Mccourt translate Spanish
99 parallel translation
Sen kötü bir "Yankee" sin McCourt.
Eres un yanqui malo, McCourt.
Adınız Limerick kökenli değil.
McCourt. Ese no es un nombre de Limerick.
Dilencilerin seçme şansı yoktur bayan.
Los mendigos no pueden elegir, Sra. McCourt.
- Öyle değil mi McCourt?
¿ No es así, McCourt?
Frank! Suratındaki o ekşi bakışa bir son ver. Sabrımı taşırmak üzeresin.
Elimina esa mirada amarga de tu cara, Francis McCourt o sentirás la punta de mi vara.
Şimdi Francis McCourt geçen yıl bu sınıfta neler öğrendiğini size gösterecek.
Francis McCourt va a enseñarles lo bien que aprendió a escribir en esta clase el año pasado.
- Başlık, McCourt, başlık!
Título, McCourt. El título.
Bu kompozisyonu kendi başına mı yazdın McCourt?
¿ Escribiste tú esta composición?
- Hayır.
McCourt. No.
McCourt? Bize merhameti kullanarak bir cümle kur.
McCourt, danos una oración con conciso.
Çok güzel.
Hábil, McCourt.
McCourt ve Kennedy gibi öğrencilerin, bu sözüm ona özgür ve bağımsız İrlanda'da odun taşıyıp su çekmek zorunda kalmaları utanç verici bir şey.
Es una desgracia que muchachos como McCourt y Clarke y Kennedy tengan que cortar madera y acarrear agua.
- McCourt Beni duyuyor musun?
McCourt, ¿ me oyes?
Senin ağzın, tuvaletten farksız, McCourt.
Tu boca es un retrete, McCourt.
- Bir kelime daha etme McCourt.
Ni una palabra más.
- Sus dedim McCourt Beni kızdırma
Ya se acabó, McCourt. No me agobies.
Evet bayan Barry.
Sí, Srta. Barry. Di la última palabra, McCourt.
... gitmesine sebep olan kokuşmuş aşağılık mahlukun ben olduğumu söyleyebilmek istedim. Ben Frank McCourt.
Frank McCourt, el sinvergüenza que envió a Theresa al infierno.
Baldızım Angela'nın oğlu. Ve burada ilk birasını içiyor.
Este es mi sobrino Frankie McCourt, el hijo de Ángela Sheehan la hermana de mi esposa, que beberá su primera cerveza.
Frank McCourt için bu sadece bir başlangıç.
Es sólo el comienzo para Frankie McCourt.
Onu ne kadar tanırdınız, Peder McCourt?
¿ Hasta qué punto la conocía, padre?
Peder McCourt da öyle söyledi.
El Padre Mc Court dijo algo parecido.
Peder McCourt'u andırdığını söyleyebilirim. Böylesine keskin bir hafıza için çok fazla bu.
bueno, supongo que se parece al padre McCourt.
Peder McCourt uzun süredir burada değildi.
Vaya memoria eficaz. El padre McCourt no estuvo mucho tiempo aqui.
Peder McCourt'un gözleri çukurdu, donuktu...
Asi es como reconoces a alguien. Lo ojos del Padre McCourt eran tenebrosos, frios.
Evet, bunun anlamı McCourt'a bir kürekle vurulmuş olabilir... ama mezar soyguncusunun bulduğu değerli takılarla da vurulmuş olabilir.
Si, lo que indica que McCourt pudo ser atacado por una pala, pero tambien que pudo ser atacado con uno de los objetos de valor que el ladrón encontró.
Sonuç olarak ekstra paraya ihtiyacı olduğunda mezar soyguncumuz, hoş, sessiz bir kilisenin yanında bulunan, bu hoş, sessiz mezarlığa gelir. Bir gece Peder McCourt'u görünce şaşırır...
Asi que nuestro ladrón de tumbas llega a un tranquilo cementerio junto a una agradable iglesia cada vez que necesita un poco de dinero extra.
Pekala, Peder McCourt'u niçin öldürdün?
¿ Por que mataste al padre McCourt?
Peder McCourt ve ben, hiç böyle problemler yaşamadık.
El padre McCourt y yo nunca tuvimos ningun problema.
Peder McCourt'un öldüğüne inanamıyorum.
No puedo creer que el Padre McCourt esté muerto.
Peder McCourt'u öldürdüğümü mü düşünüyorsun?
¿ Creen que maté al padre McCourt?
Peder McCourt top oyunlarımı izlemeye geldi. Notlarım için bana bağırdı.
El padre McCourt iba a mis juegos de beisból, me apoyaba con mis calificaciones.
Peder McCourt kaybolmadan yaklaşık bir ay önce... Peder Donlan evime geldi. Peder McCourt'un bana neler yaptığını bildiğini söyledi.
Un mes después de que el padre McCourt desapareció el padre Donlan vino a mi casa y dijo que sabia lo que el padre McCourt me estaba haciendo.
Peder McCourt'un günahlarının bedelini ödeyeceğini haykırıyordu.
El estaba gritando que el padre McCourt iba a pagar por sus pecados.
Evet, Peder McCourt'a karşı serttim.
Si, fui estricto con el padre McCourt. Soy estricto con todos los sacerdotes asignados a mi parroquia.
Peder McCourt, James Levay'e çok fazla ilgi mi gösteriyordu?
¿ El padre McCourt daba demasiada atención a James LeVay?
Peder McCourt'i çok yakından tanıyor olmalısınız.
De acuerdo, escuche, deben de haber conocido al Padre McCourt muy bien.
Peder McCourt'un kafasındaki gümüş parçaları, kadehten geliyor.
Los fragmentos de plata en el cráneo del Padre McCourt vienen de ése cáliz.
McCourt, taxin adında bir alkaloit tarafından zehirlenmiş...
McCourt fue envenenado. Un alkaloide llamado taxin.
- Siz ve Peder McCourt aynı zamanda, aynı İlahiyat Fakültesinde bulunmuşsunuz.
- Usted y el Padre McCourt... -... estaban juntos en el seminario.
Fakat dediğim gibi Peder McCourt'la hiç tanışmadık.
- Correcto. Pero ya le dije, nunca conocí al Padre McCourt.
McCote!
¡ McCourt!
- Üzgünüm Bayan McCourt!
Lo siento.
Öyle değil mi McCourt?
¿ No, McCourt?
- Kapa çeneni McCourt!
Cállate, McCourt.
- Çeneni kapat dedim McCourt!
Dije que te calles, McCourt.
Son sözü sen söyle McCourt. Söyle, söyle, söyle!
Dila. ¡ Dila!
Bu delikanlı benim yeğenim Frank McCourt.
Escuchen un segundo.
Peder McCourt'a benziyormuş gibi gelmiyor mu hiçkimseye?
¿ Le parece el padre McCourt a alguien mas?
Peder McCourt benden önce buradaydı. Üç yıl önce onun yerine getirildim.
El padre McCourt estuvo antes de mí.
Beladan kurtulmak için de başına vurur.
Solo para ser sorprendido por el padre McCourt una noche quien recibe como regalo un golpe con la pala.