Lukas translate Spanish
484 parallel translation
Lukas, ona yardım et.
Lukas, ayúdale. Lleva su saco.
ama son kez gücünüzü... ve cesaretinizi toplayın. Lukas!
Sé que estáis cansados y hambrientos, pero sacad vuestro valor... y vuestra última gota de fuerza.
- Lukas!
- ¡ Lukas!
Büyük büyük babam Lukas, trampetçi olarak Prag'daki Charles Köprüsü'nün üstünde öğrenciler, askerlere taş attığı sırada savaşıyordu.
Mi bisabuelo Lukas era tambor militar Y luchó en Praga en el puente de Carlos. Donde los estudiantes se defendían arrojandoles los adoquines del empedrado.
Büyük büyük babam Lukas, her gün bir şişe rom ve iki paket tütün aldı. Evde oturmak yerine, çok çalışan işçilerle eğlenmek için onları görmeye gitti.
El bisabuelo Lucas cuando salia a comprar el ron y el tabaco se iba a ver... a la gente que estaba trabajando, y se burlaba de ellos.
Böylece her yıl, büyük babam Lukas, bir yerlerde daya yiyecekti.
Asi que no pasaba mucho tiempo sin que le diesen una paliza.
Lukas güçlüdür.
Lukas es poderoso.
Lukas beni darağacına yollamak için sana para verdi.
Lukas te pago para que me sacaras.
Lukas'a git ve ona söyle... Jonathan Abbott, ölümden döndü.
Vas a ir con Lukas y le dirás... que Jonathan Abott volvió de los muertos.
Jonathan Abbott'ı kendi gözlerimle gördüm!
¡ No, Lukas! ¡ Vi a Johnatan Abbott con mis propios ojos!
Sonra evlerimize geri dönelim ve diyelim ki :
a Lukas y a sus hombres. Volveremos a nuestros hogares y diremos :
Sonra, yargıçla konuşup, Lukas'ın eşkiyalarına dahil değiliz diyelim.
Luego hablaremos con el juez y le diremos que pertenecemos a la banda de Lukas.
Hepimiz evlerimize döneriz sefalet içinde zor şartlarda yiyecek bulmak ve aldıklarımızı geri vermek ve başka bir "Lukas" gelip tekrar topraklarımızı alana kadar çalışırız.
Volveremos a nuestras casas... a la misma miseria... trabajar arduamente y rompernos el culo para conseguir alimentos... hasta que otro "Lukas" intente nuevamente robar nuestras tierras.
Lukas'dan önce onları ele geçirelim.
Vamos a sorprenderlos antes que Lukas.
- Bu, Lukas.
- Es Lukas.
Lukas'ı tanırsın.
- ¿ Qué será esta vez?
Önemli bir şey vardır.
- Conoces a Lukas. Es algo importante.
Senin özürlerini duymaktan yoruldum, Lukas!
¡ Estoy harto de tus disculpas, Lukas!
Bana bir şey söyle, Lukas.
Dime algo, Lukas.
Anlaşmayı karınla yaptım, Lukas'la değil.
Hice el acuerdo con tu mujer, no con Lukas.
Gerisi Lukas'ın dediği gibi tarih bağlı karakterlerle sosyolojik çevreyi yansıtacağız.
Ya lo dijo Lukacs... "Crearemos personajes históricos, sociológicamente contextualizados".
Loren Lukas, bir aktördü.
Loren Lukas era actor.
Lukas ve Vincent, gay yaşamın içerisinde değillerdi.
Lukas y Vincent no estaban en la vida gay dominante.
Eğer işlediğini düşündüğümüz Martino Perry ve Loren Lukas ve Eric Rossman ve diğer dört veya beş cinayeti itiraf edersen cezanı düşüreceğiz.
Si confiesas haber asesinado a Martino Perry a Loren Lukas y a Eric Rossman y a cuatro o cinco más en los que creemos que estás involucrado reduciremos tu sentencia.
- Lukas'tan.
- Es de Lucas.
Yahuda 6,8 ; Yuhanna 6,22 ve Lukas 1,7. " Teşekkürler.
Jonás 6 : 8, Juan 6 : 22, Lucas 1 : 7 ".
Kaptan Sigmund Lukas.
El Capitán Sigmund Lukas.
- Git Lucas'la konuş.
Habla con Lukas.
Kaptan seni neden kabul etti?
¿ Por qué te dejó Lukas abordo?
1 saat, geri dönmezsem Lucas'ı uyandır, tamam mı?
Si no he vuelto en una hora... despierta a Lukas.
Çavuş Talbot konuşuyor. Teğmen Lukas kendinde değil!
¡ Soy el sargento Talbot.
Teğmen Lukas nerede?
¿ Donde está el teniente Lukas?
Lukas!
Lukas!
Ben Lukas.
Soy Lukas.
- Merhaba, Lukas.
HOLA, LUKAS.
Lukas!
LUKAS!
Sadece onun söylediklerini düşündüm, Lukas.
Fueron palabras de Cristo.
Toparlanın ve hazırlanın.
Él ya pensó en lo que acabas de decir, Lukas.
Peder Fotis...
¡ Padre Fotis... Lukas!
Lukas!
Seguidme.
Lukas!
¡ Lukas!
Lukas?
¿ Lukas?
Hayır, Lukas!
Y estan sepultados bajo tierra.
Lukas'ın adamlarıyla.
Por la banda de Lukas.
Onları yakalayalım ve itiraf ettirelim... Lukas ve adamlarını.
Vamos a hacerlos confesar...
Geç kaldın, Lukas.
Te estas volviendo viejo, Lukas.
Bırak onu, Lukas.
Déjalo, Lukas.
Lukas ve diğerleri nerede? Eğer kaçarlarsa bir mucize olur, Django.
¿ Donde está Lukas y los otros?
Peki, hadi, Lukas.
Sal, Lukas.
Ama Lukas orada.
Pero Lukas está allá.
Lukas bana daha çok para vereceğini söyledi.
Lukas dijo que me daría más dinero.