Kristal translate Spanish
1,902 parallel translation
- Bir kristal.
- ¿ Un cristal?
Bir kristal bir futbol sahasını yok edebilir.
Un cristal vuela un campo de fútbol.
- Kristal patlayıcı.
- El cristal explosivo.
Kristal toplu birisi değil.
No es de las que mira una bola de cristal.
Bunu akıl gözünde kristal berraklığında görmeni istiyorum.
Quiero que eso quede nítido en su imaginación.
... kristal bir küre el falı bakılıyor.
# Una bola de cristal # Lectura de la mano, luz de velas
Burada ne kadar kristal kombinasyonu olduğundan haberin var mı senin?
¿ Tienes idea de cuantas combinaciones de cristales hay?
- Dur... sadece sorsana... kristal küresini bakabilir mi.
- No, no. no. Sólo pregúntale si puede echar un vistazo a su bola de cristal.
- Bir kristal küre gibi açık.
Tan clara como una bola de cristal.
Ve kristal kürelerle çalışmıyorum.
Y no trabajo con bolas de cristal.
Şimdi kimyasal bileşimin kristal yapısını bilinen meyvelerle karşılaştıralım.
Ahora comparamos la composición química del polvo cristalino con una lista de productos conocidos.
Hiç beyaz kristal yoktu.
No había cristales blancos.
Martinler onu içtiyse, işte o zaman kristal olmayabilir.
Si los Martin lo bebieron, eso explicaría la ausencia de cristales.
"Kristal küreyi at" komutunu vermemek için kendimi zor tutuyorum.
Estoy tentado a decirle que pase por la bola de cristal
Buzul büyüklüğündeki bu muazzam taşlar, Unutulan Kayalıklar'a ulaşır, köşelerden safirlere bölünür sonra 30 kilometrelik kristal vadiye dökülür.
Esta joya enorme, del tamaño de un glaciar llega a los Acantilados de Oblivion y luego rompe en zafiros al borde. Caen 100.000 pies en un barranco de cristal.
Kristal topun bu seçimleri kazanacağını söylüyor mu?
¿ Y qué dice su bola de cristal? ¿ Él ganará esta elección?
Demek ki şu anda baktığımız tozlaşan kristal madde, atropin kalıntısı.
Significa que el residuo cristalino eflorescente que estamos buscando es un rastro de atropina.
- Kristal kafatası.
- La calavera de cristal.
Sanırım kristal kafatasıyla ilgili.
Creo que tenía que ver con la calavera de cristal...
Delirdiğimi düşüneceksiniz ama bu felaketlerin kristal kafatasıyla bir alakası var.
Sé que creen que estoy loco pero los desastres se relacionan con la calavera de cristal.
Kristal kafatası.
La calavera de cristal.
Efsaneye göre, kristal kafatası sunaktan kaybolursa dünyanın sonu gelir.
La leyenda dice que si falta la calavera de cristal en el altar será el fin del mundo.
Hayır, Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığını seyrettim.
No. Vi Indiana Jones y el Reino de la Calavera de Cristal.
Kristal kürenin sunağı bu tarafta.
- El altar está por allá. - Bien.
Kristal olmadan kristal toptan bakmak gibi.
Como una bola de cristal, sin la bola.
Şeytanın nereye gideceğini bilmen için kristal bir küren olmalı.
¿ Tienes alguna clase de bola de cristal que diga donde va a estar el demonio?
Onu büyükannenin bana verdiği kristal küpelerle tutuşturabiliriz.
La podemos prender con este aro cristal que me dio la abuela.
Hey, kristal kurukafalara bak.
¡ Mira las calaveras de cristal!
Eğer bir gelecek varsa bizim için kristal kurukafalara inandığını söylemen gerek.
Si vamos a estar juntos necesito que me digas que crees en las calaveras de cristal
Kristal kurukafalara inanıyorum.
Creo en las calaveras de cristal
Kristal kurukafaların görünmez ışınlar gönderme zırvası hariç.
Al margen de las calaveras de cristal emitiendo sus invisibles rayos de gilipolleces
Ama kurukafam. Kristal kurukafam.
Pero mi calavera, ¡ mi calavera de cristal!
Kristal esas işi.
El cristal es lo principal.
Kristal yapı bozulmamış.
Bien, la estructura cristalina está intacta.
Kristal çekmecelerini yok ederken kullandığınız.
La que usó para destruir las bandejas de cristal.
Benim için hayat kristal bir merdiven değil.
"la Vida para mí no ha sido " ninguna escalera de cristal.
Optik kristolografik analiz kristal yapının içine kutuplu bir ışık tutar.
el análisis óptico cristalográfico brilla una luz polarizada en la estructura de cristal.
Işığın nasıl yansıdığı, karışımını ortaya çıkarabilir - kristal içinde azot veya sülfürün sıkıştığını.
Como la luz refractada podría revelar impurezas - nitrógeno o azufre atrapados dentro del cristal.
Kristal bir küre gibi değil mi.
Es como si necesitase una bola de cristal o algo.
Bu kristal tek kanıtımız.
Este cristal es la única clave que tenemos, así que apéguese a la ciencia,
Kristal mi?
¿ Cristal?
Jor-El bir Krypton kristalinin içindeki karmaşık bir program. Kaleyi yapan kristal ile aynı.
Jor-El es solo un complejo programa de computadora adentro de un cristal kriptoniano... el mismo cristal que creo la fortaleza.
O kristal Lex Luthor'u bulmak için tek ip ucu.
Este cristal es la única pista que tenemos así que encuentre a Lex Luthor.
Kristal nerede?
¿ Dónde está el cristal?
Elmas şeklinde bir kristal...
Me robaron un cristal...
Kristal hakkında ne biliyorsun?
¿ Qué sabes del cristal?
Davis bu aralar kristal topum biraz bulanık.
Sabes, mi bola de cristal está dañada.
İkisi de kristal kurşun.
Ambos son cristal de plomo.
Kristal bir yaşam formu, galaksinin en zekisi.
El es un Xylok, UNa forma de vida cristalina. La mas inteligente de toda la galaxia
çoğunlukla Kristal Meth ( metamfetamin )
Metanfetaminas, principalmente.
Keş Winehouse, kristal kafatası...
¿ Calavera de cristal?