English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Las vegas

Las vegas translate Spanish

6,216 parallel translation
Vegas'a geri mi döneceksin? Hayır.
- ¿ Volver a Las Vegas?
Vegas'taki bir bahisçi o atın kazanma şansının 20'de 1 olduğunu düşünüyormuş.
Algún corredor de apuestas de Las Vegas piensa que el caballo tiene 1 en 20 posibilidades de ganar.
Las Vegas.
Las Vegas.
Vegas yetişkinlerin Disneylandı haline geldi.
¡ Pero hoy, Las Vegas se ha vuelto una Disneylandia para adultos!
Ve bu arada izin verin birşey söyleyeyim "Vegas'ta olan Vegas'ta kalır".
Les digo : lo que pasa en Las Vegas se queda en Las Vegas.
Ha bu arada umursamazsınız çünkü, Vegas'tasınızdır!
¡ No te importa porque estás en Las Vegas!
Neyseki bazı çiftler Vegas ruhunu nasıl yaşayacaklarını iyi biliyor.
Algunas parejas saben disfrutar del espíritu de Las Vegas.
"Günah Şehri" diye bir üne sahip olmasına rağmen, Vegas hala ülkedeki en iyi destinasyonlardan biri Özellikle de orada evlenen çılgın çiftler için.
A pesar de ser la Ciudad del Pecado Las Vegas es el primer destino del país para que las parejas hagan la locura más grande : casarse.
Vegas'a haftasonu geçirmek için aklı başında birşekilde geldim.
Vine de la única manera en que alguien cuerdo viene a Las Vegas.
Gail evden ayrılmana ve Vegas'a tek başına gelmene izin verdi öyle mi?
¿ Gail te dejó venir a Las Vegas solo?
Las Vegas'tayız Kris, hafta sonu partisi için.
Estamos en Las Vegas, para un fin de semana de fiesta.
Ayrıca Vegas'ta yatmadığın tek kadın olarak kalmak istiyorum.
Quiero ser la mujer que no tocaste en Las Vegas.
- Las Vegas'tayız!
- ¡ En Las Vegas!
- Burası Vegas, bebeğim.
- Estás en Las Vegas.
- Vegastayken asla "asla" deme..
- Nunca digas nunca en Las Vegas.
Burada Vegas'taki mi?
¿ Aquí, en Las Vegas?
Vegas'ta odamda tek başıma olmak istemem
No quiero estar sola en mi cuarto en Las Vegas.
- İş Vegas'ta..
- Es en Las Vegas.
Adamım burası Vegas Ben neler gördüm.
Es Las Vegas. Lo he visto todo.
Vegas!
¡ Las Vegas!
Micheal bana vaktini leş Vegas strip küplerinde harcamayacağını söyledi O oralardan nefret eder.
Michael dijo que no quería un fin de semana vulgar en Las Vegas y odia las desnudistas.
İlla Vegas'ta düğün yapmak istedi.
Tenía que ser una boda en Las Vegas.
Çılgın ve vahşi bir Vegas gecesi yaşamak falan istemedim
No quería un fin de semana loco de Las Vegas.
Ve sevdiğim kadın... Hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim kişi Los Angeles'ta yaşıyor..
Es en Las Vegas y la mujer con quien quiero pasar mi vida vive en Los Ángeles.
İşte Vegas böyle bir yer..
Es lo que tiene Las Vegas.
Görünen o ki ; Vegas çiftler için o kadar da kötü bir yer değilmiş.
Las Vegas no es el peor lugar para las parejas después de todo.
Celine Dion'u bilirsin, Vegas'da çalışıyor.
Sabes quién es Celine Dion, trabaja en Las Vegas.
Vegas'ta tümünü bitirdim.
Los gasté en Las Vegas.
Vegas'a hasta büyükannesini ziyaret etmek için..... sabah erkenden uçağının olduğunu söylüyor. Ee yani?
Dice que tomo un vuelo temprano a Las Vegas... para visitar a su abuela enferma. ¿ Y qué?
Büyükanne ve babalar Florida'da yaşar, Vegas'ta değil.
Los abuelos de la gente tienden a vivir en la Florida, no en Las Vegas.
Las Vegas'taki manavlara göre kantaloplar 23 dakika önce oraya vardı.
De acuerdo con la buena gente de la granja de fruta de la Ciudad del Pecado, los melones llegaron hace 23 minutos.
Molly'nin gerçekten Las Vegas'a gittiği ortaya çıktı ama büyükannesini ziyarete değil.
Así que resulta que Molly realmente fue a Las Vegas, pero no para visitar a su abuela.
Vegas'a erkek arkadaşını ziyarete gitti.
Ella se fue a Las Vegas para visitar a su novio.
Sana söyleyecektim Las Vegas manavında bir sorun çıktı.
He tratado de decirte, eh, hubo un percance en la granja de fruta de la Ciudad del Pecado.
Bu akşam Vegas'a gidiyorum. Yarın bir iş toplantım var.
Me voy a Las Vegas esta noche, tengo una junta mañana.
Stuart Vegas'ta.
Stuart está en Las Vegas.
Kızı evdeymiş ama kocası iş için Las Vegas'a gitmiş.
Su hija estaba ahí. Su esposo está en Las Vegas por negocios.
Lyndon Johnson'a karşı çıktın, gidip Panthers'e yalakalık yaptın. Yakın zamanda Vegas'da hiç sahneye çıkamayacaksın.
Si ignoras a Johnson para ir con los Panteras Negras, no tocarás en Las Vegas en un futuro cercano.
Onu bizzat Vegas'a uçurmuş.
Voló a Las Vegas personalmente.
Bu hafta sonu Vegas'a gelemeyeceğim.
Sí, no voy a poder ir a Las Vegas este fin de semana, ¿ sí?
Las Vegas'tasın diye biliyordum.
Pensé que estabas en Las Vegas.
Bunu Vegas'ta yapan birini bir aralar görmüştüm.
Vi a un tipo hacerlo en Las Vegas.
Gare beni Vegas'ta buldu.
Gary me encontró en Las Vegas.
Bu havuçlu rizotto insan olsun ve Vegas'ta benimle evlensin istiyorum.
Quiero que este Dragón rissoto se convierta en una persona, para poder llevarla a Las Vegas y casarme com ella.
- Vegas hakkında dediğini hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas lo que dijiste de Las Vegas?
Vegas gibi. Büyüğü vurduğunda uzaklaşmalısın.
Es como en Las Vegas. ¿ Cuándo ganas a lo grande, y te vas.
Birçok grup katılacak, fakat sadece bir tanesi galip gelecek ve muhteşem Las Vegas'da üç yıllık anlaşma kazanacak.
Varios grupos entrarán, pero solo uno saldrá victorioso... y ganará un contrato de tres años en la fabulosa Las Vegas.
Sizin grubunuz bir Vegas gösterisini hakediyor mu?
¿ Tu grupo se merece un show en Las Vegas?
Salla kalçayı, Bayan Turnbuckle.
Menéese, Srta. Turnbuckle. Las Vegas, nene.
Vegas'da canlı yayında dans edeceğiz... falan filan!
¿ Qué dices? Estás en nuestro grupo. Vamos a bailar en televisión en Las Vegas.
Vegas'tayız.
Estamos en Las Vegas.
vegas 268

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]