Kryptonite translate Spanish
100 parallel translation
Söylediklerin doğruysa, Kryptonite getirmemiz büyük şans olmuş demektir...
Si lo que usted dice es verdad, tenemos suerte de haber traído la Kryptonita.
Hepsi Kryptonite'e.
Todo a "Criptonita".
- Yapabilirsin Kryptonite!
- ¡ Puedes hacerlo, "Criptonita"!
Haydi Kryptonite bebeğim.
¡ Vamos, "Criptonita"! ¡ Míralo!
İşte böyle Kryptonite.
- ¡ Vamos, "Criptonita"!
Haydi Kryptonite! Haydi oğlum!
¡ Vamos, "Criptonita"!
Lapa da Kryptonite'e oynamış. Lanet olası uğursuz.
El maléfico "Papilla" apostó a "Criptonita".
Haydi Kryptonite!
Vamos, "Criptonita".
Haydi Kryptonite!
¡ Todavía puedes lograrlo! - ¡ Resiste!
Beyaz yıldırım kazandı! Kryptonite tam bir şok yaşattı!
¡ "White Birch" gana sorprendiendo a todos!
Bu ringde hiç Kryptonite yok.
Y no hay kriptonita en el cuadrilátero.
Süpermen'i öldürebilecek tek şey bile, Kryptonite'a bağışıklığının olmaması, Ve buna rağma o hayatta kalmayı başarıyor.
Incluso la única cosa que puede matar a Superman, la única cosa contra la cual no tiene inmunidad, la Kryptonita, en el fondo sabes que sobrevivirá.
Lootz sopaya bağlanmış Kryptonite gibi.
Bernie es como una vara con kriptonita.
ya da kryptonite.
Toda esa criptonita.
Kırmızı kryptonite'in neler yaptığını kendisi biliyor.
Sabe cómo actúa la kryptonita roja.
Kırmızı kryptonite etkisinde olduğu sürece, Daha kötüsünü yapamaz.
Entre más tenga la kryptonita roja, peor se pone.
Benim Kryptonite bağışıklığım var, metal ağız. Vazgeç!
Soy inmune a la kryptonita, bocón metálico. ¡ Ríndete!
Her gün Clark Kent'in bir kutu kryptonite tutuğunu göremezsin.
No ves todos los días a Clark Kent agarrado a una caja de Kriptonita.
Onu Kryptonite ile öldürmeye çalışarak yenilmez bir duruma getirdi.
Lo hizo invulnerable al tratar de matarlo con kriptonita.
Siyah Kryptonite.
Kriptonita negra.
Dr. Emil Luthorcorp laboratuarını aradı. ... sıvı kryptonite gönderecekler.
El Dr. Emil tiene un contacto en los laboratorios de Luthorcorp que le envió kriptonita líquida.
Mavi Kryptonite kullanarak güçlerimi yok ettim. Aynı küreyi değiştirip bu dünyada tanrı olmanızı engellediğim gibi.
Usé la kryptonita azul para quitarlos de la misma manera en que corrompí el orbe para que ninguno de ustedes pudiera gobernar este planeta como dioses.
Çok fazla kryptonite var.
¡ Hay demasiada kryptonita!
Kryptonite'e maruz kalmış biri olarak mutlu görünüyorsun.
Para haber sufrido un grave caso de kryptonita, te ves muy feliz.
Kadın benim kryptonite'm *, tamam mı?
Ella es mi kriptonita, ¿ de acuerdo?
Normalde Kryptonite sadece beni etkiler başkalarını değil.
Normalmente, la kryptonita sólo me afecta a mí, no a los demás.
Kryptonite silahlar mı?
¿ Armas de kryptonita?
Bir paket dolusu kriptonit, ha?
"Pocket Full of Kryptonite"
Tess Kryptonite'in bana zarar verdiğini bilen tek kişi.
Tess es la única que sabe lo que la kryptonita puede hacerme.
Bilgisayar ekranından bakmadığına göre sanırım Clark sonunda Kryptonite deponu buldu.
Puesto que no estás abrazaba a tus propias ciberpantallas, asumo que Clark por fin ha descubierto tu arsenal de kryptonita.
Sendeki Kryptonite depoları haritası ile bize karşı gelecek her şeyin üstesinden geliriz.
Y con tu mapa de los arsenales de kryptonita, podemos deshacernos de cualquier defensa que tengan contra nosotros.
Güç kullanmaya yanaşmayan biri olarak Chloe'nin Kryptonite stokunu yok etmekte gecikmemişsin.
Para alguien tan reticente al unir fuerzas, ciertamente no has perdido tiempo destruyendo los almacenes de kryptonita de Chloe.
Kryptonite depon dünyayı kurtarmamızı sağlayan tek şeydi.
Tu arsenal de kriptonita fue la única cosa que salvó al mundo.
Zod ile birlik olmam sana ve Oliver'a arkamı dönmemin tek nedeni Kırmızı Kryptonite değildi.
Y yo formando un equipo con Zod, dandoos la espalda a ti y a Oliver, no todo fue por la kriptonita roja.
Kryptonite'ta olur o dediğin, biz Kaliforniya'dayız.
Esto es kryptonita. Es de California.
Belki bir dahaki sefere Kryptonite kullanmazsın.
Tal vez la próxima vez uses menos kryptonita.
Mavi Kryptonite de güçlerimi alıyor.
La kryptonita azul también me quita los poderes.
Herkes dışarıda ve yanlarında Kryptonite silahları mı var?
Están en el campo y empacando- - ¿ Armas de kryptonita?
Takımım Kryptonite silahları ile donatıldı.
Todo mi equipo está equipado con armas de kryptonita.
Mavi Kryptonite.
Kryptonita azul.
Mavi Kryptonite'i bilmen seni diğerlerinden üstün kıldı!
¡ Sabías que la kryptonita azul evitaría que ascendieras con los demás!
Zod beni mavi Kryptonite ile bıçakladı.
Zod me apuñaló con kryptonita azul.
Yine kryptonite mi?
¿ Kryptonita otra vez?
Mavi Kryptonite sayesinde olmalı.
Debe haber usado kriptonita azul.
Görünüşe göre İntihar Ekibi deriyi geçebilecek kadar mavi kryptonite ile bu ışımayı yapmış.
Parece ser que el escuadrón suicida usó una fluroescencia subcutánea con la suficiente kriptonita azul para penetran en la piel
Biz sukkubus'lara karşı kryptonite etkisi yapar.
Es como kriptonita para nosotras las súcubos.
Bu daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Daha akıllı olmalıyız, belki Kryptonite stoklamalıyız.
Lo que significa que tenemos que ser cautelosos, tenemos que ser inteligentes, y tal vez juntar algo de Kriptonita.
Sanırım Kryptonite'ları kaldırabiliriz değil mi?
Supongo que podemos dejar la Kriptonita, ¿ verdad?
Beklendiği gibi Kryptonite yarışa lider başladı.
¡ "Criptonita" largó a la cabeza!
Kryptonite'e mi oynadı?
¿ Apostó a "Criptonita"?
Kırmızı kryptonite maruz kaldın mı?
¿ Has estado bajo la kriptonita roja?