English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Likör

Likör translate Spanish

755 parallel translation
Savaş savaştır, likör de likör. İşler devam etmek zorunda.
La guerra es la guerra y la ginebra es la ginebra, todo debe continuar.
Şu ana dek en çok 3000 şişe likör almışımdır.
Lo más que tengo son 3000 botellas de crema de menta.
Hodges, kahve ve likör istiyoruz.
Hodges, tomaremos café y licor aquí dentro.
Kızın, kendi evinde hoş bir erkekle otururken senin içeri bu kılıkta girdiğini düşünsene bir. Ayakkabılarını çıkarmış, pantolon askılarını indirmiş ve nefesin, ucuz likör kokar bir halde giriyorsun.
Supón que ella invita a un joven a casa... y entras tú con ese aspecto... sin zapatos, con los tirantes caídos y el aliento oliendo a licor barato.
İşte likör.
Aquí está el ponche.
- Tatlı likör mü?
- ¿ Un licor dulce?
- Likör içiyorsun değil mi, Sam?
- ¿ Bebes licor, Sam?
Dörtte üçü dolu bir sürahi likör.
Una garrafa de licor con unos tres cuartos en su interior.
Ev resmen likör ve sigara kokuyor.
La casa oliendo a licor y a tabaco.
Çiçekler, şeker kutuları, parfüm paketleri ve boş bir likör şişesi.
Flores, cajas de bombones, envoltorios de perfume y una botella de licor francés.
Benim eggnoglara inancım tamdır tabi eğer içinde yeterince likör varsa.
Confio en el ponche de huevo si tiene el suficiente licor.
- Üzgünüm ama likör lekesi.
- Me temo que es licor.
Ne biçim bir kasaba bu böyle? Kızılderililere likör satıyorsunuz.
¿ Qué clase de pueblo vende alcohol a los indios?
- Sigara ve likör ikram etti.
- Ofreció Luckies y licor.
- Likör alır mısın Martha?
- ¿ Un cordial, Martha?
Finchley, Hill Caddesindeki Conrad'ın likör dükkanında bir aylık hesabın var.
Hay un mes de crédito para ti en la Licorería Conrad de la calle Hill.
Çok fazla likör vardı. İyi likör.
Había okolehao, y del bueno.
- Peki ya kaçak likör?
- ¿ Y el licor ilegal?
Hawaii likörü yok. Likör yok.
Y sin okolehao, sin okolehao.
Likör galiba.
Creo que es un licor.
- Biraz kahve? Likör?
-... un café, una copita de licor?
Diğer bir deyişle sahnede usulca soyunan şu kadın bedeni yağlı bir biftek bir bardak likör bir şişe kafur streptomycin, uranyum...
El cuerpo de esa mujer que se contonea ahí arriba es un jugoso filete. Un trago de aguardiente, una dosis de alcanfor, testosterona, estreptomicina, uranio –
Sonra da onlara 4 çeşit likör, en iyi Fransız şarabı ve havyarla donatılmış sofrada ziyafet vereceğiz.
La dirección ofrecerá una cena después de la representación con cuatro aguardientes diferentes, solomillo a "La Chateaubriand"
Şu çantadaki likör mü?
Lo de esa caja no será alcohol, ¿ verdad?
iyi likör ve güzel görünen kadınlar.
Buena comida, buen alcohol y mujeres hermosas.
Mümkünse Likör alayım.
me vendría mejor un licor.
Majesteleri Likör istiyor.
Su Alteza Imperial quiere un licor.
Bana bir kadeh daha likör verin.
Ah, si es así. ¡ Bravo, regálame un vasito!
Ne kadar likör içiyor?
¿ Durante este tiempo ha bebido mucho?
- Güzel likör deği mi, doktor?
- Mejor, que una medicina, ¿ verdad, doctor?
Yemek sonrasında sizin için likör ısmarlamama izin verirseniz beni çok gururlandırırsınız.
Sería un honor para mí si me dejan ofrecerles un licor después de cenar.
Şampanya, likör, viski, martini ve Bloody Mary ile birlikte nasıl gider?
¿ Va bien el champán con el whisky, los Martinis y los Bloody Marys?
Büyükbaba Baskim'in koca likör fıçısına düşüp içini kurutana kadar içtiğimden beri bu kadar mutlu olmamıştım.
No me sentía tan feliz desde que caí en el barril de licor de mi abuelo y tuve que beber para salir.
Likör onu sakinleştirir.
Su confusión empeora con el alcohol.
Oh, Annette, burada likör görmüyorum.
¡ Annette, no veo el licor!
Niçin bana gerçekten iyi bir likör ikram etmiyorsun?
¿ Y si me sirve algo bueno?
Tadını gidermek için içine biraz likör ekle.
Pon un poco de licor para matar el sabor.
Birkaç kız bulup likör içerdik.
Haber conseguido más chicas y alcohol.
Tüketilen likör miktarına hayatta inanamazsın.
Nunca os creeríais la cantidad de alcohol que se consumió.
Bin bir çeşit likör vardı.
En el comedor de oficiales.
Brendi ya da likör.
¿ Brandy o licor?
Likör, konyak, İspanyol şarabı?
¿ Licor, Brandy? ¿ Emily?
Likör!
¡ Los refrescos!
Hanımefendiye likör ikram et.
Ofrécele un fernet a la señora. Le hará bien.
- Hanıma biraz daha likör ver.
- Ofrécele otro trago a la señora. ¿ Quiere?
"Tuhaf likör şişeleri, içinde merhem olan çömlekler..."
"... varios recipientes de raros licores... "... una caja de pomada... "
Likör tatlısı yeterli mi?
¿ Le agrada el cóctel?
teksasdan gelirler silah ve likör stoklarlar.
Ellos vienen desde Texas para hacerse con armas y licor.
AİLE LİKÖR DEPOSU içki yasağı nedeniyle...
LICORERÍA FAMILIAR debido a la prohibición
Likör alabilir miyim?
¿ Me deja diez centavos, por favor?
likör?
.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]