Masum translate Spanish
12,605 parallel translation
Yani masum olduğuna inanıyorsun?
Entonces, ¿ cree que es inocente?
Eğer adil bir yargılama şansı verilirse ve aynı şekilde adil jüri üyeleriyle Amerika'da onun masum olduğuna inanmayacak 12 kişi yoktur.
Creo que si se le concede un juicio justo con un jurado imparcial, no habrá 12 personas en América que no estén de acuerdo conmigo.
Yani Ajan Ressler'ın onun masum olduğu ile ilgili düşüncelerini paylaşmıyorsun?
Entonces, ¿ usted no comparte la opinión del agente Ressler sobre su inocencia?
Daha fazla masum insan ölmeden, kaldır onu Blair.
Bórralo, Blaire, antes de que muera más gente inocente.
O masum.
Es inocente.
Masum bir hatadır eminim. Öyle değil mi Bayan Florrick?
Estoy seguro que ha sido un error inocente, Sra. Florrick, ¿ no?
Hiçbir şey sizi suçlu bulan kuruldaki bir koltuktan daha fazla sizin masum olduğunuza inanmamızı gösteremez.
Nada lo demostraría más, que creemos en ti... que un puesto en la junta que te consideró culpable.
Schultz ve Garrigan öldüğünde Holt serbestti. Bu cinayet onu masum yapmaz.
Holt todavía estaba libre cuando Schultz y Garrigan murieron.
Masum insanlar acı çekerken siz bombacıyı ameliyat ediyorsunuz!
¡ Está operando al terrorista cuando gente inocente está herida!
Bilirsin Long, öğle vakti kumar oynamanız pek masum durmuyor.
Long, apostar a media tarde no tiene buena pinta.
Masum olsa bile bize Bay Sheldon...
Incluso si es inocente, ella podría ayudarnos con
Bu tavrın, hayata karşı bu masum tavrın...
Esta actitud tuya, la inocente actitud ante la vida...
Bu masum insanların arasında kurban olacak tanıdığım bir kız var.
Y entre esa gente inocente que será sacrificada... hay una chica que conozco.
Hatanı örtbas etmek için masum insanların bir hiç için ölmelerine izin veremezsin.
Y para encubrir tu propia culpabilidad... no deberías dejar que muera gente inocente sin motivo.
Belki de şu an, sen de güç denen o kartı kullanarak masum insanları öldürüp durumu kontrol altına almak istiyorsun.
Tal vez en este momento... estás jugando una carta poderosa... e intentando controlar la situación matando gente inocente.
Sosyopat birisi. Zoe Mitchell aynen bu kötü kalpli, merhametsiz hapse gitmeyi hak etmeyen masum bir kız.
Un sociópata, porque eso es lo que es Zoe Mitchell... una intrigante, despiadada... una chica inocente que no se merece ir a la cárcel.
Önsezinize göre masum bir kıza sıkıntı çektirmeniz ne acı.
Parece una verguenza perseguir a una inocente chica basado en una corazonada.
Sonuçta burada olmamızın sebebi masum bir kıza olanlar.
Después de todo, la única razón por la que estamos aquí es por lo que le pasó a una chica inocente.
Ve yardıma ihtiyaçları olan bu zamanda ineklerin doğumuna yardım edecek nasırlı ellerini terli karınlarına bastırarak ve içindekilere derin derin uzanarak ki böylelikle içerideki kandan var olmuş canı serbest bırakacak ve o genç ve masum ruhları Montana'nın şafağının orman renkli sessizliği altında inleyip terlemek için dışarı... çıkartacak.
Y en su momento de necesidad, que ayudaría a la mano de obra de los jerseys, presionando sus flancos sudorosos con las manos de granja-endurecido y llegar a lo profundo de sus entrañas para liberar a la vida peinado de sangre en el interior y para sacar esas almas frescas y sin mancha a jadear y luchar en la quietud helada con tintes de un Montana... Dawn.
Birileri onu öldürmeye çalışıyormuş. Ve bence bu konuda gerçekten masum.
Alguien está intentando matarle, y creo que realmente es inocente esta vez.
O masum üçüncü kişi.
Mira, este es el transeúnte inocente.
Randevularında biraz şanssızlık yaşadın ama Caleb masum olabilir belki, zaten onu çekici yapan da bu.
Has tenido un poco de mala suerte en el departamento de citas, pero Caleb es inocente, quizás, lo cual lo vuelve totalmente cogible.
- Masum falan değil.
Él no es inocente.
Nate'in masum olduğunu bilirken onu suçlamama sesiniz çıkmamıştı.
Bueno, sabías que Nate era inocente, pero te parecía bien que le inculpara.
Masum insanlar kötü savunma tekliflerini her zaman kabul ederler.
La gente inocente siempre toma mal los acuerdos.
Masum olduğunu söylediğinde ona inandın ve seni incitti.
Le creíste cuando te dijo que era inocente y te hizo daño.
- Masum bir insanı yemek yerken taciz mi ediyorsunuz?
¿ Acosar a hombres inocentes, mientras tratan de almorzar?
Son üç tanesi tırnak içinde söylüyorum masum zombilerdi.
Los últimos tres eran supuestamente zombis inocentes.
Masum bir kadını kurtardın, iyi bir birayı hak ettin. Fena gün değil.
Salvar una mujer inocente, y que el puto maltratador reciba su merecido, no es un mal día.
Haklısın onlar masum, ama sen değilsin.
Tienes razón, son inocentes, pero tú no lo eres.
Senin eylemlerin yüzünden masum bir insan öldü!
¡ Un hombre inocente, ha muerto a causa de tus acciones!
Yukarıdaki adam masum insanların olduğu kalabalığa ateş açtı.
El hombre allí abrió fuego contra una multitud de personas inocentes.
- Masum olduğunu biliyoruz.
- Sabemos que es inocente.
Annem masum değil.
Mi mamá no es inocente.
Şimdi ise masum olduğuna % 59 inanıyorum.
Y ahora... estoy como 59 por ciento seguro de que eres inocente.
Dinle, hapımın etkisi geçmeden epey konuştuk ve bence adamın masum olduğunu ve bunu yapmadığını kanıtlayabilirim ama yarın hapımı almam gerek.
Escucha, antes que mi pastilla se acabe, hablamos bastante, y creo que puedo probar que es inocente y que no lo hizo, pero necesito mi pastilla mañana.
Lawrence, biri masum olduğuna inandığı için heyecanlandı.
Mira, Lawrence está emocionado con que alguien crea que es inocente.
Kaçmaz, adam masum.
No se va a escapar, es inocente.
Tamam, pek suçluya benzemiyor adam ama masum olduğunu nasıl kanıtlayacaksın?
Bien, no parece culpable, ¿ pero cómo vas a demostrar que es inocente?
Lawrence Drake masum ve hapiste çok zaman geçirdi.
Lawrence Drake es inocente, y pasó mucho tiempo en la cárcel.
Biz de engel olup Madaky'i tutuklayacak ve sayısız masum hayatı kurtaracağız.
Vamos a interceptarlo, arresto Madaky, y salvar vidas inocentes innumerables.
Yani kurşunlar uçuşmaya başladığında masum kimse yaralanmayacak.
Así que cuando las balas vuelan, no hay inocentes se lastimen.
Yani sizin masum olduğunuzu ama suçlunun kol olduğunu mu söylüyorsunuz?
Dice que es inocente pero su brazo... ¿ su brazo es culpable?
Kimse masum değil.
Nadie es inocente aquí.
Yüzündeki masum gülüşten söyleyebilirim bunu.
Puedo verlo en tu sonrisa infantil.
- Masum olmadığımızı kanıtlamak için.
Sólo demostrando el punto que ninguno de nosotros está libre de pecado, ¿ de acuerdo?
Diyorum ki, eğer Keen'in masum olduğunu ispatlamaya çalışıyorlarsa neden çok zengin bir terör örgütü elemanlarının peşinden gidiyorlar?
Digo, si tratan de probar la inocencia de Keen, ¿ por qué ir detrás de un justiciero sobrevalorado?
Eğer Keen masum değilse ne yapmak istiyorlar? Bu kaygan bir yolda koşmaya benziyor.
Esto es correr peligrosamente por un camino resbaladizo.
Bütün bu karmaşayı başlatan o yangında hayatını kaybeden masum kişiye de unutma.
Y no te olvides que una persona inocente murió en el incendio que comenzó con todo este asunto.
Bu arada, sistemin nasıl da bir insanın aslında masum olabileceğini araştırmak yerine mahkûmiyetini kalıcılaştıracak şekilde tasarlandığını görmek isteyenler Temyiz Mahkemesinin Steven Avery ile ilgili kararını okuyabilirler.
Y por cierto, si quieres leer algo que demuestre lo bien que está diseñado este sistema para perpetuar una condena, y no para revisar si alguien puede en realidad ser inocente, lee el fallo del tribunal de apelaciones en el caso de Steven Avery.
Karşımda masum rolü oynamaya nasıl cüret edersin?
Es normal que el orfanato tenga listas de las... direcciones de las casas de los estudiantes.