English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Lad

Lad translate Spanish

4,333 parallel translation
Bob Grange ve tatlı eşi Patty her ihtiyacımızı karşıladı ve yerel tatları almamızı sağlamak için hiç bir fırsatı kaçırmadı.
¿ Don? Entonces, Bob Grange y su encantadora esposa, Patty atendieron todas nuestras necesidades y no perdieron oportunidad de exponernos al singular sabor local.
Seni tanımasam iyi biri olma yolunu yarıladın derdim.
Si no te conociera, diría que estás camino a convertirte en una persona decente.
Babamı senelerce yargıladık. Bu ailede ters olan her şeyi o adamın üstüne yıktık.
Juzgamos padre durante años, convirtiéndose en el chivo expiatorio por todo lo que estaba mal con esta familia.
Haberleri bayağı iyi karşıladı.
Se tomó las novedades sorprendentemente bien.
Bnede, beni aşağıladığını unutayım.
Tu me has humillado y yo lo olvidaré.
Hapisten çıktığımda beni sadece o karşıladı.
Fue el único que me estaba esperando cuando salí de Halawa.
Kimseyi yargıladığımız yok.
Oye, no juzgamos.
- Nasıl karşıladı?
¿ Cómo lo tomó?
Ben de sana minnettarım.. ... olgunlukla karşıladığın ve..... takvimine eklediğin için.
Agradezco con aprecio que estés siendo amable y suficientemente responsable como para incluirlo en tu calendario.
Jessica iyi karşıladı ama.
Bueno, Jessica lo tomó bien.
Aslına bakarsanız hoş karşıladılar.
De hecho, dieron las gracias.
Seni yargıladığım yok.
No te estoy juzgando.
Aşağıladı mı?
¿ La insultó?
Yolu yarıladık sanırım.
Genial. Estamos a mitad de camino.
Soya sütünün yüksek dozda bitki kaynaklı östrojen salgıladığını bunun da insan bedeninde östrojen gibi davrandığını biliyor muydun?
¿ Sabías que la leche de soja contiene altos niveles de fitoestrógeno que imita las funciones del estrógeno en los humanos?
Nehiri geçtiğimizde, zafere giden yolu yarıladık demektir.
Una vez que crucemos el río, estaremos a mitad de camino de la victoria.
- Memnuniyetle. - Memurlarınız Bay Palmer'ı derisinin rengi için mi yargıladı?
- Con mucho gusto. - ¿ Sus oficiales juzgaron al Sr. Palmer...
Dilbilimsel olarak Tanrının günahlarından dolayı kurbanları yargıladığı ifade ediyor olabilir...
Lingüísticamente, podría significar que Dios juzga a las víctimas por sus pecados...
- Karısı nasıl karşıladı?
- ¿ Cómo lo tomó ella?
Öylece oturup beni yargıladınız.
Te sientas ahí y me juzgas.
İğne bunu tektonik değişim olarak algılıyor ve bayağı algıladı.
La aguja los recoge como si fuera un movimiento tectónico, y está recogiendo muchas cosas.
Onun gevezeliği de karşıladığını düşünmüştüm.
Pensé que eso incluía librarnos de conversaciones triviales.
Stills'in Belize yolunu yarıladığını düşünmüştük ama artık farklı düşünüyoruz.
Pensábamos que Stills estaba de camino a Belize, pero ahora sabemos otra cosa.
Haberi pek iyi karşıladığımız söylenemez.
Nadie lo está pasando particularmente bien.
Zaten o yolu yarıladım bile.
Demonios, ya estoy a mitad de camino.
birisi de grup dinamiğinin özüne meydan okuma olarak algıladı.
Alguien así desafiaría la esencia misma de la dinámica de grupo.
Bu yüzden algıladığım kadarıyla her yer zifiri karanlık.
Para lo que a mí respecta, Es negro azabache.
Kendi evreninin haritasını, suda algıladığı binlerce kimyasalı kullanarak oluşturuyor.
Su mapa de su universo está creado a partir de los miles de productos químicos que puede detectar en el agua.
Burada çok ilginç hatta felsefik bir durum var. Çünkü biz insanların dünyayı nesnel bir biçimde algıladığımızı farz etmek kolaydır fakat durum hiç de öyle değil.
Hay un punto interesante aquí, casi filosófico, porque es fácil imaginar que los seres humanos perciben el mundo de cierta forma objetiva, pero ese no es el caso en absoluto.
Haberleri az önce söyledim, şimdilik iyi karşıladı gibi. Ama tam olarak kabullendiğini pek sanmıyorum.
Acabo de decírselo a él, y no creo que lo haya aceptado del todo.
Neyi iyi karşıladı?
¿ Qué no ha aceptado?
"Aaa" ladın!
¡ Ya puedes quejarte!
- Nasıl karşıladı?
- ¿ Cómo se lo tomó?
Her zaman ihtiyacını karşıladım.
Nunca te he dejado sin él.
Kızı, Linda'nın olayıyla mı bağlantıladılar?
¿ Vincularon a esa chica con Linda?
Bunu çok postmodern karşıladığımızın farkındasındır. - Ben taşralı bir kızım.
¿ No te das cuenta que estamos totalmente a la moda?
Böylece "Britta'ladın" de, değil mi?
¿ Para que puedas decir que lo briteé?
Britta'nın "Britta'ladığı" bir balo kendi balosunu "Britta'lamadığı."
Un guateque a la antigua que Britta ha hecho todo menos "Brittearlo". sin "Brittear" su propio baile.
Britta'ladım.
Lo he britteado.
"Bu şeyi gerçekten Britta'ladın."
Has briteado lo mejor de este asunto. "
Daren haberleri nasıl karşıladı?
Solo estoy comprobando. ¿ Cómo se ha tomado Daren la noticia?
Biz Miranda nereye gittiğini öğrenmek için bir kurşun gerekir o gizemli çocuk karşıladığında.
Necesitamos descubrir a dónde va Miranda... Dónde se reúne con el chico misterioso.
Bir profesyonel gibi karşıladı.
Lo tomó como una profesional.
Haftanın sonunda Zheijiang Eyalet'inde olacağımızı söyledim. Bunu nasıl karşıladı?
Le dije que estaremos en la provincia de Zhejiang para finales de semana.
Ciddiyim. Teddy durumu nasıl karşıladı?
Lo digo enserio. ¿ Cómo se lo ha tomado?
- Teddy nasıl karşıladı?
- ¿ Cómo se lo tomó Teddy después?
İyi karşıladığını söyleyemeyeceğim.
No se lo tomó muy bien. Ha solicitado
Sen... Grubu Yoko'ladın!
Tú... ¡ Tú estás "Yoko-nizando" la banda!
Sadece grubu da değil okulumu Yoko'ladın, evimi Yoko'ladın.
Pero no solo la banda, tú Yoko-nizaste mi escuela, tú Yoko-nizaste mi casa.
Bana karşı duyduğu keskin hislerden bahsetti benim duymadığım ben reddedince bunu kötü karşıladı.
Expresó fuertes sentimientos por mí, los cuales no compartía... y cuando la rechacé, lo tomó mal. Está siendo educado.
Senden alıntıladığı yeri olduğu hâlden daha kötü olması için değiştirdi mi? Beresford yalan söyledi mi?
Para alguien que portó un arma casi toda su vida, realmente sabe cómo pegarse un tiro en el pie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]