Kusursuz translate Spanish
6,200 parallel translation
Evlatlık almak için kusursuz bir adaysın.
Bueno, eres el candidato perfecto para adoptar.
Sheldon kusursuz olmaman benim için önemli değil.
Sheldon... no me molesta que no seas perfecto.
Sanki daha önce yaptığınız şey kusursuz bir kamuflajdı.
Porque lo que tenías antes era un disfraz muy complejo.
"Sana göre kusursuz bir randevu nasıldır?"
¿ Cuál es tu idea de una cita perfecta?
En azından benim kötü olduğum bir konu var seni çok başarılı, kusursuz erkek örneği!
Por lo menos chuparía algo... superas las expectativas, ¡ espécimen perfecto de hombre!
Yeni çip saf, kusursuz.
Este chip nuevo es puro, es perfecto.
Kazanan yok, kusursuz sistem yok.
No hay ganadores, no hay sistema perfecto.
Hydra Bay Peterson'ı kusursuz bir ölüm makinesine çevirmek için epey yatırım yaptı.
Hydra invirtió bastantes fondos para convertir al Sr. Peterson en la perfecta máquina asesina.
Herkes bilir ki eğer kusursuz iseler sudyene gerek yok.
Todo el mundo sabe que si son perfectos, puedes ir sin sujetador.
Bu adam kusursuz bir kurban.
Este tipo es el chivo expiatorio perfecto.
Kusursuz bir benzerlik değil biliyorum, ama biz...
Él y Mozzie deben estar ya lejos. Sé que no es un parecido perfecto, pero podemos...
Söyleyin, kusursuz işçiliği aranızdan kim çıkardı?
Ahora, ¿ quién es el responsable de esta fina pieza de artesanía?
Tek arzumuz o tehlikeli yaratıkların olabildiğince kusursuz şekilde imha edilmesi.
Solo deseamos que esas criaturas peligrosas sean erradicadas de una vez.
"Kıyamet" en sevdiğim film dersen, kusursuz kadın sen olabilirsin.
Si me dices que "Apocalypse Now" es tu película favorita, podrías ser la mujer perfecta.
Chelsea bütün detayların kusursuz olmasını istemiş, morfininden son yemekte içtiği şaraba kadar.
Chelsea quería que cada detalle fuese perfecto, desde la cantidad de morfina hasta el vino que tomaría con su última comida.
Kusursuz bir plan yaptığımı düşünmüştüm.
Pensé que tenía el plan perfecto.
Bu parçaları kusursuz hale getirmek için saatlerce çalıştım Derek.
Me costó horas de trabajo minucioso perfeccionar estas piezas, Derek.
Bu hesaplamalar kusursuz.
Los cálculos eran perfectos.
Palm kusursuz bir denekti.
Palm era el sujeto de prueba perfecto.
Kusursuz olacaksınız.
Vais a ser perfectos.
Rolling Stones için kusursuz bir takma isim.
Suena como el nombre código perfecto para los Rolling Stones.
Zamanlamamız kusursuz olmalı.
Nuestro calendario tiene que ser perfecto.
13 kusursuz.
13 es perfecto.
Tamam, ama eğer Bob müşterilerini soymak istediyse... kusursuz bir sistemi vardı.
Vale, pero si lo único que Bob quería era robar a sus clientes... Es decir, tenía un sistema infalible.
O ağaç kökü biraz fazla kusursuz durmuyor mu?
¿ Este tocón no te parece demasiado perfecto?
- Adil davrandınız, değil mi Bay Tipping? - Kusursuz bir şekilde.
- Que ha sido justo, ¿ no, señor Tipping?
Credit Versoix de işlerini böylesine agresif şekillerde yapmaya alışık olan bir kişi için kusursuz bir bankacılık ortağıdır.
Y Credit Versoix es la entidad bancaria perfecta para un hombre acostumbrado a la práctica agresiva en los negocios.
İnsanoğlu kusursuz değildir.
El hombre es imperfecto.
Umarım öylesindir çünkü bu kusursuz olmalı.
Eso espero, porque tiene que ser impecable.
Seni oradan nasıl çıkarırım diye düşünüyordum. Sonra elimde bir sapığın eşyalarının kusursuz kombinasyonunun olduğunu gördüm. Fare, kayganlaştırıcı, içki.
Luchaba con todas mis fuerzas buscando una manera para sacarte de allí, cuando me percaté de que era la combinación perfecta de las delicias de un pervertido el jerbo, la vaselina, el alcohol el pasamontañas.
- O zaman bile kusursuz olmak için- -
Aún entonces me sentía presionada por ser perfecta.
Kusursuz bir ton bu.
Este es el tono perfecto.
Ama bizim için, o bizim kusursuz küçük mucizemiz.
Pero para nosotros era nuestro perfecto pequeño milagro
- Kusursuz.
- ¿ Todo funciona?
Pekala, sadece sesli düşünüyorum, Düşünüyorum da, beyaz bir limuzin... şampanya şişesi, kusursuz caz...
Bueno, solo es una idea, pero estoy pensando en una limusina blanca, botella de champán, jazz suave...
- Unutma, kusursuz ol.
- Recuerda, sé discreto.
Kusursuz bir burundu.
Tenía una nariz perfecta.
Kusursuz kurban. Evrimin zirvesine vardığımızda insanların benmerkezci iradesi önemsiz bir unsurdan öte olmayacak.
El sacrificio perfecto. los rasgos restantes del ego humano no serán más que un margen de error.
Yelkenlerin kusursuz biçimine, üstlerinde parlayan ışığa bakın.
Las formas precisas de esas velas, con la luz brillando en ellas.
Sıradaki parça 4573, kusursuz Aztek öncesi figürü tahminen M.Ö. 1800 ila 1500 arasında.
El siguiente artículo será el lote número 4573... una impecable y espectacular escultura pre-olmeca... que data de 1800 a 1500 antes de Cristo.
Yani, kusursuz. Güzel, becerikli, zeki.
Es perfecta, es preciosa, tiene talento, es lista.
Sen, bir adamı hayata döndürdün ve Will de kusursuz simidi buldu.
Trajiste a un hombre de entre los muertos... y Will encontró la rosquita perfecta.
New York'ta iken... Üç ay boyunca kusursuz simidi bulmakla uğraştın. 24 saattir San Francisco'dasın ve yapacak bir sürü şeyin var.
No, es que, en Nueva York... pasaste tres meses intentando encontrar la rosquita perfecta... y estás en San Francisco 24 horas y te pasa todo eso.
- Kusursuz bir hayatı oldu.
- Una vida perfecta.
Becky'nin kusursuz olmadığını biliyorum.
Se que no era perfecta. Lo sé.
Sergilediğim şeylerin kusursuz olmasını istiyorum.
Me gusta que mi trabajo sea perfecto.
Aramızdan kim, tamamen kusursuz bir hayat yaşadığımızı söyleyebilir?
¿ Quién entre nosotros puede decir... que vive una verdadera buena vida?
Lena kusursuz.
El currículo de Lena es impecable.
Asıl nokta, bu kusursuz bir cinayet...
El punto es, que es el crimen perfecto...
Kusursuz olmalıyım.
Tengo que estar perfecta.
Yine de bu bana tuhaf görünüyor. Buradaki kusursuz üçgen nedeniyle. Burada bir eğrilik yok.
pero me parece un poco raro, porque es perfectamente triangular, no se curva, y toda la idea de este cuadro es, con una paleta muy limitada, que ha creado esta cosa increíble del caballo que sale en la diagonal.