Levar translate Spanish
90 parallel translation
Demir almak için beklemediler bile.
No se detuvieron a levar anclas.
Çapayı bırakmaya hazır olun!
Preparados para levar anclas.
Demir alıp buradan toz olsak iyi olur.
Sería mejor levar anclas y salir de aquí.
Dr Maia, lütfen demiri çeker misiniz?
Dr. Maia, ¿ quiere levar el ancla?
Kaptana söyleyin bir an önce demir alması için ısrar ediyorum.
Insista al Capitán, debemos levar anclas inmediátamente.
Amiral gemisinin demir almasını sağlamalıyız.
Debemos permitir al insignia levar ancla.
- İşte gitmesi gerektiğini bilen bir adam.
- Uno que sabe cuándo levar anclas.
- Açılmaya hazır olun! Tam kuzey!
- Listos para levar anclas.
- Açılmaya hazırlanın.
Prepárate a levar anclas.
Demir almaya başladığı anda, rıhtımdaki adamlarımız bizi durumdan haberdar etti, ve biz de bir keşif uçağı yolladk. Bir süre sonra da, uçaktan telsiz mesajı geldi.
Tan Pronto como tuvimos noticias de nuestros conciudadanos de que se disponía a levar anclas preparamos nuestros portaviones y con la debida cortesía, dimos la buena noticia,
Bırakta sepeti ben taşıyayım.!
Si, déjame a mi levar la canasta!
Bir erkek geç kaldığı zaman, o defteri kapatma zamanıdır.
Cuando un hombre llega tarde, es tiempo de levar anclas.
Bunun en güzel tarafı, komşundan hoşlanmazsan.. ... çapanı çeker, başka bir yere yelken açarsın.
Lo mejor de todo es que, si no te gustan tus vecinos... puedes levar anclas y navegar a otra parte.
Noel Baba olarak, bu dünyadaki tüm çocukların izini sürüyor olmalısınız.
Como Santa, debe levar la cuenta de todos los niños del mundo.
Kapatamıyorum, seni bırakacağım!
- No te puedo salvar al menos que te dejes levar
Çapayı tartma zamanı.
Tiempo de levar anclas.
Onu orada bırakıp demir almak için... pek çok nedenim vardı.
Tenía muchas razones... para abandonarla y levar anclas.
O masum çocukların vurulmasından sonra işler öyle kızıştı ki... Levar Cahill bile cenazeye gelmek zorunda kaldı.
Al morir unos niños inocentes, la situación se calentó tanto... que Levar Cahill tuvo que aparecerse en el funeral.
Levar, Delgato'ya sarıldı... ve böylece savaş bitmiş oldu.
Levar abrazó a Delgato... y así se acabó la guerra.
Levar'ı unut. O çok yavaş.
Olvídate de Levar, es muy lento.
Levar'ı siktir et.
Que se joda, Levar.
Levar'a.
A casa de Levar.
Aynasızlar sanki Levar bir serseriymiş gibi onun evini gözetliyor.
La policía aparcada en frente como si Levar fuera un ratero.
İşitme özürlü tüm zenciler için söylüyorum... Levar yokken... her şey benden sorulacak.
Para todos ustedes hijos de puta que no oyen bien... mientras que Levar no esté... yo seré el número uno.
Levar işlerin değişmesini beklemiyordu.
Levar no esperaba que las cosas cambiaran.
Levar'a ihanet etti.
Traicionó a Levar.
Levar'a komplo kuran sendin zenci!
Negro, ¡ tú traicionaste a Levar!
Levar'a komployu sen kurdun zenci!
¡ Tú eres el negro traidor!
Söylesene! Levar'a komployu sen kurdun!
¡ Tú fuiste el que traicionó a Levar!
Levar senin kadınını düzdü!
Levar se jodió a tu chica, hijo de puta.
Levar senin kadınını düzdü zenci!
¡ Levar se jodió a tu puta!
- Levar, Katrina'yı düzdü.
- Levar se jodió a Katrina.
Daha sonra, aynı Levar gibi...
Eventualmente, como Levar...
Levar'ın tarafında.
Está con Levar.
Demir alma zamanı.
Es momento de levar anclas.
Demir alırken çapayı niye aşağıda bıraktınız ki?
Por qué halar la cadena y levar el ancla?
Seninle Üç Boğaz'a kadar gidebilir miyiz?
nos pueden levar a Chong Qing?
Sonra da demir almaya hazırlanın.
Entonces preparate para levar el ancla.
Demir almaya hazır mısınız? Başlamaya hazır mısınız?
¿ Está listo para levar anclas?
Neden şimdi vazgeçiyorsun?
¿ Por qué levar anclas ahora?
LeVar Burton'nun gözlüğünü bile deneyebilirsin.
Puedes probar el VISOR de Levar Burton.
Hayır LeVar, sen körsün ve görmenin tek yoluda bu.
No. Eres ciego. Es la única forma en que puedes ver.
Şey, ama ben ve LeVar * kurşun kalemin başındaki trollun gözlerini çekecez.
Levar y yo íbamos a juntar los nuestros por la tapa para lápiz.
3 gün benim evimde 3 gün LeVar'ın evinde ve değişerek pazarları.
Tres días en mi casa, tres en la casa de Levar, y un domingo cada uno.
- Ee. Ayrılırken ne giyeceksin?
- ¿ que vas a levar a la ruptura?
İsmi Levar Cole.
Se llama Levar Cole.
Anlaşılan Levar Cole doğruyu söylüyormuş. En azından bir konuda.
Aparentemente, Levar Cole estaba diciéndonos la verdad, al menos sobre una cosa.
Konuştuğumuz adam, Littleton kardeşler aleyhinde ifade vereceğini söyleyen adam. Levar Cole.
El hombre que interrogamos... el que dijo que testificaría contra los hermanos Littleton.
Ne olmuş ona?
Levar Cole. ¿ Qué pasa con él?
Levar Cole geçici koruma altında.
Levar Cole está en custodia a la espera de la libertad.
Kapıyı yükseltmeliyim!
¡ Debo ir a levar el portón!