Malık translate Spanish
9,082 parallel translation
Bütün teorilerin sonu boşa çıkıyor.
Puedo probar que cada una de esas teorías están mal.
Telefon şirketindeki adamlar canını mı sıkıyor?
Muchachos en la compañía telefónica que le da un mal rato?
# Fazla uzaklaşmadan önce vur kırbacı # # Bir şeyler yanlışsa vur kırbacı # # Şimdi vur kırbacı #
* Antes de que la crema se asiente demasiado * tienes que azotarlo * * cuando algo va mal * * tienes que azotarlo * * ahora azotalo * * en forma * * moldealo * * bien recto * * adelante *
Bu evi ya da ıslak kıyafetlerini istemiyorum.
No quiero ninguna parte de esta casa, o las cosas de mal gusto.
Düzgün iş çıkardık ama bu yeterli değil.
No estuvimos mal, pero con eso no basta.
Burada tehlikeli türden biraz kaçak mal olduğuna dair ihbar aldık.
Recibimos reportes que hay algún tipo de mierda de contrabando peligroso aquí.
Her durumda, Francesco bir Papalık bankacısı tarafından otuz gümüş karşılığında baştan çıkarıldı.
Sin lugar a dudas, Francesco fue llevado por el mal camino por 30 monedas de plata de mano del banquero papal.
Kızda hep eşek şansı var, tıpkı ailenin geri kalanı gibi.
Siempre le fue mal en la vida... como al resto de esa familia.
Bakın, Bayan biliyorum kız sizin arkadaşınızdı ölünün ardından da konuşmak istemem, ama Emma Kenneally oldukça...
Mire Señorita, sé que era su amiga... y no me gusta hablar mal de los muertos... pero esa Emma Kenneally, podía ser una verdadera...
'Sen hep akıllısın.' 'Tanıdığım en güzel kız,'E-N-G-Ü-Z-E-L.
"Siempre tan inteligente... la chica más linda que conozco," linda mal escrito.
Kırmızı ve kotla yanlış yapamazsın.
No puedes ir mal con rojo y vaqueros.
Yaramazlık yapan çocuk tokat yer.
Los niños son azotados cuando se portan mal.
Kızın ve annesinin iyiliği için bu kötülüğü yapmana seyirci kalmayacağım.
No voy a verte cometer este mal.
Bir sıkıntı var.
Algo va mal.
Bu işte tuhaflık var.
Algo anda mal.
Arkasında olan tek şeyin para olması çok yazık.
Muy mal si todo lo que tienes es dinero como respaldo.
Bazen rüya yine de kötü bitiyor, göğsüme yiyorum yine şu kılıcı.
Algunas veces el sueño aún termina mal ; acabo con esta espada en mi pecho.
Bu bir çılgınlık.
Esto está... tan mal organizado. Esto es una locura.
# Birinin kızı, bir diğerinin malıdır #
"Una hija es la propiedad de alguien."
Durumu karışık hâle getirip her şey yanlışmış gibi gösteriyorsun!
Estás retorciendo esto y haces... ¡ qué todo suene mal!
Yoksa kızların çok kötü hissedecekler.
Quiero decir, de otra manera, tus chicas se sentirán mal.
Kötü giden bir hırsızlık olabilir mi?
¿ El robo salió mal?
Her durumda, Francesco bir Papalık bankacısı tarafından otuz gümüş karşılığında baştan çıkarıldı.
Por lo que se dice, Francesco fue por el mal camino gracias a treinta piezas de plata ofrecidas por el bancario papal.
Kötü bir başlangıç yaptık.
- Tuvimos un mal comienzo.
Biz kıyameti durdurduk. Dünyadan kötülüğü temizledik anlamına gelmiyor.
Detuvimos el Apocalipsis, pero eso no significa que el mal se haya ido del mundo.
- Acımasızdık ama gerçekten çok üzgünüz.
Crueles. Pero realmente nos sentimos muy mal por ello.
Bu karmaşık bir durum, olanlar hakkında kendimi kötü hissediyorum ve dün olanlardan hoşlanmadım ama seninle çalışmayı seviyorum.
Bueno, es complicado y me siento muy mal por muchas cosas, no estoy segura que me gustara nada de lo que pasó ayer, pero me encanta trabajar contigo.
Ya sürprizleri sevmiyor ya da zamanlamam da bir sıkıntı var.
Bueno, o no le gustan las sorpresas, o algo va mal con mi sincronización.
- Yazık olmuş.
Qué mal.
Sandık'ın durumu kötü.
- Sí. Crate está mal.
Shaw'ın gerekli kötü olarak kullanmışlar ama nihayetinde artık gerekli olmadığına kanaat getirmişler.
Pensaban que Shaw era un mal necesario hasta que un día decidieron que ya no era necesario.
- Kötü bir kıştı sadece.
Fue solo un mal invierno.
Ortalık karıştı. Şüphesiz.
Las cosas han salido mal, sin duda.
Ortalık fena karıştı.
Hay un mal lote por ahí.
Daha da kötüsü, bizim bu mal kıza işimizle ilgili bazı şeyler anlatmış.
Y lo peor es que ese loco le habló a esa chica de nuestro negocio.
Şimdilik hâlâ ona kızgın olduğumu düşünsün sonrasında yanlış hükmünü bağışlayacağım.
Dejemos que piense que sigo enfadado por ahora, y más adelante, perdonaré su mal juicio.
Kızın birinin kalçalarının arasından geçen malı çektin mi hiç?
¿ Alguna vez bebiste un trago de una estudiante... que usa la raja del trasero como pista de trineo?
Ona kızma dostum.
Oye, no te lo tomes a mal, tío.
Pazarlık yapmak istedi, telaşlandı.
Intentaron negociar, la cosa se puso mal.
Hadi artık tatildesin, eğlen biraz... bir baca temizliği, örümcek ağların için.
Aprovéchate. No viene mal que te limpien la chimenea.
Bu kızın mı, güzelmiş.
Tu hija no está mal.
Evet, fena değildir ama kış Londra'da daha güzeldir.
No está mal, pero prefiero Londres.
Mal mülk geniş varlık ve pis yoksulluk tabaka, alt tabaka ve asil kan ayrımını gördüm.
Vi la división de la propiedad. La inmensa riqueza y la abyecta pobreza, jerarquía, herencia y sangre noble.
O artık benim malım.
Vuestros coches son míos ahora.
Doğru hatırlıyorsam sen de puştun tekisin. Ufacık, kuruyup kalmış bir puşt.
Y vos, si no recuerdo mal, sois un capullo, pequeño y reseco.
Dediğin gibi kırılmıştım.
Estoy mal como dijiste que estaba.
O yumurta, bu Kubbe, şu kız... Onlar bana karıma mal oldu.
Ese huevo, este domo, esa chica... me costaron mi esposa.
Tek çekirdek bir ailede bu kadar anlaşmazlık oluyorsa... dünya barışını nasıl umut edebiliriz ki?
Si hay tanto mal entendido en una familia tan nuclear ¿ Como se puede esperar la paz mundial?
- Bu iyi bir çığlık mı yoksa kötü mü?
¿ Es un grito de alegría o un mal grito?
Sanırım sizinle kötü bir başlangıç yaptık Bayan Mooney.
Quizás... usted y yo hemos empezado con mal pie, Srta. Mooney.
Şehrin bu kısmında bulunan her yere malı Maroni getirtiyor.
Verás, Maroni se encarga de aprovisionar a este lado de la ciudad.