad, la reina Isabel.
Mücadelelerine destek ol. Çünkü onlar Katolik Kraliçeleri olan Mary'nin ölmesini istiyorlar... İngiliz Katolikler bu Kraliçe'nin tahtında hakkı olduğuna inanıyorlar.
Respaldáis sus esfuerzos porque ellos quieren que María, su reina católica, se vaya, una reina que incluso los católicos ingleses creen que tiene derecho a vuestro trono. ¿ Qué será lo siguiente?
İskoçya'daki Kraliçe MAry'e sadık olanlara yardım eden bir generalden rahatsız edici haberlerim var.
Tengo noticias inquietantes de una ayuda general de esos leales a la reina María de Escocia.
Majesteleri, kraliçe sizi görmek istiyor.
Su majestad, la reina solicita vuestra presencia.
Zavallı genç rahip kraliçe anayla karşılaştıktan sonra...
Después de que el pobre monje compartiera un encuentro con la reina madre.
Merak ediyorum, kraliçe olma ihtimali seni ne kadar eğlendirir.
Me pregunto si es posible que contemples una posibilidad de ser reina.
Kraliçe Elizabeth seni istiyor.
La reina Isabel te quiere a ti.
Şey, pek çok kral ve kraliçe ayrı yatak odalarına sahip.
Bueno, muchos reyes y reinas tienen aposentos separados.
Majesteleri, kraliçe döndü, ve ona katılmanızı istiyor.
Majestad, vuestra reina ha llegado, y solicita que os unáis a ella. ¿ Juana?
Beni kraliçe yapacağını söyledi.
Me ha dicho que me convertiría en una reina.
Bana söylendiği kadarıyla, Elizabeth'den daha güzel, zarif ya da bilge bir kraliçe yok.
Por lo que me han dicho, no hay reina más bella, graciosa o sabia que Isabel.
Yavru kedilerin Kraliçe Latifah'sı resmen.
Es como la Queen Latifah de los gatitos.
- Kraliçe.
Queen.
Bunu yarından sonra Kraliçe Mary'e verin.
Dadle esto a la reina María, pero no antes de mañana.
Daha sonra, kraliçe bunu farkederse bana neler yapabileceğini düşündüm.
Entonces pensé en lo que me pasaría si la reina se enteraba.
Kraliçe Beth acil bir durum olduğunu söyleyince herkesin yerinden fırlaması gerekiyor.
La Reina Beth dice que hay una emergencia, y todo el mundo se supone que salte.
Kraliçe ikimizin görüşmesini emretti.
La reina ha ordenado que nos veamos.
Daha çok karısının parasını çarçur etmiş ve kraliçe onun kaynaklarını kesmiş gibi.
Lo más seguro es que haya dilapidado el dinero de su esposa y ella le cortó el grifo.
Deli, sifilisli kraliçe olarak hatırlanmak istemiyorum.
No quiero ser recordada como una loca reina sifilítica.
Ve onların Kraliçe'leriyle.
Y con su reina.
Kraliçe'nin hazinedarı olmak ve sonsuz sadakatine inandırmak için adamın kendine ne yaptığını biliyor musun?
¿ Sabes lo que habrá hecho para convertirse en el tesorero de la reina y asegurarse respeto eterno?
'Ve Kraliçe bizi işaret edince,
" Y cuando la reina nos señaló,
Britanyalı Afgan tazıları hayatlarında ilk defa kendi ülkelerinden insanları görüyorlardı, çünkü Kraliçe'nin arkasından gelen vagonlarda
"Por primera vez en sus vidas, 'Perros Afganos británicos estaban viendo la gente de su propio país " Porque en los coches que siguiron a la reina,
Kraliçe'nin doğum günü kutlaması
celebración cumpleaños de la reina.
Bundan dolayı, Kraliçe'nin kutlamaları doğrultusunda birkaç küçük hatıra yaptığımız için mutluyuz.
Por esto estamos muy contentos de, uh, hacer un pequeño símbulo por los celebraciones de la reina.
Kral ve Kraliçe hakkında her zaman konuşulur.
Siempre se habla del rey y de la reina.
Kraliçe olarak, görevimi de bırakmayacağım.
Y yo nunca he de hacer nada que comprometa mi deber como reina.
Bunu yapan Kraliçe'ydi, ben değildim.
- Esa fue la Reina, no yo.
Öyleyse, Kraliçe benim için de böyle bir şey denemeye yeltenirse...
Bueno, si la Reina intenta hacer algo así conmigo...
Kraliçe öldü.
La Reina ha muerto.
Kesinlikle. "Kraliçe maalesef biraz rahatsız." diyeceğim.
Exacto. La reina está indispuesta desafortunadamente.
Kral Simon ve Kraliçe Helena'nın ilk çocuğu olan Prens Robert, büyüleyici bir katılımla...'
"El hijo primogénito del Rey Simon y de la Reina Elena, el Príncipe Robert era una combinación fascinante..."
Kraliçe Güvenlik Şefi'ne, daha kendi kızını idare edemediğini söylediğinde ne söylememi istersin?
Cuando la reina le pregunta a su jefe de seguridad por qué no puede controlar a su propia hija, ¿ qué te gustaría que le dijera?
Kraliçe biliyor mu?
¿ Lo sabe la reina?
Kraliçe her şeyi bilir.
La reina lo sabe todo.
Deneyebilirsin, Kraliçe.
Podrías intentarlo, reina.
Annen'e... kraliçe'ye, İrlandalı bir adam çakmış olabilir.
¿ Que su madre, la reina, tuvo que ver con un irlandés?
Karım muhteşem bir hayat hak ediyor Ve kraliçe bile ne zaman bitip bitmeyeceğine kara veremez. "
Mi esposa merece una vida entera de lágrimas, y ni siquiera la reina de Inglaterra decidirá cuándo es suficiente. "
Ama fikrini değiştirirsen benim işimi beni ya da Kraliçe'nin isttediği her neyse, onları düşünme.
Pero si cambias de opinión, ni por un segundo te preocupes por mí, o por mi trabajo, o por lo que la reina quiera, o nada de eso. ¿ Está bien?
Bak, işte ana kraliçe.
Ahí tienes a la reina madre.
Majesteleri, Kraliçe Yasmin Fawaz. - Kahretsin.
Su Majestad, la reina Yasmin Fawaz.
Kraliçe Elizabeth'in o kadar da komik bir insan olmadığını duymuştum.
He oído que la reina Isabel en persona no es tan divertida.
Hiç kraliçe olmamaktansa yaşlı kraliçe ol.
Bueno, mejor ser una reinona vieja que no haber sido nunca una reinona.
Burası John Dee'nin eviydi. Matematikçi, gök bilimci Kraliçe Elizabeth'in danışmanı ve aynı zamanda sırdaşı.
Este era la finca de John Dee, matemático, astrónomo, consejero de la Reina Isabel I, también confidente y contemporáneo de...
Alice Harikalar Diyarında'dan Kırmızı Kraliçe'yi çağırmış.
Ha invocado a la Reina roja de "Alicia en el país de las maravillas".
Kırmızı Kraliçe, Aynanın İçinden'de geçiyor.
La Reina roja es de "A través del espejo".
Hey, hey, Kraliçe!
¡ Oye, oye, Reina!
Hey, Kraliçe!
¡ Oye, reinita!
Moldovya Kralı Rupert ile evlendim ve kraliçe seçiliyorum anlayacağın.
Me casé con el rey Rupert de Moldavia, y me están coronando reina, así que...
Bir zamanlar bir kralla kraliçe yaşarmış.
Hace mucho tiempo vivían un rey y una reina.
Kraliçe beni tutsak etmenizi değil bana iyi bir şekilde hizmet etmenizi buyurdu.
Que se supone que cuidar de mí. No me impida hacer lo que quiero.