English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Lucero

Lucero translate Spanish

119 parallel translation
Bembeyaz sabah yıldızı.
Como el lucero que brilla.
Aşk bir bebeğin beşiğini aydınlatan sabah ve akşam yıldızıdır.
El amor es el lucero del alba y de la tarde, que ilumina la cuna de un niño.
Aşk sabah ve akşam yıldızıdır.
El amor es el lucero del alba y de la tarde.
Aşk ise sabah ve akşam yıldızıdır.
Y el amor es el lucero del alba y de la tarde.
"Aşk... aşk sabah ve akşam yıldızıdır."
"El amor es el lucero del alba y de la tarde".
"Aşk, sabah ve akşam yıldızıdır."
El amor es el lucero del alba y de la tarde.
Bu gece sabahyıldızı doğmayacak
Esta noche no habrá lucero del alba.
Oh, tüm parlak yıldızlar!
¡ Oh, lucero de mis ojos! ¡ Ay!
Oh, göklerde bir...
¡ Oh, lucero...
Oh, tüm parlak yıldızlar!
¡ Oh, lucero de mis ojos!
Gökte güzel bir yıldızdır adeta
Es tan bonita como el lucero del alba.
Majesteleri Kralımız ve 2.nci Taburun 291.nci Piyade Birliği'nin Albayı Lucero Malchiedo adına, başarılı Generaliniz Cadorna'nın fevkalade üstün, yetkilerine dayanarak işte tam burada düşman önünde silahlı şekilde isyan eden bu askerlerin idamını emrediyorum.
En nombre de su majestad el Rey, yo, mayor Lucero Malchiodi, comandante titular del Segundo Batallón 291 de Infantería, respaldado por las disposiciones excepcionales de su excelencia, el General Cadorna, ordeno el fusilamiento de los militares culpables de sublevación armada frente al enemigo.
Elimde profesyonel olabilecek harika bir İrlandalı çocuk var.
Tengo un chico irlandés, perfecto para la primera. ¿ Y qué tal Arcadio Lucero?
Arcadio Lucero'ya ne dersin? Tully'yi onunla kullanabilirim.
Puedo ponerlo contra Tully en el principal.
Lucero olmaz... Bilmiyorum.
No, conozco a Lucero...
Lucero bir boksör.
es un pegador.
Niyetim iyi bir hazırlık maçıydı. Neden onu Lucero'nun karşısına çıkartayım?
Para una reaparición no es el indicado.
Sana Lucero'yu ayarlayabilirim diyorum.
Ya te digo que puedo conseguir a Lucero.
Hazır mısın Lucero?
¿ Estás listo, Lucero?
Dışarıda hayranların var Lucero. Onlara iyi bir gösteri yap.
Tienes fans ahí fuera ¿ eh Lucero?
Ve Mexico City'den Arcadio Lucero!
De México, Arcadio Lucero...
Gün doğdu ve şafakta, kayboldu sabah yıldızı.
Ha amanecido y con el alba llega el lucero.
Sonra da sabah yıldızını izle.
Luego pasarás junto a un lucero del alba.
O yıldızı takip etmeye devam edersin ve yeşil çimlelerle kaplı geniş araziyi görürsün.
Debes seguir ese lucero y verás un manchón grande de pasto verde.
Sabah yıldızına bakarak dilek tuttuğunda
Si al lucero del alba Le haces los pedidos?
Şeytan onu zindana atmış, fakat birden etraf aydınlanmış zindanın kapıları açılmış ve kutsal Tamar sabah yıldızı gibi parlamış.
Dev la encerró en un calabozo, pero las tinieblas se disiparon, se abrieron de par en par las puertas del calabozo Y de nuevo brilla la divina Tamar como un lucero de la mañana en el firmamento.
Benim adımın Ay lşını veya Ay Çocuğu olmasına ramak kalmış.
A mí por poco me llaman "Rayo de Luna" o "Lucero".
Gün ağardı ve Pleidas gök yüzünde parıldadı.
Aquel día al alba reinaba el lucero...
Sabah yıldızı... seher yıldızı... gün ışımadan hemen önce kaybolur.
¿ El lucero? La estrella de la mañana, la estrella del alba. Se apaga un poco antes del amanecer.
- Dedim ki, dans etmek bana iyi geldi.
- Dije que eres un lucero encendido.
Ben şimdi yalnız bir gölgeyim ve siz sadece bir aydınlık.
Sólo soy una sombra, vos sois un lucero.
Judy
Lucero ( Los Supersónicos )
Sadece ayda bir kez, sudan çıkarmış çok kısa süreliğine sabah yıldızı yeryüzünü terk etmeyi reddedip onu seyretmek için durduğunda.
Emerge muy brevemente sólo una vez al mes... cuando por la mañana el Lucero del Alba... lamenta tener que dejar La Tierra y se detiene a contemplarla.
Benim gibi avukatlar. İstediğimi dava edebilirim. Dava esası mı?
Demandamos al lucero del alba.
Tamam, Starlight Room 5 dakikalık yerde.
El Salón Lucero está a 5 minutos.
Starlight Room mu?
¿ El Salón Lucero?
Dünyada herkes bilir ki 50 yaşının altında her bekar erkek tek bir sebeple bir kadını Starlight Room'a götürür.
Sólo hay una razón por la que un joven... lleva al Salón Lucero a una mujer.
Starlight Room'da.
- En el Salón Lucero.
"Ya altına yap ya da oturaktan kalk" mı dedin? Burada, Starlight Room'da?
¿ De veras dijiste : "Caga o quítate de la bacinica"... aquí, en el Salón Lucero?
Herkes bunu söyler. Ama Starlight Room'da değil.
- ¡ En el Salón Lucero, no!
Starlight Room'un ne özelliği var sanki?
- Qué tiene el Salón Lucero?
Starlight Room nasıldı?
¿ Cómo estuvo el Salón Lucero?
Sadece erkek erkeğe konuşuyoruz şurada... Starlight Room'da söylediğin şey çok kötü.
Te digo que... lo que dijiste en el Salón Lucero estuvo grave.
Sana Starlight Room'da olanları kim anlattı?
¿ Quién te contó del Salón Lucero?
Starlight Room'a mı?
¿ El Salón Lucero?
Starlight Room'a karşı geldim. Bakın ne diyeceğim?
Desecré el Salón Lucero.
Bırakın şu Starlight Odasını!
¡ Olvídense del Salón Lucero!
Önce Starlight Room, şimdi de helikopter.
Del Salón Lucero al helipuerto.
- Gün gibi aşikar.
- Suenas como el lucero del alba.
Lucero'yu sana getirebilirim sanırım.
Puedo tener a Lucero.
Pleiades nedir?
¿ Qué es el lucero?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]