Marakeş translate Spanish
131 parallel translation
- Tina Marakeş'ten geliyor.
- Tina viene de Marrakech.
O zaman Tina Marakeş'e geri dönüyor.
- Sí. - Tina se marchará.
Tina'nın babası Marakeş'in en iyi hırsızıydı! Tina'yı iyi eğitti.
- Tina es hija de un famoso ladrón.
- Marakeş'te hapiste.
- En la cárcel de Marrakech.
İnciyi al! O senin, Tina! Şimdi kaç ve Marakeş'e varana kadar durma!
Llévate la perla, es tuya.
Tina'nın babasını getirmesini istiyorum. Marakeş'in en iyi hırsızı! Tina!
Tina irá a buscar a su padre, el mayor ladrón de Marrakech.
- Tina Marakeş'e dönüyor.
- Tina vuelve a Marrakech.
- Tina Marakeş'e dönecek Burada kalıp onun prenses ile evlenmesini seyretmeyecek!
Tina no quiere asistir a su boda con la princesa.
Marakeş'e gelene kadar bekle. - Marakeş?
Espera que lleguemos a Marrakech.
Sizi Marakeş'e getiren nedir?
- ¿ Qué le ha traído aquí?
Umarım Marakeş'in tadını gerçekten çıkaracak zamanınız olur.
Espero que tengan tiempo para disfrutar de Marrakech.
Ben Marakeş'i biliyorum. Size yemeklerin farklı olduğu ve yemek adabının egzotik olduğu bir Arap lokantası gösterebilirim.
Les enseñaré un restaurante muy original donde se come de forma exótica.
Şimdi Marakeş'teyken, ne alıp satıyorsunuz?
¿ Qué es lo que compra y vende aquí?
Düşünüyordum da. Marakeş'teki bu üç günü ne ödüyor biliyor musunuz?
¿ Sabes quién está pagando este viaje?
Marakeş gibi bir yere gelmemin bir sebebi de bu gibi şeyleri bizi kimseler duymadan söyleyebilmekti.
Hemos venido a un sitio como Marrakech para poder hablar con libertad.
Marakeş'e aynı otobüste geldiniz. Otel odanızda onunla bir aperatif aldınız.
Subieron al mismo autobús y tomaron una copa.
Marakeş'te oğlunuzun sizden alınması ile şoke olduğumuzu söyleyeyim ve derinden etkilendiğimizi.
Nos ha conmocionado saber que su hijo ha sido secuestrado. Entendemos como se sienten.
Ama isminiz Marakeş'te tanıştığım biri tarafından verildi.
Conocí a alguien que me dio su nombre en Marrakech.
Marakeş'te olanlar ve oğlum hakkında hiçbir fikriniz yok mu? - Hayır.
- ¿ No sabe donde está mi hijo?
Taa Marakeş'ten geldiğini düşününce, senin güvenini kazanmalıyım.
Después de haber ido hasta Marrakech a buscarte, espero que no me defraudes.
Marakeş'teki insanlar tarafından şiddetle önerilmişti.
Lo habían recomendado en Marrakech.
Sen her şeyi başından batırdın. O çocuğu Marakeş'ten buraya getirdin.
Lo estropearon todo al llevarse a ese niño con ustedes.
Afrika'da bir vaha var, Marakeş yakınında, müthiş bir yer.
Piensa que hay un oasis cerca de Marrakech. Un lugar divino, se vive de sol y fruta. ¡ Tanta fruta!
Marakeş'teydik.
En Marrakech.
Marakeş.
Marrakesh, sin ninguna duda.
Ve Marakeş'te bağlantı halinde olduğumuz mükemmel bir otel var.
Y además tenemos tarifas excelentes en un hotel de allí.
Marakeş'in denize kıyısı yok tatlım.
Marrakesh no está en la costa.
- Marakeş biletine değer.
- Valen un billete a Marrakech.
- Marakeş'teyim.
- Marrakech.
Marakeş'te.
En Marrakech.
Marakeş'teydim.
Estuve en Marrakech.
Belki unutmuşsundur diye söylüyorum, Marakeş 1442.
Bien, en caso que se ta haya olvidado, es Marrakesh 1442.
- John Marakeş'ten uçuyor.
- John está volando a Marrakesh.
* Seni Marakeş'te çok kalitesiz bir sinemada izlemiştim.
Te vi en un cine de última. En Marruecos.
* - Bu filmi Marakeş'te mi gösterdiler? *
¿ La daban en Marruecos?
Marakeş'te, eskiden eroin için kullanılan fakat artık başka araştırma ve üretimlere yarayan laborotuarlar var.
Marrakesh, tiene muchos laboratorios de heroína muertos ahora reestablecidos para otras investigaciones y producciones.
Marakeş'e gitmek istiyorum.
Quiero que vueles a Marrakesh.
Marakeş'e giderken yol üzerinde bir gece de Berlin'de durmasını, ayarlamanı istiyorum.
Quiero que arregles para la chica una parada de una noche en Berlín... -... camino a Marrakesh. - Trato hecho.
Yarın sabah sana Marakeş'e gitmen için uçaktan yer ayırttırdım.
Te reservé un vuelo a Marruecos para mañana a la mañana.
Marakeş'den geri döndüğünde.
Cuando vuelvas de Marrakesh.
- Marakeş'de.
- Está en Marrakesh.
Evet, Marakeş'e.
- A Marrakech, sí.
Pekalâ. Bu adamın adı Muhammed. Sizi Marakeş'e kadar götürecek.
Bien, este hombre se llama Mohamed y os llevará a Marrakech.
Ve niye Marakeş'e dönmek zorunda kaldık?
¿ Y por qué nos fuimos de Marrakech?
Marakeş.... Bea.
- Marrakech...
Marakeş'te hırsızlara ne yaparlar, biliyor musun?
Ya sabes qué les pasa a los delincuentes.
Çin'e, Marakeş'e, Alaska'nın buzullarına, Sahara Çölü'ne.
¡ En China, Marrakesh, en el desierto del Sahara... o los hielos de Alaska!
- Marakeş'deki banka işini unuttun mu?
- ¿ Recuerdas el banco de Marraquech?
Marakes'te makineli tufekli asiri sağci bir komando hukumetin tam desteği ile oğrencilerin mitingini basti.
En Marrakech, un comando de extrema derecha... ametralla con la complicidad del gobierno... una reunión de estudiantes progresistas.
Ancak Marakeş'te satar. 2.000 dolar lazım.
Necesito 2.000 dólares.
Bunu Marakeş'e yapabileceğini sanmıyorum.
No creo que llegues a Marrakesh.