English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Libertad

Libertad translate Spanish

19,058 parallel translation
Öylece özgürlük teklif edip karşılığında...
Uno no puede ofrecer la libertad y...
- Onlara özgürlük teklif edemem.
- No puedo ofrecerles la libertad.
Jeff Blackwell, 8 aydır şartlı tahliyeyle dışarıda.
Jeff Blackwell, en libertad condicional ocho meses.
Bu hükümetin özgürlük adı altında yaptığı gaddarlıkları anlatmama gerek yok.
No necesito decirle las atrocidades que este gobierno comete en nombre de la libertad, no hemos perdido nuestros derechos.
Vatandaşların kendi özgürlükleri için savaşmaları gerekir.
Los ciudadanos deben luchar por su libertad.
'Bana bezginleri gönderin ve yoksulları, özgür soluk almak isteyen üst üste kalabalıkları, kalabalık sahilinizdeki o sefil artıkları.
'Denme a sus rendidos, a sus pobres, sus masas hacinadas que anhelan respirar en libertad, el desamparado desecho de sus rebosantes playas.
Özgürlüğüne kavuşacaksın.
Hallarás tu libertad.
Sonunda buna inanana kadar özgürlüğünü defalarca kaybediyorsun.
Pierdes tu libertad muchas veces antes de creerlo.
Bize göre, bu özgürlüktü.
Para nosotros, era la libertad.
Belki de kabul etmeliydim, hepinizin özgürlüğü karşılığında.
Quizá debí aceptar, a cambio de vuestra libertad.
Çünkü uzun süre tutsak olduktan sonra özgürlüğün ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu anlamak zor, seçeneğin olduğunu kavramak zor, eyleme geçebileceğini, yıllardır yeraltında yaşadığın için güneşin ne kadar inanılmaz geldiğini.
Porque no es fácil entender lo confusa que es la libertad cuando llevas tanto tiempo estando prisionero. Lo que cuesta comprender que puedes elegir, que puedes actuar, lo cegador que es el sol si llevas años viviendo bajo tierra.
Özgürlüğümüze.
Nuestra libertad.
Onun Özgürlük Heykeli'nde olmadığını anladığında hissettiğin şeyi anlattın.
De lo que sentiste cuando no lo encontraste junto a la Estatua de la Libertad.
Demek istediğim, onlar gerçekten serbestler mi?
Es decir, el grado de libertad son realmente?
Özgürlükleri için mücadele ediyorlar.
Luchan por la libertad.
Biz de Yeni Zelanda'da özgürlüğe inanırız.
Y Nueva Zelanda cree en la libertad.
Çatışmaya girecek, mermilerimiz tükenince de ortaya çıkıp "özgürlük" diye mi bağıracağız?
¿ Formar un tiroteo y cuando nos quedemos sin balas, salir y gritar : "¡ Libertad!".
Özgürlük!
- ¡ Libertad!
Özgürlük Anıtı'nı bombalama girişimi vakasını senden almak zorundayım.
El intento de bomba en la Estatua de la Libertad necesito quitártelo.
Özgürlük Heykeli bombalama girişimine ne dersin?
El intento de bomba en la Estatua de la Libertad.
Bay Decker yaklaşık 2,5 saat önce şu an oturduğunuz sandalyede başka birisi vardı. Adını zikredemeyeceğim bir fondan genç bir delikanlıydı ve pek bir konuşkandı.
Señor Decker, hace dos horas y media aproximadamente, teníamos a alguien sentado donde ahora está usted... un joven de una firma que no tengo libertad de nombrar, y estuvo bastante hablador.
Kıyafet oldukça açık ama öğrendim ki serbest hareket etmek spor için yararlıymış.
La vestimenta roza lo primitivo, pero he descubierto que la libertad de movimiento es imprescindible.
Özgürlük!
Libertad.
Serbestler mi peki?
¿ Tienen libertad?
Bu işte pek de bir serbestlik göremiyorum o zaman.
No veo libertad en eso.
Hiçbir yerde değilse bile özgür biri olduğunu hatırlamaya çalış.
Incluso si no está en ninguna parte, aférrate a la memoria de su libertad.
Guatemala özgürlük sembolü Ketzoal mi
Es el Ketzoal que es un símbolo de libertad en Guatemala
Taburcu edilmek için dakikaları sayıyor.
A pesar de que está subiendo la muros proverbiales sean puestos en libertad
Özgürlük uğruna ucuz fiyat, kanka.
El pequeño precio de la libertad.
Oğlum.... bir saldırı planladı şartlı tahliyeyle dışarda
Mi hijo hizo un plan... un ataque. Esta bajo libertad condicional.
Parrish hala FBI'ın 32 FBI ajanının da, içinde bulunduğu yüzlerce ölümden sorumlu tuttuğu Harper'ın gerçekte terörist elebaşısının, tuzağına düşmüş bir adam olduğuna inanıyor.
Parrish aún cree que Harper... el hombre del FBI que reivindicó ser el responsable... de la muerte de cientos de personas, incluidos 32 agentes del FBI... en realidad solo fue el cabeza de turco... para un cerebro terrorista que sigue en libertad.
Ben aradım bile. Şirketinize bir kaza geçirdiğinizi bildirdim.
Me tomé la libertad de informar a su oficina sobre el accidente, si eso le preocupa.
Kazadan sonra size sormadan birkaç tahlil yaptırdım.
Me tomé la libertad de hacerle algunas pruebas tras el accidente.
Arkadaşının özgürlüğüne içelim.
Por la libertad de su amigo
Hindistan Anayasası her vatandaşa seçme özgürlüğü verir.
La Constitución de la India le da a todos los ciudadanos la libertad de elección
O ve ben de yapmak istediklerimizi seçme özgürlüğüne sahibiz.
Ella y él tienen la libertad de elegir lo que quieren hacer
Özgürlük Heykeli'ni bombalama girişimi dosyasını senden almak zorundayım.
El caso del atentado de bomba en la Estatua de la Libertad tiene que quedar fuera de tu jurisdicción.
Dışarda daha az paramız olmasına rağmen ticaret özgürlüktür.
Si bien es cierto que tenemos menos dinero fuera, la disyuntiva es la libertad.
- Beyaz özgürlüğü!
- ¡ Libertad blanca!
Evet, Özgürlüğün oğullarına bak.
Sí, mira a los hijos de la libertad.
Benimse özgürlüğüm.
Yo tengo libertad.
Tüm çalımı ve özgür ruhuyla Kaptan Nemo gibi yaşamak istiyordum.
Vivir como el capitán Nemo, con la arrogancia y la libertad.
Rodezyaya özgürlük!
¡ Libertad para Rodesia!
- Rodezya'ya özgürlük!
- ¡ Libertad para Rodesia!
Ve suçlu serbest dolaşıyor.
Y el secuestrador sigue en libertad.
Hapisten çıkıyor ve sizin haberiniz olmuyor.
Ha puesto en libertad y que no sabía...
Özgürken, rüzgar seni nereye götürürse götürsün esintiyi hissedersin.
Te adjudicas gran libertad para volar en la dirección en que sople el viento.
Yönetmekse, başkaları ruhlarını düşünebilsinler diye kendi ruhunu ortaya koymak demek.
El líder arriesga el alma, para que otros tengan la libertad de examinar las suyas.
- Özgürlük.
Libertad.
Hürriyet, cesetlerle dolu bir döşeğe yatırılması gereken bir kahpedir.
La libertad es una zorra que hay que follarse sobre un colchón de cadáveres.
Özgürlüğün son gecesi.
Última noche de la libertad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]