Manş translate Spanish
249 parallel translation
Birisi Manş Denizini uçakla geçiyor.
Alguien está volando una aeronave por el canal inglés.
Manş Denizini berbat bir havada geçecekler.
Horrible mañana para cruzar el Canal.
Manş Denizi'ne yakın bir yerdeyiz, yanılmıyorsam eğer.
Estamos cerca del Canal, a menos que me equivoque.
Ateşkesin imzalandığı gün birlik halinde Manş Denizi'ni geçip geldiler.
Cruzaron el canal como unidad cuando se firmó el armisticio.
Manş denizinde, ülkelerinin gözü önünde çalışıyorlar.
Trabajan en el Canal. A menudo, viendo a su madre patria.
Bir keresinde göğsümde bir örsle Manş Denizi'ni geçtim!
Crucé el Canal de la Mancha con un yunque en el pecho.
Manş'taki Spitfire'ın koordinatları?
¿ Las coordenadas de un Spitfire que cayó en el Canal?
Manş üstünde yaklaşık 3 / 10 bulut var.
Muy pocas nubes sobre el canal.
Gately, Manş'a düşmüş, ama kurtarılmış.
Gately cayó al Canal y Rescate Marítimo lo recogió.
Sanki Manş Denizi'nde yüzmüşüm gibi.
Como si acabara de atravesar a nado el Canal de la Mancha.
Ben Manş'ı, Atlantik'i ve Akdeniz'i gördüm. Ama Kuzey Denizi'ni görmedim.
Yo conozco el canal de la Mancha, conozco el Atlántico... el Mediterráneo, pero no el Mar del Norte.
Manş Denizinde 1,5 metrelik dalgalar saatte 50-60 kilometre şiddetinde rüzgar.
Hay olas de 1.5 metros en el Canal y vientos de 50 a 65 km / h.
20 yıldan beri Haziran ayında Manş'ta görülen en kötü fırtına.
Para junio, es la peor tormenta en el Canal en 20 años.
Manş'ın dibinde.
En el fondo del Canal.
Manş üzerinde biraz daha iyi.
Ligera mejora en el Canal.
Manş'ın en dar kısmından, güzel havada geçmelerini bekliyoruz.
Cruzarán el Canal por lo más estrecho y con buen clima.
Loire'den alabalık, Manş'tan dil balığı,... Corsica'dan ıstakoz,... Dieppe'den istiridye, Lorient'den sardunya...
Salmón del Loira, lenguado del Canal de la Mancha, langostas de Córcega, ostras de Dieppe, sardinas de Lorient.
Kozmetik piyasası tümüyle benim olacak senin Manş Denizi'nde kısa bir tur atmandan sonra.
Yyo tendré el campo de los cosméticos para mí solo... después de tu corto viaje sobre el Canal de la Mancha.
Ben parti veriyorum, Manş Denizini yüzerek geçmiyorum.
Voy a dar una fiesta, no a cruzar a nado el Canal de la Mancha.
Çünkü bugün Ron Obvious Manş Denizini atlayarak geçen ilk insan olmak istiyor.
Porque hoy, Ron Obvio espera ser el primer hombre que salte el Canal.
Ron, şuna açıklık getirelim. Manş Denizini atlayarak geçmeye çalışacaksın.
Ron, aclaremos esto Tú te propones saltar el Canal de la Mancha?
Seninle, Victoria, güvenli ikametgahındayken Southampton'a gideceğiz sonra Manş Denizine ve sonra da açık denizlere.
Contigo, Victoria, a salvo en tu residencia sellada nos dirigiremos a Southampton luego al canal y luego al mar abierto.
Manş Denizi üstündeki hava raporu.
Tendremos tiempo feo sobre el Canal de la Mancha.
En geç yarın İngiliz sahiline ulaşacağız. Bundan sonra, Manş Denizi'ne girersek Hamburg'a bir günlük yolumuz kalacak.
Por el amor de Dios, mañana llegaremos a las costas inglesas, después entraremos en el Canal, sólo queda un día para llegar a Hamburgo.
Sonra doktor gelip iyi olduğunu söylüyor. Manş Denizi'nde yüzmeye hazır hâle geliyorsun.
El médico te dice que estás bien y podrias cruzar el Canal a nado.
Bayan Kate, Manş Denizi'nde yüzecek.
Nadará en el Canal Inglés algún día
Manş Denizi'nin öteki tarafında doğmuş olmayı trajedi olarak görmüyorum.
Para mí no es una tragedia haber nacido en el lado equivocado del canal.
Londra'dan trenle ayrıldık ve fırtınalı bir gecede Manş Denizi'ni geçtik.
Salimos de Londres en tren y cruzamos el canal con temporal.
Kent bölgesinde ve Manş denizine yakın bir yerde kaçtığını biliyoruz.
Sabemos que desapareció en Kent, cerca del Canal de la Mancha.
Sean kaçtıktan sonra en son Manş Denizi'nde görülmüş. Aynı gün orada bulunan şilepleri araştırdıkdan sonra sebebini anladım.
La última vez que vimos a Sean cuando se fugó fue en el Canal de la Mancha lo cual no tenía sentido hasta que vi los cargueros que estaban en la zona.
Daha çok Manş Denizi kıyısı olabilir.
Más bien la costa de Inglaterra, yo diría.
Le Mans olayını haber yaptığımda 12 saat beklemiştim.
Le Mans llegué a esperar hasta doce horas.
Çift egzozlu. Le Mans mi bu?
Tubos de escape gemelos.
Kullanmayı biliyor musun?
¿ De Le Mans? Sí. ¿ Sabe conducirlo?
Üç yıl önce Le Mans yarışını yazmıştım.
Le hice un reportaje en LeMans.
Le Mans, Monte Carlo. Heyecanlar, cazibe, kalabalığın kükremesi!
¡ Le Mans, Monte Carlo emoción, glamour el sonido de las masas!
- Le Mans'da.
- Le Mans.
Öyle ki, Manş Denizi'nin Boulogne kesimi bile donmuştu.
Hasta el canal se heló en Boulogne
Hayır, Le Mans'ın eski bir mahallesinde.
No, en Le Mans, en el casco viejo.
Kasabaya mı gidiyorsunuz?
¿ Va a Le Mans?
Le Mans'ın hemen dışında.
Está a algunos kilómetros de Le Mans.
Le Manslı Sureau ailesi mi?
¿ Es hijo de los Sureau? - ¿ De le Mans?
- Buralı mı?
- ¿ Es de Le Mans? - No, de París.
Peki, Le Mans'a dönüp mektubunu okuyayım öyleyse.
Pues vuelvo a Mans a leer esa carta que me has escrito.
Hayır, Vic Mans yürüyüş grubu topluluğuna katıIıyorum.
No, voy a la excursión del grupo de los Victoriosos.
24 saatlik Le Mans yarışında gibiyim...
Ahora voy a hacer las 24 horas de Le Mans.
- Le Mans yöntemini kullanıyorum hep.
- Yo siempre uso el método de Le Mans.
Hayır, Le Mans.
No, Le Mans.
Burası Le Mans değil!
¡ Esto no es Le Mans!
- Le Mans. Lagonda'ya kabul edilmeye uğraşıyordum ya.
En Le Mans. ¿ Recuerda que quería correr con Lagonda?
"Sen çok daha güzel ve çok daha ılımansın."
Más hermosura y suavidad posees.