English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ L ] / Lır

Lır translate Spanish

89,481 parallel translation
Yani, bayılırım.
Quiero decir, me encantaría.
Gizli davalara bayılırım.
Me encantan los tíos que están en el armario.
Tartışılır. Onca günden ve burgerden sonra.
Para ser discutido, durante muchos días y con muchas hamburguesas de por medio.
- Nah ayrılır.
- Una mierda.
Veya içinizde kıvrılır bağırsaklarınızı sıkar.
O se acomoda dentro de ti, oprimiendo tus tripas.
Sahte kalıp asıl üretimi yapacak kadar sağlam değil, yani muhtemelen kırılır.
El troquel falso no es fuerte como para hacer la serie, así que probablemente se partirá.
Etrafımdaki şeylere "buraya ceset atılır" gözüyle bakmıyorum. - Peki şimdi kim gülüyor?
Pero no voy haciendo notas mentales de buenos lugares donde tirar cadáveres.
Evet, sayılır.
Sí, más o menos.
Hastane acil ameliyatlar dışında tamamen kapalı sayılır.
Este hospital está abandonado excepto para las operaciones de emergencia.
Gözlerimi kapattığımda Oberyn'in kafatası kırılırken çıkan sesleri duyabiliyorum.
Si cierro mis ojos puedo oír cómo se parte el cráneo de Oberyn.
Demir Bankası'nın köle ticaretine hatırı sayılır bir altın yatırdığını düşünüyorum.
Supongo que el Banco de Hierro invirtió muchísimo oro en el comercio de esclavos.
Karanlık bölgelere girebilecek taraflardan hatırı sayılır borçları tahsil etmemize yardımcı oldular.
Nos ayudaron a recuperar montos importantes de grupos que cayeron en profundas deudas atrasadas.
Tetikleyici havadan yayılırsa, nereye yayıldığını ya da kime bulaştığını kontrol etmek daha zorlaşır.
Si el disparador es aéreo, es más difícil controlar a dónde va y quién se infecta.
Hayır, sıkıntılı izlerin "İran-Contra" olarak listelenmesi hariç.
No, excepto una partida presupuestaria detallada solo como "Irán Contra".
Soğuk Savaş esnasında, dedikodular vardı. Sovyetler Amerikan kasabalarının taklidini oluşturup ajanlarını bizim gibi nasıl yaşanır diye eğittiklerine dair.
Durante la Guerra Fría hubo rumores de que los soviéticos replicaban ciudades norteamericanas para entrenar a sus agentes a vivir como nosotros.
Bir askerin bilgileri bunun içindeki kağıtta yazılıdır.
Los datos vitales de los soldados estaban escritos en un papel dentro.
Franklin ve Broadway'e gidiyorlarsa... milis kılığındalarsa hedefleri muhtemelen bir hükümet binasıdır.
Si acaban de pasar por Franklin y Broadway... Si se presentan como una milicia, su objetivo será seguramente un edificio del gobierno.
Bence akıl güzellikten evladır.
Yo digo que la inteligencia antes que la belleza.
Nasıl hissedeceğini şaşırıyor insan.
Es difícil saber cómo encajarlo.
Fiziksel muhafızlar yalnızca görsel bir caydırıcılık için var.
Los guardias solo están como disuasión visual.
Yapılan her iyiliğin bir karşılığı vardır bende.
Cobra cada favor que me deben.
Çok fazla sahip değilim Hermione Lodge, Dolandırıcılık ve zimmete para geçirme nedeniyle yargılanan Hiram Lodge'un karısı, bilanço defterimi tutacak.
No puedo contratar a Hermione Lodge, la esposa de Hiram Lodge, acusado de fraude y de blanqueo de capitales, llevando mis cuentas.
Tam bir narsist olmak için değil, ama sanırım insanlar fazla... takıntılılar sana.
No es por parecer demasiado narcisista, pero pensé que la gente estaría... ¿ Obsesionada contigo?
Nasıl öldüğünü düşününce, belki hayır.
Considerando como murió, probablemente no.
- Bir iş. Dolandırıcılık ve zimmete para geçirme nedeniyle yargılanan Hiram Lodge'un karısı bilanço defterimi tutamaz.
No puedo contratar a Hermione Lodge, la esposa de Hiram Lodge, acusado de fraude y de blanqueo de capitales, llevando mis cuentas.
- Sana ne ikram edeyim? - Dolandırıcılık ve zimmete para geçirme nedeniyle yargılanan Hiram Lodge'un karısı, bilanço defterimi tutamaz. - Bir iş.
- ¿ Puedo ofrecerte algo?
Ama belki de haklılık payı vardır.
Pero tal vez tenga razón.
Dolandırıcılık ve zimmete para geçirme nedeniyle yargılanan Hiram Lodge'un karısı, bilanço defterimi tutamaz.
No puedo tener a la esposa de Hiram Lodge, acusado de fraude y de blanqueo de capitales, llevando mis cuentas.
Bunu duymak zor ve benim için de söylemek ama sanırım o seninle bir şekilde bağlantılıydı. Ama bizde öyle bir şey görmüyorum.
Es duro de oír y para mí de decir, pero creo que ella estaba... conectada contigo de un modo que no nos veo a nosotros.
Ee, Jughead... Sanırım Betty, bu Jason Blossom gulyabanisi ile takıntılı olduğu için sana teşekkür etmeliyiz.
Así que, Jughead... supongo que debemos agradecerte la continua obsesión de Betty por este macabro asunto de Jason Blossom.
Gerçekten sıfır sadakatin var, seni gidi kızıl kafalı Kalleş!
¡ Tienes literalmente cero lealtad, Judas pelirrojo!
Saldırıdan üç yıl yattı.
Cumplió tres años, por asalto.
Dolandırıcılık yaptı, sahte büyülerle uğraştı 2 milyon dolardan fazla parayı da çalış harcadı.
Estafó, eliminaba maleficios falsos, maldiciones, robó y gastó más de dos millones de dólares.
Tamam, içeri gireceğiz, sessiz konuşacağız, aşırı saygılı olacağız, bozuk paralardan mest olacağız ve Dennington Koleji'nin nasıl bir okul olduğunu göstereceğiz.
Vamos a entrar en silencio demostrando todo nuestro respeto e interés por las monedas y les mostraremos la clase de escuela que es el Colegio Dennington.
Dövme, çarpılma ve yıkanma amacıyla metali yumuşatmak için bozuk paralar tav fırınında ısıtılıyor.
Las monedas luego se calientan en una superficie de precocción para ablandar el metal para el recalcado, acuñado y lavado.
Ya da pırıl pırıl geleceklerimizin dalgası.
¿ O una ola de futuros brillantes y radiantes?
Sam yine yok ve akşamları çok sıkılıyorum. Sanırım bir köpek alsam iyi olur.
Sam se ha vuelto a ir, y me aburro mucho por las noches, y... creo que tengo que comprarme un perro.
Tamam sayılır.
Ya está casi todo hecho.
Hayır, ben... Bunu yürütebilmek için ikinci bir şansım olma olasılığı nedir?
No, yo... yo... ¿ Cuáles son las probabilidades de una segunda segunda oportunidad para hacer este trabajo?
Güçlerimi birine karşı nasıl kullanırım?
¿ Cómo uso mis habilidades contra alguien?
Şerif, bunu mümkün olduğunca saygılı şekilde söylüyorum ki, Fort Reed küçük bir kasabadır.
Sheriff, digo esto de la forma más respetuosa posible, pero Fort Reed es un pueblo pequeño.
- Nasıl yani? - Şu anda da bir sürü pop star orardadır.
- Un montón de estrellas pop.
- Hayır, nasıl yani?
- No, ¿ qué?
Jakuzimi de 7.945.400 dolarla doldurmak, çırılçıplak içine girip Varyemez Amcacılık oynamak istersem o da tamamıyla beni ilgilendirir.
Y si quiero poner mis $ 7945400 en un jacuzzi desnudarme y jugar al Tío Rico es 100 % asunto mío.
Bir terörist saldırısını kıl payı atlattık.
Nos salvamos por un pelo de un ataque terrorista.
- Hayır. - İnanamıyorum nasıl bilmezsin?
¿ De verdad no conoces esa historia?
Rüşvet, adam kayırma, iki yüzlülük, dolandırıcılık. Yuri Vladimiroviç Andropov, bunun Sovyetler Birliği için en büyük tehlike olduğunu düşünüyordu.
Yuri Vladimirovich Andropov creía que era la principal amenaza para la U.R.S.S.
Başarılı olacağını düşündüğümüz çalışmalara yatırım yaparız.
Invertimos en emprendimientos que creemos que serán exitosos.
Bu kılıç da yüzyıllardır ailene ait.
Y estuvo en tu familia por siglos.
Ellerindeki gücü kırılgan kılıyor.
Hace que su poder sea frágil.
Karşılık olarak müttefik güçler, hazır olma durumlarını arttırdı.
Las fuerzas aliadas aumentaron a cambio sus operativos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]