Kırmızı şarap translate Spanish
701 parallel translation
– Bir kırmızı şarap, bir de bira.
- Un tinto y una caña.
Yumurta, tost ve kırmızı şarap.
Huevos revueltos, pan y vino tinto.
Sana biraz kırmızı şarap getireyim mi?
¿ Puedo ofrecerle una copa?
Kırmızı şarap getirecekti.
Ha ido a traerme una copa.
- Size kırmızı şarap getireyim.
- Permítame que le traiga una copa.
Ama hâlâ sarımsak ve kırmızı şarap kokusuna bayılırım.
Pero me sigue gustando el olor del ajo y el vino tinto.
- Bir litre de kırmızı şarap.
- Muy bien.
- Bayana da kırmızı şarap.
Patrón sorpréndanos,.
- Biraz kırmızı şarap getirin.
Y beber. Traiga Nebiolo. No, Barbera.
- Kırmızı şarap istedim.
¡ Trae vino tinto ligero!
Kırmızı şarap ile hazırlanmıştı.
- Preparado con vino tinto.
"Daha sonra, kırmızı şarap."
"Luego, carpa con vino tinto"
- Peki içki olarak? - Kırmızı şarap.
- ¿ Y qué bebe?
Rosto, Yorkshire pudingi, güzel bir kırmızı şarap...
Roast beef, pastel y tinto...
Ayrıca, biraz kırmızı şarap güveçle iyi olabilir gibi geldi bana.
Y pensé que el vino tinto le iría bien al estofado.
- Arga, kırmızı şarap var mı?
¿ Arga, un poco de vino?
Balıkla kırmızı şarap.
Vino tinto con el pescado.
Sıradan bir kırmızı şarap, ama iyi şişelenmiş, efendim.
Es un Beaujolais, pero tiene un buen embotellador.
Bir kadeh kırmızı şarap.
Un vaso de tinto.
Ana yemekle kırmızı şarap, tatlıyla şampanya,
Vino tinto con el plato principal, champagne con el postre.
Ne derler bilirsin "Beyaz şarap ve balık, kırmızı şarap ve kuzu eti."
Sabes lo que dicen... vino blanco con pescado, vino rojo con costillas.
Siz doğal kırmızı şarap tadacaksınız.
Probarán un vino tinto natural.
- Sana ne getireyim Peder? - Sıcak kırmızı şarap.
- ¿ Qué le sirvo, padre?
Biliyor musun, bu tam Paris için düşündüğüm şey bunun gibi küçük bir yer, kareli masa örtüleri kırmızı şarap.
Así exactamente me había imaginado París. Un local como éste, con manteles a cuadros, vino tinto...
- İki kırmızı şarap mı?
Le rouge?
Kırmızı şarap ve biraz daha yiyecek getirin.
Traigan vino tinto y más comida.
Monique, sadece viskiyle ucuz kırmızı şarap olduğunu söyledi.
Monique dijo que sólo había whisky y un tinto asqueroso.
Aynısından ve biraz kırmızı şarap.
Lo mismo, y un poco de vino tinto.
- Bu kırmızı şarap mı?
- ¿ Es eso vino tinto?
Krema ve kırmızı şarap sosuyla servis edilmiş.
Con crema y con salsa de vino.
Dünyanızda kırmızı şarap renginde iki içecek var.
Hay dos refrigerios en tu mundo del color del vino tinto.
Bu kırmızı şarap değil.
Esto no es vino tinto.
Maalesef mahzenimizde kırmızı şarap kalmamış.
Por desgracia, nuestra bodega no dispone de muchos Burdeos.
Bana gelince, ister istiridye yiyeyim, ister balık, her zaman kırmızı şarap içerim, evet.
Tanto si tomo ostras o pescado, empezaré con vino tinto.
Kesinlikle hayır! Kırmızı şarap içilecek, o kadar, daha ne olsun.
No hay nada para tu vino tinto.
- Harmanlanmış kırmızı şarap.
- Una bebida de vino.
Carsini'nin sadece üç kırmızı şarap ürettiğini biliyorum, iki Burgundy, Pinot Noir ve Gamay ve bir bordo şarabı, Cabernet Sauvignon.
Sé que Carsini hace sólo tres vinos tintos dos Burguiñón, Pinot Noir y Gamay y un clarete, Cabernet Sauvignon.
Uh, beyaz şarap garsonu mu yoksa kırmızı şarap garsonu mu?
¿ El encargado de los vinos blancos o de los tintos?
Kırmızı şarap, Ringa balığıyla Akvavit... ve ilk olarak biraz şampanya.
vino tinto, y akvatit con los arenques... Y algo de champaña para empezar.
Yani, başka bir deyişle bonfile ama fileto olmadığı kesin kimsenin pomfrit demeyeceği patates kızartması ve menşeinin meçhul olduğundan kimsenin şüphe etmeyeceği bir kadeh kırmızı şarap.
Se trata de un filete, pero en modo alguno un tournedós, unas patatas fritas que nadie se atrevería a llamar "patatas paja", y un vino de origen dudoso.
Kırmızı şarap.
Vino tinto.
Korkarım ki, ikram edebileceğimizin hepsi bu. Kırmızı şarap. Ancak çok güzel bir mahsuldür.
Me temo que es todo cuanto podemos ofrecer, vino tinto, pero de buena cosecha.
Değişiklik olsun, kırmızı şarap alayım.
para cambiar.
- Kırmızı şarap mı, beyaz şarap mı?
- ¿ Tinto o blanco?
Serinletici bir yudum şarap için bir avuç dolusu kırmızı altın verirdim!
¡ Un puñado de oro rojo por un trago de vino blanco!
Kırmızı şarap mı?
¿ Tinto?
Biraz kırmızı, biraz beyaz şarap.
Un poco de Cassis y vino blanco.
- Bir kadeh kırmızı şarap.
- Vino tinto.
Her çeşit ipe sahipti, farklı uzunluklarda bütün renklerde beyaz ve kırmızı yeşil ve sarı turuncu ve şarap rengi, mor ve mavi.
Tenía cuerdas de todas clases,... de todas las longitudes y de todos los colores. Las tenía blancas,... las tenía rojas, las tenía también verdes, y amarillas. De color naranja, burdeos, púrpura y azul.
Başlangıç olarak yumurta ve kırmızı şarap aldık... sonra Lucien Tendret usulü tavuk.
Para empezar, tomamos huevos al vino tinto.
Plesiosaurus ile beyaz ya da kırmızı.. şarap içer misiniz, Bay Von schoenvorts?
¿ Blanco o tinto para el plesiosauro, capitán?