Lemon translate Spanish
2,933 parallel translation
Senin saçmalıklarına ayıracak vaktim yok Lemon.
No tengo tiempo para tus tonterías, Lemon.
- Top sakızlar!
- ¡ Mecachis! - ¡ Lemon!
Bu bir kavşak Lemon.
Es una encrucijada, Lemon.
Lemon, meditasyon yapmayı mı planlıyorsun?
Lemon, ¿ estás planeando meditar?
Likit değilim Liz Lemon.
No tengo líquido, Liz Lemon.
Hank Hooper geliyor Lemon.
"Hang Hooper va a venir, Lemon".
Senin saçmalıklarına ayıracak vaktim yok Lemon.
"No tengo tiempo para tus tonterías".
Lemon, yatak odana başka bir kayıt cihazı al ve sonra da dört şovu da aynı anda kaydedebilirsin.
Lemon, compra otro DVD para el dormitorio, y así podrás grabar los cuatro programas a la vez.
Görünüşe göre, benim duş prensibim sensin Lemon, bu yüzden duş aldır bana.
Es como trabaja, tú eres mi principio de la ducha, así que dúchame, Lemon.
Meditasyon yapmak mı?
¿ Meditar, Lemon?
Lemon, bir keresinde Craig T. Nelson kasete alırken Deepak Chopra'nın pantolonunu indirmiştim.
Una vez le bajé los pantalones a Deepak Chopra mientras Craig T. Nelson lo grababa.
Çünkü Liz Lemon'nın kankası olmak istiyorum.
Porque quiero ser la mejor amiga de Liz Lemon.
Durumum ilginç bir şekilde gelişme gösterdi Liz Lemon.
Mi situación ha progresado de una manera interesante, Liz Lemon.
- Bayan Lemon, lafınızı böldüğüm için üzgünüm ama NBC rehberlik programına tekrardan başvurabilmek için sizden bir tavsiye mektubu almam gerekiyor.
- Srta. Lemon, Siento interrumpir, pero necesito conseguir una recomendación suya para volver a optar al programa de botones de la NBC.
- Yukarı gel Lemon.
- Aquí arriba, Lemon.
Lemon, ne yapıyorsun?
Lemon, ¿ qué estás haciendo?
Bebek adımları Lemon.
Paso a paso, Lemon.
- Yeni başlangıçlara. - Lemon?
- Por nuevos comienzos.
- Sıkı çalışıyor mu? - Çok sıkı baba Lemon.
Muy duro, papá Lemon.
Lemon, işte gevelemeyi icat eden benim.
Lemon, yo inventé el murmullo de negocios.
? Lemon, Bu gerçek bir problem değil.
Lemon, ese no es un problema de verdad.
Lemon, annem bana seksi üç yıl önce açıkladı.
Lemmon, mi madre me explicó lo del sexo hace tres años.
Uh, Lemon, Seni temin ederim, annem benimle vakit geçirmek için New York'ta değil.
Lemon, te puedo asegurar, que mi madre no está en Nueva York para pasar tiempo conmigo.
- Lemon, işte burdasın.
- Lemon, aquí estás.
Bunu söylediğine memnun oldum, Lemon.
Me alegra que hayas dicho eso, Lemon.
Ama Liz Lemon babası olan tanıdığım tek insan.
Pero Liz Lemon es la única persona que conozco que tuvo un padre.
O kişi Liz Lemon.
Hablaré con Liz Lemon.
- Başka bir kelime yok, Lemon.
- Ni una palabra más, Lemon.
Misket limonu Lemon, George Foreman'la ilgili ne yapacağamı söylemelisin.
De atontado a Lemon, necesito que me digas qué hacer con George Foreman.
Lemon, yeni 5,000 istihdamın üzerinde oturduğunu biliyor musun?
Lemon, ¿ sabías que estás sentada en 5000 nuevos trabajos?
Star Wars ca ne demek istiyorsun, Lemon?
¿ Qué quieres decir sobre Star Wars, Lemon?
Lemon, bunun nasıl karşılanacağını biliyorum ama, çok geç olmadan önce, seni birisine ayarlamama izin ver.
Lemon, sé cómo vas a tomar esto, pero antes de que sea demasiado tarde, - déjame presentarte a alguien. - ¡ Dios mío!
Lemon, bana güvenmediğini biliyorum ama zihnini açık tut.
- Sé que no confías en mí, pero mantén la mente abierta.
- Lemon, randevun nasıl geçti?
Lemon, ¿ qué tal tu cita? Fue increíble.
Çok dürüstçe, ülkenin bir kaç Liz lemon'a daha ihtiyacı var.
Así que, honestamente, tu país necesita unas cuantas Liz Lemon más.
Herhangi bir sayıda Lemon son zamanlarda dönüştüğümüz pislikten daha iyidir.
Cualquier cantidad de Lemon, es mejor que la basura en que nos estamos convirtiendo.
Bilmiyorum Lemon ve umursamıyorum.
No sé ni me importa, Lemon.
Sever miyiz, Lemon?
¿ De verdad, Lemon?
Bayan Lemon, Bay Donaghy internetten porno indirebileceğini yeni keşfetti.
Señorita Lemon, el Sr. Jordan acaba de descubrir que puede conseguir pornografía en Internet.
Bizi toplantı için çağırdın değil mi, Lemon.
Tú has convocado una reunión, Lemon.
ve sizi ayıpladım, Bayan Lemon.
Estoy avergonzado de usted, Srta. Lemon.
Bu beni, sanırım Bayan Lemon yapar.
Lo que, creo, que me haría la Sra. Lemon.
Lemon, Avery popüler kültürün son 12 ayını kaçırdı.
Lemon, Avery se ha perdido los últimos 12 meses de cultura popular.
Lemon, Avery bu sabah çok enteresan bir şey yaptı.
Lemon, Avery hizo algo extraño esta mañana.
Kim Jong-Un, Lemon.
Kim Jong-Un, Lemon.
Orada başka bir Amerikalı daha vardı, Lemon.
Había otro americano allá, Lemon.
pisko-seksi akıl oyunları bizim normalimizdir, Lemon.
Jugar juegos psico-sexuales es nuestra normalidad, Lemon.
Lemon, tavsiyeni dinledim Diana ile olan hatamı, Avery'yi sorgulamak için araç olarak kullandım.
Bien, Lemon, seguí tu consejo y usé mi transgresión con Diana, como un arma para interrogar a Avery, tal como sugeriste.
Bayan Lemon,
Bueno, Srta. Lemon,
Döngü bozuldu.
- ¿ Lemon?
Oh, teşekkür ederim, Lemon.
Gracias, Lemon.