Lığa translate Spanish
3,332 parallel translation
Savcılığa cinayet soruşturmasında kesin zanlımız olmadığını söyleyeceğim.
A decirle al fiscal que esta investigación está en marcha y que no tenemos a ningún sospechoso firme.
Şunu açıklığa kavuşturalım. Elimde doğru malzemeler olduğu sürece kılıcını çıra gibi yakacak bir kılıç yapabilirim.
si tuviese los materiales necesarios podría hacer una espada mil veces mejor que destruya a la tuya en pedazos!
- Bu dolandırıcılığa benziyor mu?
- ¿ Te parece esto una estafa?
Cinayetle ilgili her şey direkt savcılığa gider.
Si sube del homicidio involuntario va directo al fiscal del distrito.
Nasıl oldu da kökü kurutulmuş bir hastalığa yakalandı?
¿ Cómo adquiere este tipo una enfermedad erradicada?
Annesinin o doğmadan önceki hayatını dinlemekten hep hoşlanmıştır. Ayrıca Harry'nin, annesinin film ekibindeki üyelerden biriyle bir gönül macerası olması olasılığını aydınlığa kavuşturabileceğini fark eder.
Siempre le gusta escuchar sobre la vida de su mamá antes del nacimiento de Sarah, y también se dio cuenta de que este Harry podría ser capaz de arrojar más luz sobre la posibilidad de que su madre haya tenido una aventura
Şansa bakın ki, Wyler'ların evinin karşısındaki üç yatak odalı hoş ev satılığa çıkmış.
Pero ocurre que se alquila una casa de tres habitaciones frente a la casa de Wyler.
Onun kalabalığa karşı nasıl konuştuğunu gördüm.
Yo observaba cómo casi arengaba a la multitud.
Şarkıcılığa geri dönmeyi hiç düşündün mü?
¿ Nunca has pensado en volver a cantar?
Kapalı yer ve sıcaklığa bakılırsa,... vücudu normalden daha çabuk çürümüş görünüyor.
Mire, dado el lugar cerrado y la temperatura es probable que el cuerpo se descomponga más rápido de lo normal.
Bulaşıkçılığa düşürüldüm.
Me bajaron a lavavajillas.
Askerde sarılığa tutuldum, yine ölmedim.
En la milicia tuve ictericia. De nuevo, no morí.
Niye tutuldun sarılığa?
¿ Por qué la epilepsia?
Ancak ilk hava saldırıları yeterli olmazsa bu olasılığa karşı 172'nci planı...
Si, sin embargo, la batería aérea inicial no es suficiente para hacer...
Peder evden ayrılıp mezarlığa gider belki Warrick'ten ona yol göstermesini istemiştir?
El Reverendo se va, va al cementerio, tal vez por consejo de Warrick?
- Her hangi bir kılığa girer...
Puede tomar cualquier forma.
Yağcılığa gerek yok.
Sólo no te pongas demasiado emotivo conmigo.
Ayrılığa sebebiyet veren birisi yok.
No hubo una persona responsable de la ruptura.
Bu kasaplığa evet diyeceksem sosisi nasıl yapıldığını da bizzat görmek isterim.
Si voy a realizar una matanza, quiero ver exactamente cómo se hace la salchicha.
* Değeceğimi sanmıyorum ödeyeceğim karşılığa *
* El precio que pagaría *
Gruber Eczacılık'ta avukatlığa mı başladın hemen?
¿ Te acaban de contratar para el equipo de abogados de la Farmacéutica Gruber?
En kısa zamanda en kötü olasılığa hazırlıklı olmak zorundayız.
Tenemos que prepararnos para lo peor en muy poco tiempo.
Neden o kılığa gireyim ki?
¿ Por qué iría de mariquita sexy?
Tanrım, bu ırkçılığa mı girdi?
Dios, ¿ esto acaba de convertirse en un tema racial?
Bu kadar küçük bir insan nasıl bu kadar dağınıklığa yol açar?
¿ Cómo alguien tan diminuto puede provocar un desastre tan grande?
Yargılayıcılığa geri dönüyorum.
Vuelvo a criticar.
Yapılan bu ayrımcılığa karşı savaşma vakti geldi.
Digo que es hora de que peleemos contra esta discriminación.
Eğer fikrini değiştirirsen hemen köşede bir kaç sarhoş ve acılı nedimenin olduğu bir bekarlığa veda partisi var.
Oh, bueno, si cambias de opinión, hay una despedida de soltero en la esquina con un par de ebrias y amargadas damas de honor.
Ama sen bu türden bir bağlılığa hazır değilsen şimdi bilmemiz daha iyi olur.
Si no estás listo para este tipo de compromiso es mejor saberlo ahora.
Gruber Eczacılık'ta avukatlığa mı başladın hemen?
¿ Te contrató el equipo legal de Farmacéutica Gruber?
Ama bakıcılığa son verdim.
Pero dejé de cuidar.
Şimdi... Yağcılığa başlayın.
Ahora... empiecen los halagos.
'Ben bir katilim'kitabının yazarı, Lee Doo-suk 17 yıl önce ülkeyi şaşkınlığa uğratan çözülememiş seri cinayetlerin katili olduğunu açıkladı.
Lee Doo Suk, el autor de "Confesión de Asesinato"... reveló ser el autor de unos asesinatos en serie sin resolver... que conmovieron al país hace 17 años.
Onlarla çalılığa gitmemi istediler.
Querían llevarme hacia los arbustos con ellos.
Nasıl başkanlığa dönebilirim ki?
¿ Cómo podría volver a ser presidente?
Her 20 farklıdır diyorum. Delikanlılıktan adamlığa, genç kızlıktan kadınlığa geçiş de bireysel koşullara ve yaşam tecrübesine göre değişir.
Estoy diciendo que los 20 años son distintos y que la transición de niño a hombre y de niña a mujer depende de circunstancias individuales y de la experiencia vital.
Arkadaşlar, sarhoş sondajcılığa izin vermezler.
Los amigos no dejan a sus amigos taladrar borrachos.
Tutarlılığa mı sardın yani?
Usted está interesado en la credibilidad?
- Fotoğrafçılığa mı başladın?
- ¿ Vas a hacer fotografías? - No.
Çiftçilik ve balıkçılığa dayalı zengin bir yerdi ve Nijer nehri üzerinde Timbuktu ve Djenne gibi ticaret şehirlerine sahipti.
Era una tierra rica en base a los agricultores y pescadores, y en el comercio de ciudades como Tombuctú y Djenné en el río Níger.
Mutlak güçten, mutlak konu dışılığa geçiş tamamlandı.
El cambio de poder absoluto para irrelevancia absoluta fue completa.
... ve süper volkan patladığında dünyanın tamamı küllerle kaplanacak ve bütün insanlık binlerce yıl boyunca umutsuz bir şekilde karanlığa gömülecek. Doğru.
Y cuando el gran volcán explote, el mundo entero se cubrirá de ceniza y toda la humanidad se sumergirá en la oscuridad y la desesperación durante cientos de años.
"GA Araba Tamir Dükkânı Houston, Texas" Martin, Gates'e bu mekânın askeri teçhizat kaçakçılığı için kullanıldığını söylemiş.
Él le dijo a Gates que este lugar estaba siendo usado para contrabandear material militar.
Kimliğim açığa çıktı, asıl soru hâlâ davada olup olmadığım.
Bueno, ahora que me han descubierto, se trata de si me quedo en el caso o no.
Ne de olsa on yıl, aynı yastığa baş koyduk.
Sin importar qué... hemos estado casados por 10 años.
"Mahkeme, hukuk davalarında, jüri tarafından yazılı olarak verilen soruları direk olarak tanığa sorma izni verebilir."
"El tribunal permitirá a los jurados en casos civiles presentar preguntas por escrito directamente a los testigos."
Onu nasıl açığa çıkartacaksın?
¿ Cómo lo vas a hacer salir?
- Yani? Yani bu istihbaratın açığa çıkmasına karşılık Quinn'in sigortası olabilir bu durum.
Pues que podría ser que Quinn es la póliza de seguros para que esa información nunca se haga pública.
Gördüklerimi görseydin Walter beynin açığa çıkmamış yanlarını kullanmanın nasıl bir his olduğunu bilseydin sen ve bütün insanlar korkmak için bir neden olmadığını da bilirdi.
Si pudieras ver lo que veo, Walter si pudieras experimentar lo que se siente aprovechar completamente el potencial sin utilizar del cerebro humano tú, de todas las personas, deberías saber que no hay razón para temer.
Liderlerinin kafası kazığa asılıp ortalıkta gösterildi ve hayatta kim kaldıysa ya sürgün edildi ya da köle yapıldı.
Los líderes, decapitados y sus cabezas, expuestas en estacas. Los supervivientes eran deportados como esclavos.
Eğer geçmişin nasıl açığa çıktığına dair daha fazla bilgi almak isterseniz "How Do They Know That?" adlı kitapçığı bedavaya sipariş edebilirsiniz.
If you'd like to a little bit more about how the past is revealed, you can order a free booklet called How Do They Know That?